“O, sizin kıymetinizi bilememişti!..”

A -
A +
  Anadolu velîlerinden Yûsüf Sinan Efendi zamânında bir genç, köyünden çıktı. Geldi bu zâtın dergâhına. Ve zevkle başladı derse. Üstelik de, çok sevdi bu zâtı. Büyük velî de, o genci çok sevdi. Ve kendi tesbîhini ona hediye etti. Ancak ne hikmettir bilinmez. Köyde davarları ölmeye başladı. Tarlaları da kurumaya. Velhâsıl bozuldu işleri. Şeytan da gence vesvese verip; “Bu dergâh uğursuzluk getirdi sana. Ayrıl git buradan” dedi. Genç, şeytana aldandı. Aldığı tesbîhi bu zâta iâde etti. Ve döndü köyüne... Aradan otuz sene geçti. Bir gün bu büyük velî, mihraba geçmiş, namaza duracaktı ki, boşluğa doğru bir yumruk salladı. Sonra namaza durdu. Ön saftaki talebeler bunu gördü. Namaz bitince bu zâta sordular: “Hocam, neydi o hâl?” Buyurdu ki: “Otuz yıl önce, bizden 'tesbîh' alıp da sonra 'iâde' eden bir genç vardı ya. İşte o, az önce ölüm hâlindeydi ve şeytan, îmânını çalmak istiyordu. Allah'ın izniyle yetişip kovduk şeytanı. Elhamdülillah îmânla göçtü dünyâdan.” Gençler arz ettiler ki: “Ama o, kıymetinizi bilmemişti!” Büyük zât; “Olsun. Üç gün de olsa, bizi sevmişti ya. İşte o sevgisinin hürmetine kurtuldu bu tehlikeden” buyurdu.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.