Nitelikli öğretmenlere çok ihtiyacımız var

A -
A +

Bir toplumun tüm bireylerine katkı sunan tek meslek öğretmenliktir. Başka hiçbir meslekte bu kadar geniş iletişim yoktur. Kreşten, doktora eğitimine kadar nice öğretmenlerden ders alırız. Okulumuz biter, veli oluruz. Evladımızın daha iyi noktalara taşınması için yapılan toplantılara katılır çocuk yetiştirmenin püf noktaları hakkında yeni bilgiler ediniriz.
Kitaplar, gazeteler, dergiler de birer öğretmendir. Her gün yeni bilgiler üretiliyor. Bunları takip etmediğimiz zaman yaşantımızı daha üst noktalara taşıyamayız.
Mühendislerin, hekimlerin, hukukçuların, öğretmenlerin vb. sürekli olarak okuması, öğrenmesi, bilgilerini güncellemesi bir zorunluluktur.
Kimi öğretmenler hayatları boyunca yeni bilgilerin peşinde koşarlar. Bu yapıdaki eğitimcilerin yetiştirdiği insanlar da topluma en yüksek faydayı sağlayıcı nitelikte olur.
İslam dini her zaman öğrenmeyi, gelişmeyi, ilerlemeyi, ilmi aramayı emreder. Buna rağmen İslam dininin yaygın olduğu toplumlar son 1000 yıldır hep geride kalmıştır.
20. ve 21. yüzyılda yapılan buluşlara, patentlere, Nobel ödüllerine kimlerin dâhil olduğunu incelediğimizde Müslümanların adını pek göremiyoruz.
Toplumun en zeki, çalışkan bireylerinin öğretmenliğe yönlendirilmesi için teşvik edici adımlar mutlaka atılmalıdır.  Haftada 20-30 saat eski usul ders anlatarak yapılan eğitimcilik ile bir yere varılamaz.
Her öğretmen sürekli olarak eğitim yarışının içinde olmalıdır. Eğitimcilerin kendini yenilemesi için 3-5 yılda bir sınavlara tabi tutulması, psikolojik testlerden geçirilmesi gereklidir.
Hiç kimse her şeyi tam anlamıyla bilemez. İnsanın bilmediği konuların farkında olması için sürekli okuması gerekir.
Daha kaliteli bir hayat sürmek için internet kopyala yapıştır bilgilerine değil; ilim dolu kütüphanelere, nitelikli öğretmenlere çok ihtiyacımız vardır.
         Ali Özdemir-Bolu


İki sinema biletine mağdur edecekler

Bankalara elini veren kolunu kurtaramıyor. Her geçen gün banka tuzağına düşen binlerce mağdur haciz kıskacı altında inleyip duruyor. Ahlar, beddualar ayyuka çıkıyor ancak ne kadar tedbir alınsa da bankalar bir yolunu bulup “kaz yolma” oyunlarından vazgeçmiyorlar.
Devlet banka mağdurlarının azalması için ne yaparsa yapsın şeytanın aklına gelmeyen taktiklerle bankalar yine de mağdur avından kendini alamıyor. İcra daireleri banka alacaklıları yüzünden gece gündüz haftanın yedi günü çalışsa da her gün dolapları taşıran dosya sayısına yetişemezken her gün bir yenisi eklenen kurum dosyalarını tahsil eden hukuk bürolarının da alacakları tahsil etme yarışları ve rekabet koşusu da hızla artıyor.
Birçok banka hiç bir geliri olmayan, belli bir şirkette SGK'lı çalışması olmayan hatta GSS borcu yüzünden tedavi olması bile imkânsız hâle gelen gençleri kredi kartı vererek ve tahsili mümkün olmayan harcamalara çekerek mağdur ediyor. Bu mağduriyetin sonunda bankaya değil devlete zarar vereceği de biliniyor.
Yıl sonunda "tahsil edemedim" diyerek zarar gösterip vergiden düşerek kendi parasını kurtaran bankalar tahsil edemeyeceği apaçık belli olan krediler dağıtıp buna henüz neyin ne olduğunu bilmeyen öğrencileri de tuzağa çekmesinin gerçekçi bir açıklaması olmalıdır. Bu uygulamayı birçok banka uygulamaktadır. Tamam, banka para satmak zorundadır ama para satmak için de "her şey mubahtır" mantığıyla yapmamalıdır. Kendisini düşündüğü kadar müşterisini ve devletini de birazcık düşünmelidir.
Sen kalk, henüz 18 yaşına girmiş, hiçbir geliri olmayan, öğrenimi için zorunlu harcamaya dahi para bulamayan babasının, annesinin ya da bir başka yakınının desteğiyle okuyan, belki gurbette olan öğrenciye kredi kartı ver. İhtiyaç kredisi ver. Sonra da ödeyemiyor diye hacze ver, mağdur et, ödemezse hapse at. El insaf yahu!..
           Erol Kara-İstanbul

 

Çizgi filmlerde çocuklarımıza "Teslis" anlatılıyor

Feridun Ağabey, ne kadar acıdır ki Batılılardan aldığımız film ve çizgi filmlerde işlenmekte olan konuları hiç değerlendirmeden alıp ülkemizde yayına sokmaktayız. Hıristiyan dünyasından aldığımız bizlerin inançlarına uymayan konulardan biri de “Allah baba” konusudur. Hıristiyanlar ve Yahudiler dinlerinden gelen "Allah baba" inancını film ve çizgi filmlerde işlemekte ve Uzak Doğu, Orta Asya, Afrika ve Hindistan gibi bölgelerde Hristiyanlık ve Yahudilik propagandası yapmaktadır. Hıristiyanlıkta "Baba, Oğul ve Ruhül Kudüs" söylenen batıl teslis inancı film ve çizgi filmlerle özelikle çocuklarımıza sinsice öğretilmek istenmektedir. Bizde de hiç vakit geçirmeden mutlaka çok gelişmiş bir film sanayisinin oluşturulması lazım gelmektedir. Çünkü bu sektör çok önemli durmaktadır. Bu film sektörüyle çocuklarımıza ve biz yetişkinlere inancımızı ve değer yargılarımızı işleyip itikadımızı sağlamlaştırmak için çalışma yapmamız elzemdir.
         Nizamettin Bekar-Trabzon

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.