Kâfirler, sonsuz azap çekecekler!

A -
A +
"Peygamber, size ölüp, kemikleriniz çürüyüp, toz toprak olduktan sonra, tekrâr dirilerek kabirden kalkacaksınız dedi. 'Hiç böyle şey olur mu?' dediler!.."
 
 
Tarih boyunca, her asırda gelen câhiller, kendilerini akıllı, bilgili, eski insanları câhil sanmıştır. Âdem aleyhisselâmdan beri, dinsizler her asırda gönderilen dinleri, eski câhillerin sözleri diyerek bozmuşlar, inkâr etmişlerdir. Kur'ân-ı kerîmin birçok yerinde, dine inanmayanların böyle sözleri bildirilmekte ve cevap verilmektedir. Meselâ (Mü'minûn) sûresinde meâlen şöyle buyuruluyor:
"Nûh aleyhisselâma inanmadılar. Onları suda boğduk. Ondan sonra yarattığımız insanlara, içlerinden peygamber gönderdik ve Allahü teâlâya ibâdet ediniz. İbâdet edilecek, O'ndan başkası yoktur. O'nun azâbından korkunuz! dedik. Dinlemeyenlerden, öldükten sonra tekrâr dirilmeye inanmayanlardan, dünya nimetlerini bol bol vermiş olduğumuz birçoğu, bu peygamber, sizin gibi yiyip içiyor. Kendiniz gibi birçok şeye muhtaç olan birine inanırsanız, aldanmış, ziyân etmiş olursunuz. Peygamber, size ölüp, kemikleriniz çürüyüp, toz toprak olduktan sonra, tekrâr dirilerek kabirden kalkacaksınız diyor. Hiç böyle şey olur mu? Ne varsa, ancak bu dünyadadır. Cennet, Cehennem, hep buradadır. Bu dünya böyle gelmiş böyle gider. Öldükten sonra, bir daha dirilmek yoktur, dediler."
Din cahilleri o kadar cahilce, gülünç şeyler söylüyorlar ki, meselâ, gençlere çocuklara "Allah var olsaydı görürdük. Ananız babanız câhildir, gericidir. Siz ise, aydın kafalı, ilerici gençlersiniz" diyorlar. Böyle yalanlarla, gençlerin dînini, îmânını yok etmeye çalışıyorlar...
Bir zamanların komünist Rusyasında ateist bir öğretmen, ders arasında "Ben sizi görüyorum. Siz de beni görüyorsunuz. O hâlde, biz varız. Karşıdaki dağlar da var. Çünkü, bu dağları da görüyoruz. Yok olan şey görünmez. Görülmeyen şeye var denilmez. Bu sözüm, bir fen bilgisidir. İlerici, aydın olan kimse, fen bilgisine inanır. Gericiler, bu varlıkların bir yaratıcısı olduğunu söylüyorlar. Bu yaratıcının var olduğuna inanmak yanlıştır, gericiliktir" der. Bir Türkmen çocuğu söz isteyerek der ki: "Bunları akıl ile mi söylüyorsunuz? Sizde akıl olduğuna inanmak, bunları akıl ile söylediğinizi kabul etmek fenne uygun değildir. Çünkü, aklınız olsaydı, görürdük!.."
Öğretmen, bu haklı söze cevap veremeyip, mağlubiyetinden hâsıl olan öfke ile çocukcağızı, tekme tokat sınıftan atar ve o çocuk bir daha hiçbir yerde görülememişdir. [Se'âdet-i Ebediyye]
Bugünkü yazımızı Hazreti Alî'nin “radıyallahü anh” şu ibretli sözüyle bitirelim: "Müslümânlar, âhirete inanıyor. Kitapsız kâfirler, inkâr ediyor. Tekrâr dirilmek olmasaydı, inanmayanlar bir şey kazanmaz, Müslümânlar da, zarar etmezdi. Fakat, kâfirlerin dediği olmayınca, sonsuz azap çekeceklerdir..."
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.