Din adamı olarak ortaya çıkanlar!..

A -
A +
"Resulullaha uymakta gevşek olanları, onun ışıklı yolundan ayrılanları din adamı sanmayınız! Onların yaldızlı sözlerine ve ateşli yazılarına aldanmayınız!"
 
 
İmam-ı Rabbani Müceddid-i elf-i sani Şeyh Ahmed-i Faruki Serhendi hazretleri buyuruyor ki:
"Din adamı olarak ortaya çıkan bir kimse, Resulullah Efendimizin sünnetine uymuyorsa, yani İslâmiyete yapışmıyorsa, dini değiştirip, kendi aklına göre bidatler çıkartıyorsa, ondan kaçmalı, yanına yaklaşmamalı, kitaplarını almamalı, okumamalıdır. Onun bulunduğu mahallede bile bulunmamalıdır. Ona biraz yakınlık, insanın dinini yıkar. O, din adamı değil, sinsi bir din düşmanıdır. İnsanın dinini, imanını bozar. Şeytandan daha çok zararlıdır. Sözü, yaldızlı ve çok tesirli olsa da ve dünyayı sevmiyor görünse de, yırtıcı hayvanlardan kaçar gibi, ondan kaçmalıdır..."
Cüneyd-i Bağdadî hazretleri de buyurdu ki:
"İnsanı saadet-i ebediyeye kavuşturacak tek bir yol vardır. O da, Resulullahın izinde bulunmaktır. İslâm âlimlerinin yazdığı kitapları okumayan, onları kendine rehber edinmeyen, hadis-i şeriflerin gösterdiği yolda olamaz! Çünkü, İslâm âlimi, Kur’ân-ı kerimin ve hadis-i şeriflerin gösterdiği yolu göstermektedir... Resulullaha uymakta gevşek olanları, onun ışıklı yolundan ayrılanları din adamı sanmayınız! Onların yaldızlı sözlerine ve ateşli yazılarına aldanmayınız! Yahûdiler, Hıristiyanlar ve Budist, Berehmen denilen Hind kâfirleri de, tatlı ve yanık sözlerle, hileli mantıklarla, kendilerinin doğru yolda olduklarını, insanları iyiliğe, saadete çağırdıklarını bildiriyorlar. Kendisi ile amel olunmayan ilmin, sahibine zararı, faydasından daha çoktur..."
İslâm âlimleri, kendilerine sorulan şeylere, fıkıh kitaplarından cevap bulup, suâl edenlere bunları söylerler. Cahil din adamı ise, fıkıh kitabını okuyup anlayamadığı için, cahil kafasına ve noksan aklına gelenleri söyleyerek suâl sahibini aldatır. Onun cehenneme gitmesine sebep olur. Bunun içindir ki, Peygamber Efendimiz, (Âlimlerin iyisi, insanların en iyisidir. Âlimlerin kötüsü insanların en kötüsüdür) buyurdu.
Harika, olağanüstü hâller, açlıkla ve riyazet, sıkıntı çekmekle de hâsıl olur. Bunlar, yalnız Müslümanlara mahsus hâller değildir. Ebu Saîd Ebülhayr hazretlerine sordular:
-Filanca kimse su üstünde yürüyor. Buna ne dersiniz?
-Bunun kıymeti yoktur. Ördek ve kurbağa da suda yüzer.
-Filan adam havada uçuyor. Buna ne dersin?
-Sinek ve çaylak da uçuyor. Sinek kadar kıymeti var derim.
-Filan kimse, bir anda şehirden şehre gidiyor.
-Şeytan da, bir solukta şarktan garba gidiyor. Böyle şeylerin dinimizde kıymeti yoktur. Mert olan, herkesin arasında bulunur, alışveriş yapar, evlenir, fakat, bir an bile Rabbini unutmaz...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.