İmânı kâmil derecesine yükselten iki huy...

A -
A +
Peygamber Efendimiz buyurdu ki: "İmânın kemâlini isteyen, tevâzu göstersin ve fakîr iken de sadaka versin! Bu iki huy, imânı kâmil derecesine yükseltir."
 
 
Kibir, en kısa şekliyle, insanın kendisini başkasından üstün görmesi demektir. Bu üstünlük çeşitli konularda olabilir. İbâdette olur, meslekte olur, değişik şeylerde olabilir. Dinimize göre, bu kötü bir huydur, harâmdır. Kibirle ilgili hadîs-i şerîflerde de Resûlullah Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
(Kibri ve hıyâneti ve kul borcu olmayan mümin, hesapsız Cennete girecektir.)
(Kendini beğenip, elbisesi içinde sallanarak yürüyeni Allahü teâlâ yerin dibine batırır.)
Kibrin aksine tevâzu denir. Muteber kitaplarda bunun da tarifi şöyle yapılıyor: Tevâzu; kendini hiç kimseden üstün görmemektir... Tevâzu edene hadîs-i şerîflerde büyük mükâfatlar bildirilmiştir. Peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur.
(Tevâzu edene müjdeler olsun.)
(Tevâzu eden, helâl kazanan, huyu güzel olan, herkese karşı yumuşak olan ve kimseye kötülük etmeyen, insanların iyisidir.)
(Allah için tevâzu edeni, Allahü teâlâ yükseltir.)
(İmânın kemâlini isteyen, tevâzu göstersin ve fakir iken de sadaka versin! Bu iki huy, imânı kâmil derecesine yükseltir.)
Eskiden, âbidin biri [çok ibâdet eden] insanlardan, dünyalık meşgalelerden uzak bir şekilde ibâdet etmek niyetiyle dağa çıkar. Bir gece rüyâsında;
- Şehirdeki falan ayakkabıcıya git! Senin için duâ etsin, denir.
Âbid dağdan şehire iner, adamı bulur, ne iş yaptığını sorar. Adam gündüzleri oruç tutup, ayakkabı işlerinde çalıştığını, kazandığı para ile ailesini geçindirdikten sonra fazlasını tasadduk ettiğini, sadaka verdiğini söyler.
Âbid, adamın güzel bir iş yaptığını, fakat kendisinin dağda sırf ibâdetle meşgûl olmasını daha iyi bulur ve tekrar ibâdetine döner... Kendisi devamlı ibâdetle meşgul olduğu için, ayakkabıcıdan kendini üstün görür. Yine gece rüyâsında bu defa,
- Ayakkabıcıya git ve ona, "Bu yüzündeki sararma nedendir?" diye sor, denir.
Âbid gider ayakkabıcıya bunu sorar. Ayakkabıcı;
- Kimi görürsem, bu kurtulacak da, ben helâk olacağım der ve kendimden korkarım. Yüzümün sararması bundandır, der.
İşte o zaman âbid, ayakkabıcının bu korku ile üstünlük kazandığını anlar. Ayakkabıcının bu hâli tevâzu sahibi olduğu gösteriyordu. Devamlı ibâdet yapmasa da, âbid yaptığı ibâdetle kendisini üstün gördüğünden, kibirlendi, ayakkabıcıdan aşağı hâle geldi...
Allahü teala kibirden ve kibirlilerden muhafaza buyursun ve tevazu sahibi kimselerden eylesin...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.