"Her yaşayan ölür her yeni eskir..."

A -
A +
Hazreti Âmine, nurlu oğlu ve hizmetçisi Ümm-i Eymen'le yola koyuldular. Fakat biraz sonra beklemedikleri bir şey oldu. Ebva denilen yerde, Hazreti Âmine birden rahatsızlandı!..
 
Resulullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) altı yaşına geldiğinde, Hazreti Âmine, yanına hizmetçisi Ümm-i Eymen’i de alarak Medine’ye gitti. Niyeti hem oradaki akrabalarını, hem de kocası Hazreti Abdullah’ın kabrini ziyaret etmekti. Bir ay Medine’de kaldılar. Ümm-i Eymen Medine’deki bir hatırasını şöyle anlatır:

“Bir gün Yahudi âlimlerinden ikisi yanıma gelerek dediler ki:

-Bize Ahmed’i göster!

Ben de nurlu çocuğu dışarı çıkardım. İyice incelediler ve dediler ki:

-Bu, ahir zaman peygamberi olacaktır. Burası da onun hicret edeceği yerdir. Bu memlekette büyük savaşlar olacaktır...”

Ümm-i Eymen onların bu konuşmalarından sonra çok korkmuştu. Ona bir zarar vermelerinden endişe duyuyordu. Herhangi bir tehlikeye karşı korumak için, onun yanından ayrılmamaya gayret gösteriyordu...

Nihayet Mekke’ye hareket günü gelmişti. Ümm-i Eymen buna çok sevindi. Artık Yahudilerin o mübarek çocuğa bir zarar veremeyeceklerini düşünüp rahatladı...

Bu üç kişilik kafile Medine’den ayrıldılar. Mekke’ye doğru yola koyuldular. Neşeli bir şekilde yollarına devam ediyorlardı. Fakat biraz sonra beklemedikleri bir şey oldu. Ebva denilen yerde, Hazreti Âmine birden rahatsızlandı.

O mübarek kadın, orada vefat edeceğini anlamıştı... Başucunda duran evladının yüzüne baktı. Bir rüyasını hatırlayarak şöyle dedi:

-Şayet rüyada gördüklerim doğruysa, sen celal ve bol ikram sahibi olan Allahü teala tarafından, Âdemoğullarına helal ve haramı bildirmek üzere, Peygamberliğin bildirilecektir. Sen, teslimiyeti, ceddin İbrahim’in dinini yerleştireceksin. Cenab-ı Hak seni devam edegelen putlardan, putperestlikten koruyacaktır.

Bundan sonra şu şiiri söyledi:

"Her yaşayan ölür, eskir her yeni./Her yaşlanan elbet, oluyor fani./Ben de öleceğim, bir gün elbette./Lâkin kalacaktır, adım dillerde./Çünkü senin gibi, hayırlı evlat,/Bıraktım geriye, ne büyük nimet..."

Hazreti Âmine validemiz, ciğerparesini Ümm-i Eymen’e emanet etti. Ona iyi bakması ricasında bulundu. Çok geçmeden de vefat etti. O sırada yirmi yaşında bulunuyordu. Muhammed (aleyhisselam) böylece, altı yaşında öksüz kalmıştı. Birlikte; annelerin en şereflisini defnettiler. Artık onu Mekke’ye götürme vazifesi Ümm-i Eymen’e kalmıştı. O nurlu çocuğu deveye bindirdi ve yola koyuldular... Beş günlük meşakkatli bir yolculuktan sonra Mekke’ye ulaştılar. Ümm-i Eymen gözyaşları arasında onu dedesi Abdülmuttalib’e teslim etti...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.