Bir de İETT şoförünü dinleyelim...

Feridun Ağabey merhaba, ben İETT'de şoförüm. İstanbul yollarında Otobüs AŞ'nin araçlarından 985 tane var. Bunların şoförleri ve yetkilileri otobüslerimize ücretsiz biniyor. Ancak bu hak veya yetki her ne ise suiistimal ediliyor. Diğer yandan âdeta gelene geçene ücretsiz seyahat kartı dağıtılmış. Eski İETT çalışanları da veya bir şekilde ücretsiz kart hakkı var iken sonradan bu hakkı yok olanlar da bu kartlarını kullanmaya bir şekilde devam ediyor. Bu şekilde 5-6 bin civarında kart sahibi olduğu söyleniyor. Bilgisayar sistemi olduğu için ücretsiz kart cihaza okutulduğunda sorgulama ikazı veriyor. Ama sorgulamaya kalksanız sizinle kavgaya tutuşuyorlar. Şirketin ve İETT'nin bu konuda bir denetlemesi var mıdır merak ediyorum? Bir de sadece onlar değil bazı veliler var. Çocuklarının indirimli kartıyla seyahat yapmaya kalkıyorlar. Kartına el koymaya çalışsan kavga ediyorlar. Bunların hangi biriyle uğraşalım! Bu konuda yetkililer İETT şoförünü sorumlu tutuyor, vatandaş İETT şoförüne bağırıyor. Biz de ne yapacağımızı şaşırdık. Lütfen biz de insanız İETT şoförü olduk diye bu kadar gelmeyin üzerimize.

 

 

 

TDB olarak yaptığınız basın açıklamasında içinde yaşadığımız dönemi "temel hak ve özgürlüklerin askıya alındığı, muhalif tüm söylemlerin engellendiği, bağımsız basının her türlü zulme maruz kaldığı, her gün biraz daha kötüye giden bu dönem" olarak değerlendiriyorsunuz. Bu nasıl bir dönemse en ağır eleştiriyi yapabiliyor, hatta diş hekimi olduğunuz hâlde milletin vekillerine nasıl oy vermeleri gerektiğini salık verebiliyorsunuz.

Bu yön gösterir yazınızı bütün medyaya gönderebiliyorsunuz. O çok önemli açıklamanızda diş hekimliğindeki bütün sorumluluklarınızı ve deontolojik kuralları yerine getirmişsiniz de başka meseleniz kalmamış gibi meclisteki anayasa maddeleri değişikliği oylamasına karşı milletvekillerine “hayır!” deyin diye yönlendirmede bulunuyorsunuz. Anlatımlarınızla psikolojik baskı ve provoke dili kullanıyorsunuz Bunun adına da “TBMM'de görev yapan milletvekillerine tarihî görevlerini hatırlatıyoruz” diyorsunuz. Sonra da ülkede temel hak ve özgürlük olmadığını mı söylüyorsunuz? Bu gönderinizde insan ve diş sağlığına bir katkı mı sunuyorsunuz? Derneğinize üye olan tüm diş hekimlerinin sizin gibi düşündüğünü mü sanıyorsunuz? Derneğinizde bulunan birkaç üye size böyle bir açık mektup yazıp bu kışkırtıcı ve siyasallaşan demeçlerden vazgeçmenizi önerseler onlara kulak verir, bunu onların özgür iradesi olarak değerlendirir misiniz?

 

 

 

“Feridun Ağabey, ülkemizde Ziraat Fakülteleri, Ziraat Mühendisliği, Ziraat Teknikerliği, Veteriner Hekimliği gibi tarımsal alanda eğitim veren okullar çoğaldı. Ülkedeki tarım üretiminde büyük artış kaydedildi. Çiftçilik ve tarım da şuurlu ve bilinçli şekilde yapılmaya başlandı. Tarımsal eğitim ve öğretim faaliyetleri örgün tarım eğitimi, yaygın tarım eğitim ve hizmet içi tarımsal eğitimi olarak sürmektedir. Bu eğitim veren okullarımızla da verilen eğitimlerle de gurur duyuyoruz. Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı zaman zaman çiftçilerimize yönelik bilgilendirme kursları da düzenliyorlar. Buraya kadar her şey iyi ve güzel, devletimize teşekkür ediyoruz. Ama öte yandan bu eğitim kurumlarına gidemeyen çiftçilerimizin sayısını bu tür kurslara gidenlerle hiç kıyaslıyor muyuz? Belirli merkezlerde kurs açıp gelen çiftçilere bilgi vermek tamam da bu eğitime gelemeyen gelmeyi akıl etmeyen, böyle kurs vs. ile şimdiye kadar hiç tanışmayan çiftçiye ve köylüye eğitimi kim verecek? Eğer amacımız ülkede çiftçiliği, tarım ve hayvancılığı çağdaş seviyelere taşımak ise söz konusu müdürlüklerin, merkezlerde kurs açacağına belirli periyotlarla eğitimcileri de organize ederek sahaya çıkıp köylüleri ve çiftçileri sahada hem de uygulamalı olarak eğitmeleri yeniliklerden haberdar olmalarını sağlamak daha yararlı olmaz mı?”