Receb ayının önemi

A -
A +

Dün idrâkiyle şereflendiğimiz, üç ayların birincisi olan Receb, Allahü teâlânın ayı; ikincisi olan Şa'ban, Peygamber Efendimizin (sallallâhü aleyhi ve sellem) ayı; Ramazân-ı şerif de ümmet-i Muhammed'in ayı olarak bilinmektedir. Yine Receb ayının tevbe, hürmet ve ibâdet ayı; Şa'bân ayının muhabbet ve hizmet ayı; üç ayların üçüncüsü ve bütün ayların da sultânı olan Ramazân ayının ise yakınlık ve ni'met ayı olduğu ifâde edilmiştir. Meşhûr velîlerden Zünnûn-i Mısrî; "Receb ayı tohum ekme, Şa'bân ayı sulama, Ramazân ayı ise hasâd ayıdır. Yani ekip suladığını biçip toplayacak bir aydır. Herkes ektiğini biçer; amelinin, ibâdetinin karşılığını alır. Tohum ekmeyen, hasâd mevsimi gelince pişmân olur" buyurmuştur. Bu ayların her üçüne de hürmet etmelidir. Hürmet etmek ise, günâhlardan uzaklaşmakla ve ibâdetleri yapmakla olur. Hürmet edip, saygı gösteren, kat kat karşılığını görecektir. Fakat, bu mübârek zamanlarda, va'dedilen sevâplara kavuşabilmek için, her şeyden önce i'tikâdı düzeltmek lâzımdır. İlmihâl bilgilerini öğrenmek ve yaşayışını bunlara uygun hâle getirmek gerekir... "Receb" demek, "mürecceb, mu'azzam, muhterem, kıymetli" demektir. Zâten Receb ayı, Âdem aleyhisselâmdan beri kıymetli idi. Bu ayda muhârebe etmek günâh idi. Her ümmet, bu aya saygı gösterirdi. Receb ayı, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem ayları ile beraber harâm aylardan, ya'nî Kur'ân-ı kerîmde kıymet verilen dört aydan biridir. (Tevbe, 36) Abdullah bin Ömer (radıyallahü anhümâ) bildiriyor ki: Resûlullah (aleyhis-salâtü ves-selâm), Receb ayına çok değer verir, çok ibâdet ederdi. (Kenzül-Ummâl) Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: "Receb ayında, Allaha çok istiğfâr ediniz; çünkü Allahü teâlânın, Receb ayının her vaktinde cehennemden âzât ettiği kulları vardır. Ayrıca cennette öyle köşkler vardır ki, oralara ancak Receb ayında oruç tutanlar girerler." [Deylemî] "Receb ayında, takvâ üzere bir gün oruç tutana, oruç tutulan günler dile gelip 'Yâ Rabbî, onu mağfiret et' derler." MÜBÂREK GECELER Bildiğiniz gibi, "bereketli, hayırlı, faydası bol, feyizli" demek olan "mübârek" sıfatıyle sıfatlanan ve İslâm dîninin kıymet verdiği, özel on gece vardır ki, bunlar kronolojik sıraya ya'nî hicrî-kamerî sene içerisindeki yerlerine göre şöyle sıralanır: Muharremin 1. gecesi (Hicrî Yılbaşı gecesi), Aşûre (10 Muharrem) gecesi, Mevlid gecesi [12 Rebîul-evvel gecesi ki Peygamber Efendimizin doğduğu gecedir], Regâib gecesi [Receb-i şerîfin ilk Cuma gecesi], Mi'râc gecesi [Receb ayının 27. gecesi], Berât gecesi [Şa'bân-ı muazzamın 15. gecesi], Kadir gecesi [Ramazân ayı içinde bir gecedir; İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe (rahmetullahi aleyh), "Ramazân ayının 27. gecesi olması çok vâki olur" buyururdu], Fıtr (ya'nî Ramazân) Bayramı gecesi [Ramazânın son günü ile Şevvâlin ya'nî bayramın 1. günü arasındaki gecedir], Arefe gecesi [Zilhiccenin 9. Gecesi ya'nî Arefe günü ile Kurbân Bayramının 1. günü arasındaki gecedir; başka günlere Arefe denmez], Adhâ (Kurbân) Bayramı gecesi[Zilhiccenin 10. gecesi]dir. Bu on geceden başka, Ramazân ve Kurbân Bayramlarının diğer geceleri, Zilhicce ve Muharrem aylarının ilk on geceleri, haftanın her Cuma ve Pazartesi geceleri de mübârektir. Bu gecelerin hepsinin fazîletleri, çeşitli hadîs-i şerîflerde bildirilmiştir. Allahü teâlânın, kullarına çok acıdığı için, bir fırsat ve ganîmet olarak lütfettiği, yapacakları duâ ve tevbeleri kabûl edeceğini bildirdiği bu geceleri iyi değerlendirmeli, gereği gibi ihyâ etmeli, çok ibâdet yapmalı, mâlî ve bedenî her türlü hayrı işlemeye çalışmalı, ya'nî kazâ namâzları kılmalı, Kur'ân-ı kerîm okumalı, çokça duâ, tevbe ve istiğfâr etmeli, sadaka vererek Müslümânları sevindirmeli, bunların sevâblarını ölülere de göndermelidir. Bu gecelere saygı göstermeli, yanî günâh işlememelidir. Ayrıca kul haklarından da arınmalı, üzerinde kul hakları varsa, sâhipleriyle helâlleşmelidir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.