Derdime çare olursanız minnettar kalırım

A -
A +
Feridun Ağabey, hayırlı işler diliyorum. Şayet derdime derman olursanız ömür boyu hayır duamızı alırsınız. Malulen emekli olabilmem için askerlik borçlanmam olan 10 bin lirayı yatırmam lazım ki  % 40’lık heyet raporunu Samsun Devlet Araştırma Hastanesinden alıp SSK’ya teslim edersem her ay düzenli olarak 1.000 (bin) lira alabiliyorum. Bu da bana yeter. Sizden ricam hâlimi gazetenizde duyurarak derdime derman olmanızdır. Bankaya müracaat ettim kredi vermediler. Ben 1962 Samsun doğumluyum. Vatani görevimi Siirt ve Diyarbakır’da ifa ettim. Şu an Engiz’de bir kulübede kalıyorum. Elektriğim ve suyum yok. Tuvaleti banyosu yok. Tavanı yok, kiremit çatı bir baraka. Aynı zamanda şeker hastasıyım. Yüksek tansiyon hastasıyım. Kalp damarlarında daralma ve sol diz kapağımda romatizmal enfeksiyon var yere basmakta zorlanıyorum. Göz tansiyonu kulaklarda aşırı ses ağrısı var. Bir günde beş hap içmek zorunda kalıyorum. Durumum böyle; fazla söze ne hâcet! Saygılar.”
            İbrahim Çağlayan-Samsun
 
 
Cami minarelerini depreme göre belirlemek
 
Feridun Ağabey; 6 Şubat 2017 tarihli gazetenizin 2. sayfasında "Camilere Standart Geliyor" başlıklı haberinizi okudum. Anladığım kadarıyla proje henüz hayata geçirilmemiş ve tasarı aşamasında. Ben de naçizane bir katkı sağlamak istedim. Camilerimizin süsü olan minarelerin yüksekliği deprem kuşağındaki yere göre belirlenmeli diye düşünüyorum. Bulunduğu mahalde tehdit unsuru olarak düşünülmemeli. Eskiden yapılmış minareleri olması gereken ölçülere belki indiremeyiz. Hiç yoksa bundan sonra yapılacaklara standart getirebiliriz. İlgililere saygıyla arz ederim.
           Rumuz: “Bir vatandaş”-İstanbul
 
 
Ev hanımı olan anneler unutulmasın
 
Devletin ekonomi politikalarını tebrik ediyorum. Cari açığı negatif yönde fark yapmaya kalksa da hükûmet her fırsatta vatandaşına para dağıtmaya, desteklemeye formüller bulmaya çalışıyor. Herkese hatta mültecilere bile para dağıtıyor. Ama bu politikanın vatandaşa yansımasındaki takip sisteminde sıkıntılar olduğunu da devlet büyüklerimize hatırlatmak istiyorum.
Söz konusu devlet imkânları bazılarına rahatlıkla ulaşırken ağırbaşlı, sessiz, yol yordam bilmeyen namusu ile geçinenlere o derecede ulaşamıyor. 
Mesela bir mülteci kolayca iş yeri açarken, ödemeyeceği kredilere imza atarken, istediği yerde istediğine kavuşurken bu ülkenin vatandaşı bir iş yeri açmak için 40 takla atıp binbir vergi ödüyor. Bir de bir ruhsat almak için kuruma her istenilen ücreti öderken iş yerine gelen kontrolörü de memnun etmek için dokuz doğuruyor.
Son olarak değerli devletimiz 'Çalışan annelere bakıcı desteği' sunmaya başladı. Çalışan kadınlara evlenme izni, hamilelik izni, doğum izni, süt izni, aşırı stres ve yorgunluktan dolayı çokça doktor rapor izni, senelik, mazeret ve nakillerde yol izni; evlerdeki bakıcılar için sigorta-prim giderleri, iş yerlerindeki kreş masrafları, servis, yemek harcamalarını ve arkasından bebek-çocuk bakan yaşlı büyükannelere de ücret vermeye başlayacak. Kime verecek? Çalışan annelere. Ya çalışmayan anneler. Kocalarının getirdiği ortalama 1500 TL ile geçinmeye çalışan evinin kadını olanlara hiçbir şey verilmeyecek mi?
Bu durum ev kadınını evden dışarıya çıkmaya zorlamaz mı? Evinde yetiştireceği evladı vatan için bir değer, toplum için saygın bir insan olsa evdeki anne, evdeki kadın, evdeki eş bu ülkede yine bir değer değil midir? Biz çalışanlara destek olunmasına karşı değiliz. Ancak evde çocuğunu yetiştirmeye çalışan kadına da destek unutulmamalıdır. Hatta keşke herkesin imkân olsa da annelik mesleğine dönebilmesi sağlansa ne iyi olur. Annenin bizzat yetiştirdiği çocuk ileride daha az problemli oluyor bu gerçek unutulmasa. Saygılarımla...
          Erol Kara-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.