"Osmanlı hangi sebeple yıkılır?"

A -
A +
Kanûnî Sultan Süleyman Han bir gün, Yahya Efendi hazretlerine sordu: "Osmanlı devleti böyle devam edecek mi, yoksa yıkılacak mı? Yıkılacaksa sebebi ne olacak?"
 
 
Rüşvet, dînen büyük günâhtır. Milletin felaketine sebep olan hastalıktan kurtulmak ancak İslâm ahlâkına sahip olmakla mümkündür. Çünkü ahlâklı bir Müslüman haksızlık etmediği gibi, haksızlığa da râzı olmaz. Çünkü onda Allah korkusu bulunduğu için rüşvete vasıta bile olmaktan arslandan, yılandan kaçar gibi kaçar. Bu bakımdan çocuklarımızı, gençlerimizi ahlâklı yetiştirmek, millet olarak başta gelen vazifelerimizden biridir.
Kanun gücü ile rüşveti, tamamen ortadan kaldırmak mümkün değildir. İnançsız kimseye, rüşvet olarak on lira da verseniz alır, işinizi görür. Fakat, inançlı kimselere milyarlar verseniz yine almaz. İslâm büyükleri, rüşvete yol açacak hediyeleri bile reddederlerdi... Meselâ, hazret-i Ömer, devlet başkanı iken, hanımı ile bir köye gider. Köylü kadınlar hâlifenin hanımına çeşitli hediyeler verirler. Eve geldikleri zaman, hazret-i Ömer, hanımına bunları nereden aldığını suâl eder. Hanımı da:
- Gittiğimiz yerde bana hediye ettiler, diye cevap verir.
Hazret-i Ömer de;
- Ben hâlife olmasaydım, sana bu hediyeler verilir miydi? Eskiden sana niçin hediye vermiyorlardı? diyerek verilen hediyeleri beytül mala (hazineye) verir.
             ***
Kanûni Sultan Süleyman Han bir gün, evliyânın büyüklerindan Yahya Efendi hazretlerine sordu:
- Osmanlı devleti böyle devam edecek mi, yoksa yıkılacak mı? Yıkılacaksa sebebi ne olacak?
Yahya Efendi şöyle cevap verdi:
- Zulüm haksızlık, rüşvet, adam kayırma, her tarafa yayılır; duyanlar işitenler buna mani olmaya çalışmazsa, neme gerek derse, sürüdeki koyunu, kurt değil çoban yerse, fakirlerin, muhtaçların feryadı göklere yükselirken kimse bunlara kulak vermezse, kişinin menfaati, devletin menfaatinin üstüne çıkarsa iş o zaman felaket başlar. Devlete itaat kalmaz, asayiş bozulur, devletin yıkılması, yok olması mukadder olur.
             ***
Sultan Vahideddin Han, yurt dışına çıkarken, yakınları;
- Efendim, gittiğimiz yerde, sıkıntıya düşebiliriz. Topkapı Sarayı'ndaki, kıymetli taşlardan, elmaslardan, mücevherlerden birkaç tanesini yanımıza alsak? Malumunuz, bunlar sizin kendi öz malınız. Dedelerinizden kalmadır, dediler.
Sultan Vahideddin Han bunlara tarihe geçen şu cevabı verdi:
- Evet bunları götürmem için kimseden izin almam gerekmez. Ancak bunlar, milletimin malıdır. Dedelerim, eğer bu milletin sultanı olmasaydı, bu hediyeler gelir miydi? Ben millet malına hainlik edemem!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.