Birlik ve beraberliğin güçlendirilmesi için...

A -
A +
Bayramlar; Müslümanların kaynaşması, dostlukların tazelenmesi, kırgınlıkların giderilmesi, birlik ve beraberliğin güçlendirilmesi için çok güzel bir vesiledir.
 
 
Atalarımız "Sayılı günler çabuk geçer" demişlerdir... Çok şükür, oruçlarımızı tuttuk; yarın da bayramın birinci gününü idrak edeceğiz inşallah... Dinimizde bayramların önemi büyüktür. 
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Ramazan ve Kurban Bayramının gecelerini ihya eden kimsenin kalbi, kalplerin öldüğü gün ölmez.)
(Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan dua, tövbe reddolmaz. Ramazan Bayramının ve Kurban Bayramının birinci geceleri, Berat gecesi ve Arefe gecesi.)
Bayramlar; Müslümanların kaynaşması, dostlukların tazelenmesi, kırgınlıkların giderilmesi, birlik ve beraberliğin güçlendirilmesi için çok güzel bir vesiledir. Bunun için, bayramlarda, ana-babayı, akrabayı, dostları ziyaret etmeli, bayramlarını tebrik etmelidir. Vefat eden yakınlarımızın kabirleri de ziyaret edilerek onlar da sevindirilmelidir. Bilhassa ana-babanın rızasını, duâsını almayı ihmal etmemelidir. Vefat etmişlerse, duadan mahrum bırakılmamalı; onların dostları, ahbabları ziyaret edilerek ahde vefa göstermelidir... Çocuklar sevindirilmelidir. Yetim, kimsesiz çocuklar aranıp bulunmalı, bayram sevincinden mahrum bırakılmamalıdır...
      ***
Adaletiyle meşhur Hazreti Ömer'in halifelik dönemiydi... Bir bayram gelmişti. Herkes çocuklarına yeni elbiseler almıştı. Hazreti Ömer'in oğlunun elbisesi eskiydi. Bayram günü çocuklar, eski elbiseli olan halifenin çocuğuyla alay etmeye başladılar. Çocuk, ağlayarak babasının yanına geldi.
Halife, oğluna şefkatle baktı... Beyt-ül-mâl (Hazine) Eminini çağırdı. Oğlunun ağlama sebebini anlattıktan sonra, gelecek ayın maaşından bir miktar avans vermesini istedi... Beytül-mâl Emini;
-Yâ Emirel-mü'minin, yaşayacağınızı muhakkak biliyor musunuz ki, gelecek aya mahsuben benden para istiyorsunuz? dedi. Hazreti Ömer;
-Bunu Allahü teâlâdan başka kimse bilemez, buyurdu.
-Ey Halife! Yaşayıp yaşamayacağınızı bilmedikten sonra, borç almanız ne size yakışır, ne de bizim vermemiz makûl olur. Öyle değil mi? dedi.
Hazreti Ömer, düşündü, tefekkür etti. Söylediğine pişman oldu... Böyle bir memuru olduğu için Rabbine şükretti. Ona da hayır duâda bulundu.
Allahü teâlâ o anda çocuğun kalbine bir yumuşaklık verdi. Babasının düştüğü müşkül durumu anladı ve hiç üzüntü duymadan neşe ile arkadaşlarının yanına döndü...
Bütün okuyucularımızın bayramlarını şimdiden tebrik ediyoruz efendim...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.