Dünyaya hâkim olan dört kişi -2-

A -
A +

Zülkarneyn (aleyhisselâm), güzel ahlâk sâhibi, Hakk'a teslîmiyeti tâm, halkına karşı mütevâzı, alçak gönüllü ve adâlet sâhibi idi. Gazâ ve cihâda çıkmakta, beldeleri ta'mîrde çok gayretli idi. Dünyâ mâlına rağbet etmez, elinin emeği, alnının teri ile geçinirdi. Bunun için zenbîl örer ve kendine, çoluk çocuğuna bu paradan harcar, artanını fakîrlere sadaka verirdi. Zülkarneyn (aleyhisselâm), Allahü teâlânın yardımıyla, doğu, batı ve kuzeydeki bütün ülkeleri feth edip, Allahü teâlânın emir ve yasaklarını yayma vazîfesini tamâmladıktan sonra, askerine izin verdi. Kendisi Medîne ile Şâm arasında "Dûmetü'l-Cendel" denilen yerde insanlardan ayrıldı. Yalnız Allahü teâlâya ibâdet ve tâatle meşgûl oldu. Vefât etmeden önce, yakınlarına: "Ben vefât edince, usûlüne uygun yıkayıp kefenleyin. Sonra tâbûta koyun. Yalnız kollarım dışarıda sarkık kalsın. Hazînelerimi de katırlara yükleyin" diye vasıyette bulundu. Az bir zaman sonra da vefât etti. Söyledikleri aynen yapıldı. Mekke'ye veya Mekke civârındaki Tihâme Dağları'nda bir yere defnedildi. İskender-i Zülkarneyn, böyle vâsiyyet etmekle, "Arkamdan gelen ordular ile doğu ve batıya hâkim oldum. Hizmetçilerim emrimden çıkmadı. Dünyâyı baştan başa tuttum. Sayısız hazînelerim vardı. Fakat bütün bu dünyâ ni'metleri kalıcı değildir. Gördüğünüz gibi mezâra eller boş gidiliyor. Dünyâ mâlı dünyâda kalıyor. Sizler, âhirette de faydalı olacak işler yapın" demek istedi. [2- Diğer bir İskender, kronolojik sıraya göre ikinci ve adı "Münzir" olan çok eski bir Yemen hükümdârı olup, Çin'e kadar gitmişti. Üçüncü olarak zikredeceğimiz İskender'den ikibin sene önce idi. 3- Makedonya kralı Filip'in oğlu olup onüç yaşında Aristo'nun terbiyesine bırakılan ve yirmi yaşında hükümdâr olan üçüncü "İskender" ise, [mîlâddan önce 356-323 seneleri arasında yaşamış olup] otuzüç yaşında iken vefât etti. Yunanistân, Îrân ve Anadolu'yu aldı. Ayaş yakınında Dârâ'yı esîr etti. Sûriye ve Mısır'ı aldı; İskenderiye şehrini yaptı. Erbil'de Dârâ'yı ikinci def'a bozguna uğrattı. Dârâ kaçarken öldü. Horasân, Herât ve Belh'i de aldı. Bu zaferleri, ahlâkını bozdu; zulme başladı; işret ve sefâhetle öldü.] SÜLEYMÂN ALEYHİSSELÂM Bütün dünyâya hâkim olan dört kişiden ikincisi, hem Peygamber, hem de sultân olan, İsrâîloğullarına gönderilen peygamberlerden Süleymân (aleyhisse-lâm)dır. O, Ya'kûb aleyhisselâmın neslinden olup Dâvûd (aleyhisselâm)ın oğludur. Kudüs yakınlarındaki Gazze şehrinde doğdu. Çocukluğundan i'tibâren bilgili, iyilik ve adâleti seven biri olarak tanınmıştı. Oniki yaşındayken babasının yerine geçip, sultân oldu. Daha sonra kendisine Allahü teâlâ tarafından peygamberlik verildi. [Ona peygamberlik verildiği, Kur'ân-ı kerîmde En'âm sûresinin 84. âyetinde bildirilmektedir.] Kur'ân-ı kerîmde de zikredildiği üzere Süleymân aleyhisselâm; "Yâ Rab! Bana hiçbir kimsede bulunmayan bir kudret ve devlet ihsân eyle" diye duâ etti. Duâsı kabûl edilip, cinnîlerin, rüzgârın ve hayvânların da insanlar gibi Süleymân aleyhisselâma itâat etmeleri emredildi. Kendisine ism-i a'zam duâsı, bütün mahlûkâtın dili ve ilimlerin sırları öğretildi. Peygamberlikle birlikte ihsân edilen ilim, hikmet ve sultânlık kudretini, insanları doğru yola kavuşturmakta ve daha iyi bir hayât yaşamaları için kullandı. Şehirlerin kurulması, yeryüzünün i'mârı, yeşillendirilmesi, fen ve san'atta ilerlemesi için emrindekilerin her birine iş taksîmi yaptı. Yolların yapılması, taşların yontulup kazılması, demircilik ve derin sularda dalgıçlık gibi zor işleri cinnîlere verdi. Çiftçilik, çobanlık, ticâret, san'at gibi işleri de insanlara verdi. Hayvânları da nöbet tutma, yük taşıyıp çekme gibi işlerle görevlendirdi. İnsanlardan, cinnîlerden ve hayvânlardan büyük bir ordu kurdu. Hepsi ona tâbi olup, emrine itâat etti. Kudüs'de, "Mescid-i Aksâ"yı yedi yılda, çok san'atlı bir şekilde yaptı. Yemen'deki Sebe sultânı olan Belkıs ile evlendi. Vezîri "Âsâf" çok akıllı ve hakîm idi... [İnşâallah bu konumuzu öbür hafta tamamlayalım.]

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.