"Hakkımı helâl ettim sen üzülme oğul..."

A -
A +
Mâlik bin Dînâr hazretlerine rüyada bir ses şöyle diyordu: "Yâ Mâlik! Hacca gidenlerden, Abdurrahman bin Muhammed affedilmedi. Kendisine bunu bildir!"     Evliyanın meşhurlarından, Mâlik bin Dînâr hazretleri bir yıl hacca gitti. Döndüğü gece rüyada kendisine bir ses şöyle diyordu: "Yâ Mâlik! Hacca gidenlerden, Abdurrahman bin Muhammed affedilmedi. Kendisine bunu bildir!" Sabahleyin hemen bu şahsı aramaya başladı. Birkaç kişiye sorduktan sonra birisi dedi ki: - Aradığın kimse, Kur'ân ehli bir kimsedir. Her sene hacca gider. O kimse şimdi filân yerdedir. Tarif edilen yere gitti. O kimse Mâlik bin Dînâr hazretlerini görür görmez. Bir ah çekip bayıldı. Bir müddet sonra kendine geldiğinde ilk sözü şu oldu: - Beni rüyanda gördün, affedilmediğim bildirildi değil mi? Mâlik bin Dînâr hazretleri hayretle sordu: - Sen salihlerden birine benziyorsun. Çok merak ettim, acaba niçin affedilmedin, günahın neydi?  - Bir ramazan ayının ilk gecesi idi. Şeytana uyup içki içtim. Sarhoş hâlde idim. Bu arada babam beni aramış, bir yerde sarhoş hâlde yatarken görmüş. "Bu ne hâldir, utanmıyor musun?" deyip beni kaldırarak götürmek istemiş ben de babama karşı gelip vurmuşum ve babamın bir gözü çıkmış. Babam benim yaptıklarıma dayanamayıp bana beddua etmiş... Ertesi günü yaptıklarımı öğrendim. Çok pişman oldum. Bütün içki küplerini kırdım. Bir daha içki içmeyeceğime tevbe ettim. Fakat babam bir türlü affetmiyordu... Ayrıca her sene hacca gider, günahımın affedilmesi için dua ederim. Fakat her seferinde, hacdan dönüşte mutlaka biri senin gibi gelir, günahımın affedilmediğini bildirir. Hac dönüşü olduğu için senin de bu maksatla geldiğini anladım... Adam, bunları anlatınca Mâlik bin Dînâr hazretleri hâline acıdı. Sonra babasının yerini öğrenip ziyaretine gitti. Babası karşısında büyük bir âlimi görünce şaşırdı: - Hoş geldin yâ Mâlik. - Beni nasıl tanıdın? - Bugün Allahü teâlâya duâ edip seni görmeyi murâd etmiştim. - Seni ziyaretimin bir sebebi var... Farz et ki, kıyamet kopmuş, oğlun Abdurrahman'ı tutup Cehenneme götürüyorlar. Onu bu hâlde görünce üzülmez misin? - Sen şâhit ol ki, oğlumun kusurunu affettim ve ona hakkımı helâl ettim. Mâlik bin Dînâr hazretleri, sonra oğlunun yanına gidip ona müjdeyi verdi. Bu sırada babası da oğlunun yanına gelip Mâlik bin Dînâr hazretlerine dedi ki: - Oğlumun ölüm vakti geldiğini zannediyorum. Ruhunu, siz yanında iken teslim etmesini istiyorum. Oğlu artık son nefeslerini veriyordu. Bir ara gözünü açıp babasına dönerek: - Babacığım ne olur sen de benim gözümü çıkar, dedi. Babası; - Oğlum ben hakkımı helâl ettim, sen üzülme, dedi. Genç, kelime-i şehadet getirerek vefat etti...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.