"Ey nâs! Risaletimi tebliğ ettim mi?.."

A -
A +
Resulullah efendimiz, hicri 10 yılının Zilkade ayında hacca gitti... Arefe günü, Arafat'ta, devesi Kusva üzerinde, hutbe irad buyurdu. Bu hutbeye "Veda Hutbesi" denildi. 
 
Peygamber efendimiz, miladi, 632 Hicri 10 yılının Zilkade ayında Eshabına hac için hazırlık yapmalarını emir buyurdu. Kırk bini aşkın müminle o sene hacca gitti... Arefe günü, Arafat'ta, devesi Kusva üzerinde, hutbe irad buyurdu. Bu hutbeye "Veda Hutbesi" denildi. Çünkü bu seneden sonra, bir daha haccetmek nasip olmadı... Resulullah efendimiz, "Veda Hutbesi"nin sonunda Eshabına sordu:

"Ey nâs! Yarın beni sizden soracaklar. Ne diyeceksiniz? Risaletimi tebliğ ettim mi? Vazifemi yaptım mı?"

Bütün Eshab-ı kiram;

-Evet, yemin ederiz, Allahın risaletini tebliğ ettin, vazifeni yaptın, dediler.

Bunun üzerine Resûl-i Ekrem efendimiz mübârek şehâdet parmağını aldırarak üç kere;

"Şahid ol yâ Rab! Şahid ol yâ Rab! Şahid ol yâ Rab!" dediler.

       ***

"Vedâ Hutbesi"nden sonra Peygamber efendimiz, Cebel-i Rahme'nin dibine varıp kayaları önüne alıp, kıbleye dönerek vakfeye durdu. Daha sonra bütün peygamberlerin yaptığı pek fazîletli olan (aşağıya özetle aldığımız) şu duâyı okudu:

"Allahü teâlâdan başka ilâh yoktur. O birdir. Eşi ortağı yoktur. Mülk, O'na âittir. Hamd, O'na mahsustur... Ey Allahım! Beni hidâyetine ulaştır.

Geçmişimi, geleceğimi bağışla! Ey başvurulacakların en hayırlısı! Kendisinden istenilenlerin en keremlisi, en çok vereni! Yüce huzûrunda boynunu bükmüş, senin için gözlerinden yaşlar boşanan, senin uğrunda bütün varlığını zelîl eden, senin için burnunu topraklara sürten bir kulun sana nasıl duâ ederse, ben de öyle duâ ediyorum! Ey Rabbim! Duâmı kabul buyurmaktan beni mahrum eyleme. Bana Raûf ve Rahîm ol! Ey
istenilenlerin en hayırlısı ve verenlerin en keremlisi!..

Ey duâcıların duâlarını kabul eden! Ey ümit bağlananların en üstünü! İslâmiyet ve Muhammed (aleyhisselâm) üzerindeki himâyen hürmetine sana yöneliyorum. Beni şu durduğum yerden bütün hâcetlerimi yerine getirmiş, dileklerimi ihsân buyurmuş, temennilerimi gerçekleştirmiş olarak döndür!..

Bizler, topluca senin Beyt-i Harâm'ına geldik. Şu büyük 'Meşâir'de vakfeye durduk. Şu mübârek yerlerde hazır bulunduk. Ümîdimiz, yüce katındaki sevap ve mükâfâta nâil olmaktır. Ümîdimizi boşa çıkarma Allahım!" 

Resûlullah efendimiz, bu duâdan sonra vakfe yaptı. Akşam üzeri: "Bugün, dîninizi sizin için ikmâl eyledim. Üzerinize olan nîmetimi tamamladım ve size din olarak İslâmiyet'i vermekle râzı oldum" (Mâide sûresi: 3) meâlindeki âyet-i kerîme nâzil oldu. Böylece, İslâm dini ikmal bulmuş oldu.

Bildirilmemiş, açıklanmamış hiçbir emir, yasak kalmadı. Peygamber efendimiz de vazifesini tamamlamış oldu. Kısa bir müddet sonra da bu fâni dünyadan ayrıldı... Şefaat yâ Resulallah...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.