Staj sigortası başlangıç olarak sayılsın

A -
A +
Birçok kardeşimiz staj ve çıraklık sigortasının emekli başlangıcı sayıldığını biliyor emekli hesabını buna göre yapıyordu. Olayın yeni farkına varanlar hayal kırıklığı yaşamakta küskünler ordusu oluşturmaktadırlar. Çıraklık ve stajyerlik eğitimlerinde % 13.5 oranında iş kazası ve meslek hastalığı primi ödenir. % 20’lik yaşlılık, malullük ve ölüm primleri ödenmiyor. Benim yöneticilere önerim: Ödenmemiş olan bu % 20’lik primin güncelleştirerek isteyenlerden tahsil edilmesidir. Bu sayede hem kuruma gelir sağlanmış olur hem de mağduriyetler önlenmiş olur. Bu konuya çözüm üretenler de milyonlarca kişinin gönlünü almış olur. Arkadaşlarımız “doğum borçlanması var askerlik borçlanması var usta öğreticilere borçlanma hakkı var. Avukatlara da staj borçlanması hakkı getirildi. Neden bize bu hak verilmiyor?” diye feryat ediyorlar. Bu feryada kulak verelim, derim.         Y.G.- İstanbul     Zayıf alan çocukları anneleri sevmez mi?   İlkokul üçüncü sınıfa giden kızım bir gün okuldan gelince bana sordu. “Anne zayıf alınca çocukları anneleri yine sever mi?” Dedim ki ona derste zayıf alınca anne de üzülür çocuk da üzülür, öğretmen de üzülür. Ama ders ayrı bir şeydir. Annenin çocuğuna olan sevgisi ayrı bir şeydir. Sordu: “Nasıl bir şeydir?” Kollarımı iki yana açtım, “İşte böyle bir şeydir” diyerek onu kucakladım ve yanaklarından öpüp bağrıma bastım. “Böyle onu kucaklar bağrına basar ve şap diye öpersin” dedim. Kucaklaştık. Gözlerinden inci taneleri dökülürken “Ay anne öyle esprilisin ki gözlerim sulandı” dedi… Aslında sevinçten ağlamamak için kendini zor tutuyordu. O gün kızıma derslerini benim sevgimi kaybetmemek için değil ders çalışması gerektiği için çalışması gerektiğini öğrettiğimi sanıyorum. Çünkü ders çalışırken stres içinde değil daha bir rahattı. Bu merakı annelerine söyleyemeyen çocukların annelerine seslenmek istiyorum, çocuklarınıza sevginin başka bir duygu olduğunu hissettirelim. Ben de bu farkı o gün kendi çocuğumun sormasıyla öğrendim...           Gülnihal Özdemir Erenler-Ankara     Sizi kendiniz değil avukat anlatsın   Uşak E.T.K.C. İnfaz Kurumu C-8 Koğuşu’ndan elli sayfaya yakın mektup gönderen ve mektubunda bazı belgelerle birlikte yaşadığı ve kendince bir yanlış anlaşılmaya kurban gittiğini yer zaman isim ve olaylar silsilesiyle anlatan ve "olayın başka türlü olduğunu birisi çıksın anlatsın, yüzüme tükürsün, gel gör ki araştıran yok soruşturan yok diyerek kendisinin iftiradan dolayı hapiste olduğunu dile getiren ve en önemlisi de şimdiye kadar araştıran soruşturan yok ama inşallah bundan sonra olur, yüce Rabbimden hiç umudumu kesmedim” diyen Hikmet Özen kardeşimize öncelikle Allah kurtarsın diyor sonra da önerimizi söylüyoruz: Konuyu kendi cümlelerinizle ifade etmeye çalışmak yerine bir avukat vasıtasıyla ve hukuk diliyle ifade etmeniz ve hakkınızı avukatınız vasıtasıyla aramaya çalışmanız umarım ki sizin için iyi sonuç verecektir.      "Dost dost diye nicesine sarıldım..."   Çalıştığımız taşeron firmanın şantiye şefi o gün şehre gitmişti. Ben de sıkı bir çalışmadan sonra öğle yemeğinin arkasından arkadaşlara yirmi dakika kadar çay molası vermiştim. Yandaki başka şantiyenin şefi gelip bize “niye oturuyorsunuz?” diye çıkıştı. “Sen ne karışıyorsun?” dedim. Meğer bizim şef “göz kulak ol” diye tembih etmiş. Buna çok içerledim. Bizim şef geldiğinde “bize güvenmiyorsanız niye çalışıyoruz” dedim. Bu tepkiyi beklemiyordu demek ki “yanlış anlaşılma olmuş" dedi. "Ayrılma, ücretine zam yapacağım” dedi. Ben de “bir bana mı arkadaşlarıma birlikte mi?” dedim. “Sadece sana” deyince kabul etmedim ayrıldım. Ne gördüm biliyor musun? Haklarını savunduğum o arkadaşların bir tanesi bile ardımdan gelmedi...            Y.E.-Bilecik
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.