Tevrat'ı yakan Yahudi!..

A -
A +
 Bir Yahudi âlimi, Peygamber efendimizin vasıflarının anlatıldığı Tevrat'ın yapraklarını koparıp yakmaya karar verir!..

Şam Yahudilerinin dînî lideri, sevgili Peygamberimizin üstün vasıflarının anlatıldığı hakiki Tevrat'ın yapraklarını koparıp yakmaya karar vermişti. 
Maksadı, sorulduğunda, "Tevrat'ta O'ndan hiç bahsedilmiyor" diyebilmek ve bu şekilde Yahudilerin Müslüman olmalarına mâni olmaktı... Bu gayeyle, bir cumartesi günü gizli bir yerde oturup Tevrat'ı baştan sona kadar okudu. Dört sayfada sevgili Peygamberimizden bahsedildiğini gördü. Bu sayfaları hemen koparıp yaktı. Sonraları her cumartesi günü böyle okudu ve her okuduğunda Resulullahtan bahseden sayfaların arttığını gördü... En son okuduğunda on altıya çıkmıştı! Kendi kendine; "Bunda mutlaka bir sır vardır. Bu gidişle Tevrat'ın tamamını yakmam gerekecek. Bari Medîne'ye gidip bahsi geçen bu Peygamberi göreyim. Şayet O, Tevrat'ta anlatıldığı gibi ise peygamberliğini tasdik edip, Müslüman olayım" dedi ve hemen yola çıktı...
Resûlullah'ın vefâtının üçüncü günüydü. Hazret-i Ebû Bekir ve diğer Eshâb-ı kirâm Mescid-i Nebi'de üzüntülü bir şekilde oturuyorlardı. Bu Yahudi, camiye girip hazret-i Ebû Bekir'e hitaben;
- Esselâmü aleyke yâ Muhammed, dedi.
Peygamber efendimizin ism-i şerifi geçince, Eshâb-ı kirâmın yürekleri dağlandı. Hazret-i Ebû Bekir dedi ki:
- Resulullahı hatırlatarak yaralı gönlümüzü dağladın.
- Ona ne oldu, aranızda değil mi?
- O Cennete gideli üç gün oldu!
 Bu haber üzerine Yahudi çok üzüldü, ağlayarak:
- Keşke anamdan doğmasaydım ve Tevrat'ta O'nun güzel vasfını okumasaydım. Bir kerecek dahi olsa, Onun mübârek yüzünü görseydim ne olurdu? dedi.
Adamın bu perişan hâline gören hazret-i Ali sordu:
- Peki Şam'da iken, o gizli yerde O'nun vasıflarının bulunduğu Tevrat'ın yapraklarını niçin koparıp koparıp yaktın?
- Gizlice yaptığım bu işi, sen nasıl oluyor da biliyorsun?
- Peygamber-i zişan efendimizin damadı ve amcasının oğluyum. O âhırete irtihal ederken bize senin geleceğini bildirdi ve "Bu mucize onun iman etmesi için kâfidir!" buyurdu.
- Onun nurlu Kabr-i şerîflerini bana gösterin de orada îmân edeyim, dedi.
Yahudi'yi Kabr-i saadete götürdüklerinde;
"Yâ Rabbî! Resûl-i ekreme aşkım ve muhabbetim çok ziyadedir. Hemen ruhumu al ki, Ona bu hâlde iken kavuşayım" diye feryad etti. Sonra da Kelime-i şehâdet getirerek ruhunu orada teslim etti...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.