İkiyüzlü, sinsi din düşmanları!

A -
A +
Çok kimse var ki; sorduğun zaman Müslümanım diyor. Fakat İslamı yaşamadığı gibi, yeri geldiğinde dinin emirlerini beğenmiyor. Bunlar, sinsi din düşmanıdırlar.
 
Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerimde kâfirlerin, kendine ve Peygamberine düşman olduklarını bildiriyor. Allahü teâlânın düşmanlarını sevmek ve onlarla kaynaşmak, onları beğenmek insanı Allahü teâlâya ve O'nun Peygamberine düşman olmaya sürükler. Böyle bir kimse, kendini Müslüman zanneder. Namaz kılar ve her ibâdeti yapar. Hâlbuki, bilmez ki, böyle çirkin hareketleri, onun îmânını götürmektedir.
Şimdi zamanımızda, çok kimse var ki; sorduğun zaman Müslümanım diyor. Fakat İslamı yaşamadığı gibi, yeri geldiğinde dinin emirlerini beğenmiyor, tenkit ediyor. Bunlar, sinsi din düşmanıdırlar. Dinsizliklerini açıkça ortaya koyamadıkları için ikiyüzlülük yapıyorlar. Bunlar, yâni Resûlullahın bildirdiği İslâm dînini beğenmeyenler, zamana, asra ve fenne uymuyor diyenler, Müslümanlarla ve Müslümanlıkla, açıkça ve alçakça alay ediyorlar. Müslümanlığa gericilik; îmânsızlığa, dinsizliğe asrîlik, ilericilik, münevverlik diyorlar.
Bunlar, temiz yavruları, temiz gençliği aldatmak için, "İslâmiyette her şey 'miş' ile bitiyor. Şöyle imiş, böyle imiş diye, hep 'mış'a dayanıyor. Bir senet ve vesîkaya dayanmıyor. Diğer ilimler ise, isbât edilip, bir vesîkaya dayanmaktadır" diyorlar.
Bu sözleri ile, ne kadar câhil olduklarını gösteriyorlar. Bilmiyorlar ki, İslâmiyetten ayrı ve uzak gördükleri ilimler, fenler, vesîkalar, senetler, hep İslâm dîninin birer şubesi, birer dalıdır. Meselâ bugün liselerde okunan bütün fen bilgileri, kimya, biyoloji kitapları, ilk sayfalarında, "Dersimizin esası, müşahede yâni gözetleme, inceleme ve tecrübedir" diyor. Yâni fen derslerinin esâsı, bu üç şeydir. Hâlbuki bu üçü de, İslâmiyetin emrettiği şeylerdir. Meselâ, Eshâb-ı kirâm bir gün sevgili Peygamberimize sordu:
- Yemen'e gidenlerimiz, orada hurma ağaçlarını, bizim gibi aşılamadıklarını, başka türlü aşıladıklarını ve daha iyi hurma aldıklarını gördük. Biz Medîne'deki ağaçlarımızı babalarımızdan gördüğümüz gibi mi aşılayalım, yoksa, Yemen'de gördüğümüz gibi aşılayalım?
Resûlullah efendimiz, bunlara buyurdu ki:
- Tecrübe edin! Bir kısım ağaçları babalarınızın usûlü ile, bir kısım ağaçları da, Yemen'de öğrendiğiniz usûl ile aşılayın! Hangisi daha iyi hurma verirse, her zaman o usûl ile yapın!
Yâni tecrübeyi, fennin esâsı olan tecrübeye güvenmeyi emir buyurdu. Dünyanın her tarafında, kıyâmete kadar gelecek Müslümanların, tecrübeye, fenne güvenmelerini işâret buyurdu... İslâmiyet, bütün fen kollarında, ilim ve ahlâk üzerinde, her çeşit çalışmayı önemle emretmektedir. Bunlara çalışmak, farz-ı kifâye olduğu, kitaplarda yazılıdır...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.