Cellatlar şaşkına döndü!..

A -
A +
Silsile-i aliyye büyüklerinin dördüncüsü Cafer-i Sadık hazretleridir. O, aynı zamanda Ehl-i beytten olup, "Oniki İmam"ın da altıncısıdır...Bu mübarek zat, ilim ve fazilette zamanının bir tanesiydi. Din bilgilerinde olduğu gibi, zamanının bütün fen ilimlerinde de söz sahibiydi. Yetiştirdiği talebeler, cebir ve kimya ilimlerinde çeşitli keşifler yapmışlar, bu ilimlerin temel sistematiğini kurmuşlardır. Fizik ve kimya ilimlerinin konusunu teşkil eden madde ve onlar üzerindeki bilgisi pek çoktu. "Kimyanın babası" kabul edilen Cabir de, onun talebesidir. En meşhur talebesi ise İmam-ı a'zam Ebu Hanife'dir. Cafer-i Sadık'ın sohbetlerine iki sene devam ederek, o gizli ve açık marifet kaynağından ilim ve evliyalık yolunda çok faydalandı. İmam-ı a'zam, onun huzurunda kavuştuğu yüksek mertebeleri anlatmak için; "O iki sene olmasaydı, Numan helak olmuştu" buyurdu.Hakiki İslam âlimleri, dinimizi, hiç değiştirmeden bugüne kadar ulaştırmıştır. Bu âlimlerden iman bilgilerini anlatanlara "Mütekellimin", ibadetlerin nasıl olacağını bildirenlere, "Fukaha", kalb ile yapılacak ve sakınılacak şeyleri öğreten ilme "Tasavvuf" ve bu ilmin âlimlerine de "Mutasavvifin" denildi. İşte İmam-ı Cafer hazretleri, bu üçüncü ilmi anlattı...Zamanın hükümdarı bir gece vezirine dedi ki:-Hemen git, İmam-ı Cafer'i buraya getir! Onu öldürmek istiyorum! Vezir, hükümdarı bundan vazgeçirmek için çok çalıştı ise de ikna edemedi. Mecburen çağırmaya gitti. Hükümdar da cellatlara şöyle emir verdi: -Cafer içeri girince, ben külahımı çıkarınca hemen boynunu vurun! dedi...Bir müddet sonra, İmam-ı Cafer-i Sadık hazretleri içeri girdi. Hükümdar bunu görünce, derhal ayağa kalktı. Büyük bir tevazu ile onu karşıladı. Koltuğuna oturttu, edeple karşısına diz çöküp oturdu. Cellatlar şaşırıp kaldı. Hükümdar, Hazret-i İmama;-Efendim, benden isteğiniz olursa emredin, hemen yapayım, dedi. Hükümdara;-O halde lütfen beni bir daha çağırıp da ibadetten alıkoyma! buyurup, gitmek üzere ayağa kalktı. Hükümdar, izzet ve ikramla onu uğurladı...Gittikten sonra vücudunda bir titreme oldu, bayılıp düştü. Kendine gelince, veziri sordu:-Sultanım, bu ne hâldir? Hükümdar şöyle cevap verdi: -O içeri girince, yanında bir aslan gördüm. Sanki bana "Onu incitirsen seni parçalarım" diyordu. Ne yapacağımı şaşırdım!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.