Aslanın pençesinden kurtulan talebe!..

A -
A +
Büyük velî Mehmed Mâsum hazretleri bir gün abdest alıyormuş. Talebesi su dökerken, hemen çocuğun elinden testiyi kaptığı gibi duvara fırlatmış ve testi paramparça olmuş!..
 
 
Mürşid-i kâmil odur ki; iki talebesinden biri şarkta, biri garbda olsa, ikisine de aynı anda emr-i Hak vâki olsa, ikisinin de imdâdına yetişip îmânla vefât etmelerini temin eden kişidir. Nasıl ki, Azrâil aleyhisselâm aynı anda insanların ruhlarını alıyor;
Allahü teâlâ mürşid-i kâmillerin ruhuna da bir anda çeşitli yerlerde bulunma kuvveti vermiştir. İnsan demek, ruh demektir, beden değil. Ruh, biz dünyâya gelmeden evvel de vardı. Biz öldükten sonra yine devam edecek. Onun için, evliyaların ruhlarından daima istifâde etmek mümkündür... 
Büyük İslam âlimi Hüseyin Hilmi Işık Efendi (kuddîse sirrûh) bir sohbetinde buyurdu ki:
Mehmed Mâsum hazretleri bir gün abdest alıyormuş. Talebesi su dökerken, hemen çocuğun elinden testiyi kaptığı gibi duvara fırlatıyor. Testi paramparça oluyor. Çocuğun da ödü patlıyor. “Eyvâh, ben ne kabahat yaptım acaba? Testiyi başıma çarpsaydı, bu kadar üzülmezdim” diye düşünüyor ve ağlaya ağlaya oradan çıkıyor. Doğruca Mehmed Mâsum hazretlerinin evine gidiyor. Hanımı çocuğu tanıyor “Niçin geldin yavrum, niye ağlıyorsun?” diyor. Çocuk “Efendi hazretleri bana kızdı” diyor. Hanım “Ne oldu?” deyince de “Abdest alıyordu, ben su döküyordum, birden elimden testiyi alıp duvara çarptı, testi duvarda paramparça oldu. Ne hata yaptım acaba? Söyleyin de beni affetsin” diyor...
Akşam Mehmed Mâsum hazretleri eve gelince hanımı "Sen bugün abdest alırken bir talebeye kızmışsın ve testiyi alıp duvara çalmışın. Ne kabahat yaptı ki?" diye soruyor. O mübarek de "Onun bir kabahati yok hanım" diyor. "E, o zaman niye ağlatıyorsun çocuğu?" diyor. "Ben onu ağlatmadım ki" diyor. "E ne oldu o zaman?" diye sorunca Mehmed Mâsum hazretleri buyuruyor ki: 
-Tam abdest alıyordum. Hindistan’ın uzak bir yerinde beni seven talebelerimden biri ormanda giderken, aç bir aslan çıktı karşısına. Tam üstüne atılacak. O anda çocuk “Yâ Şeyhim kurtar!” dedi. Biz de Allahü tealanın izniyle o testiyi aslana fırlatarak talebemizin imdadına yetiştik...
Meseleyi anlayan hanımı durumu çocuğa bildiriyor...
Ve birkaç ay sonra o aslandan kurtulan talebe geliyor tekkeye. Ormanda yaşadıklarını bir bir anlatıyor arkadaşlarına...
Bir hadîs-i kudsîde Allahü teâlâ buyuruyor ki: (Bir kulum farzları kusursuz yapar ve nâfileleri de ilâve ederse, ben o kulumu çok severim. O kadar severim ki, onun işiten kulağı olurum.) Yâni bir anda işittiririm ona, bir anda dünyanın her yerine elini uzatırım. İşte evliyanın fırlattığı o testi dünyanın öbür ucuna bir anda öyle gider!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.