Bu proje hiçbir kuruluşun yan bahçesi değildir

A -
A +

Bugüne kadar Diyanet’in en önemli projelerinden biri olan Cami ve Gençlik Kolları Projesinin yeteri kadar gündeme getirilmediğini üzülerek görüyoruz.

Cami ve Gençlik Kolları Projesi siyasi ve STK kuruluşları üstünde bir hizmet projesidir. Bu proje hiçbir kuruluşun yan bahçesi değildir. Projenin amacı; hiç kimsenin vesayeti altına girmeden düşünen, fikir yürüten, proje üreten, devletine bağlı, millî ve manevi değerleri kendine düstur edinen, iyiyi kötüyü birbirinden ayırt edebilecek irade gücüne sahip bir gençliğin oluşmasını sağlamaktır. Bu da ancak camideki eğitimden geçer. Bu projeyi 2015 yılından itibaren basın açıklamalarıyla kamuoyuna duyurmaya çalıştım. Ancak dini haber ajansları bu konuya duyarsız kaldılar ve sitelerinde yayınlamadılar. Cami ve Gençlik Kolları Projesi hakkında kamuoyunu bir kez daha bilgilendirmek istiyorum. 23.09.2014 tarih ve 2214 sayılı ‘Cami Ve Gençlik Teması’ etkinlikleri konulu Başkanlık yazısı ve Türkiye Diyanet Vakfı faaliyetleri madde 3/c, e, r, s, t fıkralarına istinaden kurulması istenilen Cami Gençlik Kolları Projesi ilk olarak 5 Aralık 2014 tarihinde Safranbolu İlçe Müftüsü İlyas Yılmaztürk tarafından kurulmuştur Müftümüz, Ümraniye Müftülüğüne 19.01.2015 tarihinde başladı. 16.06.2015 tarihinde Ümraniye Müftülüğüne bağlı Hacı Ömer Karagül Camiinde Cami ve Gençlik Kolları Projesi başlatılmış ve bugüne kadar ilçemizin 141 camisinin 78’inde başarılı bir şekilde uygulanmıştır. İlyas Yılmaztürk’ün gözetiminde yapılan ve bundan sonra yapılacak faaliyetler, talep-dileklerimiz ve çalışmalarımız bir dosya hâlinde ilgili mercilere sunulmuştur. Bu çalışmalar kabul görmüş ve ülkemizin tüm camilerinde bu projenin uygulanması için D.İ.B. Sayın Prof. Dr. Mehmet Görmez talimat vermiştir. Kendilerine şükran borçluyuz.
        Şükrü Şahin (Din-Bir-Sen Gn. Bşk. Yardımcısı)
 
 
Ülkemizin zengin olması aslında çok kolay...
 
80 milyon insanımızın 20 milyonu okula gidiyor. 40 milyonu tarlada, ofiste, fabrikada çalışıyor. Milyonlarca binada, yollarda, parklarda vb. kullanılan aydınlatma gereçlerini led lambalara çevirsek…
Çamaşır ve bulaşık makinesi, buzdolabı, klima vb. gibi eski teknoloji ürünü cihazları inverter (evirici) teknolojisine sahip cihazlarla değiştirsek… 15-20 yıllık külüstür taşıtları trafikten menetsek, okullarda ders saatlerini Finlandiya gibi % 25 azaltsak, boş arazilere güneş pili paneli yerleştirsek… İş bulma şansı olmayan, okulları kapatsak…  TSE, CE, ISO vb. belgesi olmayan ürünlerin satışını yasaklasak…  Yabancı ülke paralarına yatırım yapmaktan vazgeçmiş olsak, çünkü dolar ve avro gibi enstrümanlar sadece çok uluslu bir azınlık tröstleri zengin ediyor. Yabancı ülkenin parasını alan kişi o ülkeye faizsiz olarak borç vermiş olur… Cam, plastik, kâğıt, metal atıkları ayrı ayrı geri dönüşüme ulaştırabilsek… Elektrikli ve elektronik cihazları işimiz bitince hemen kapatsak… Ekmek ve gıda israfını önleyebilsek… Hiç çalışmadan ya da çok az çalışarak emekli olmayı önleyebilsek… Kitabı, makalesi, buluşu, patenti, eseri, inovatif fikri olan eğitimcilere/akademisyenlere ekstra ödeme yapmış olsak… Hekim, öğretmen, hukukçu, hemşire, din görevlisi, mühendis gibi meslek erbaplarını 3-5 yılda bir sınava tabi tutarak hantallaşmanın önüne geçebilsek… Her kahvehaneye en az bir kütüphane bulundurma şartı getirsek… Güney Kore, Hollanda, Almanya, Japonya, Finlandiya gibi ülkelerin 50 yılda nasıl zengin olduğunu ciddi biçimde etüd etmiş olsak…  Çok değil 5-10 yılda refah, barış, adalet, bolluk, huzur, gerçek demokrasi içinde yaşayan bir ülke oluruz. “Bunları yapacak istek ve irademiz var mı?” derseniz o konuda bir şey diyemiyorum!..
        Ali Özdemir-Bolu
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.