Çanakkale
anlatmakla, yazmakla bitmez... Yine o günlerdeyiz... Gümüşhane'nin
Şiran ilçesinden "Yetimoğlu Mustafa"nın oğlu Üsteğmen Zahid, (Mülâzim-i
Sani Zahit Efendi) Çanakkale'de şehit olan kahramanlarımızdan biridir.
Vefatından önce hanımına yazdığı mektubu, buyurun ibretle okuyalım:
"Aziziye (Pınarbaşı) ilçesinin Kılıç Mehmet Bey Köyü'nden Ahmet Efendi kızı eşim Hanife Hanıma...
Bugünlerde
her zamankinden daha önemli muharebelere gireceğiz. Sevgili vatanımızı
savunmaya gidiyoruz. Gidip de gelememek, gelip de bıraktıklarımı
bulamamak var. Böyle olmakla beraber her muharebeye giren ölmez. Fakat
eğer ben ölürsem sakın gam yeme... Beni ve seni yaratan Allah bizi nasıl
dünyada birbirimize nasib etti ise, bana şehitlik rütbesini nasip
ettiği takdirde elbette ruhlarımızı da birbirine kavuşturur. Vatan
yolunda şehit olursam bana ne mutlu. Ancak, sana bir vasiyetim var:
Birincisi benim için kat'iyyen ağlama...
İkincisi,
eşyamın listesi ilişikte. Bunları sat, ele geçecek paradan 'mehr-i
muaccel' ve 'mehr-i müeccel'ini al, üst tarafı ile bana bir mevlid-i
şerif okut. Eğer bunlar sana olan borcumu ödemezse hakkını helal et ve
ilk gece aramızda geçen sözü unutma..."
Zahid Üsteğmen de Çanakkale Savaşının son şehitlerinden olmuştur...
***
Cephenin her yerinde enteresan hadiseler yaşanıyordu... Bu hatıra da Yüzbaşı Hasan Bey'le alakalı...
18
Mart 1915 Deniz Harekâtı'nda üstün başarılar gösteren Hasan-Mevkuf
Batarya Kumandanı Yüzbaşı Hasan Bey'in kızı dünyaya gelmişti.
İstanbul'dan Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığına telgraf çekildi. Bu
telgrafı alan Cevat Paşa atı ile bataryaya geldi ve Yüzbaşı Hasan
Bey'e;
-Evlâdım Hasan, bir kızın dünyaya geldi, izinlisin, dedi.
Hasan
Bey'in verdiği cevap erinden kumandanına kadar Çanakkale gazilerinin
gönül dünyalarını aksettirmeye kâfî bir fedakârlık ve feragat ile
doluydu:
-Kumandanım! Cepheden ayrılıp da gidemem. Bildirebilirseniz, ismini Dîdar koysunlar!..
O gece bütün batarya ile birlikte Yüzbaşı Hasan Bey de şehid olanlar arasındaydı... Ruhları şad olsun...