Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsında devletimize teşekkür

A -
A +
Bir FETÖ itirafçısı 3. Sınıf Emniyet Müdürü F. İ.’nin, FETÖ soruşturmalarını sulandırmak için ismini verdiği EGM Personel Daire Eski Başkanı babam İbrahim Selvi, 4 Ağustos 2016 yılında tutuklandıktan sonra, ağabeyim Osman Cihan Selvi;  Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı uzman kadrosunda çalışırken sırf babam tutuklandığı için kendi iş yerinden hatta kendi biriminden bir şahsın hedef saptırıcı ifadesiyle -babamın tutuklanmasının hemen akabinde- görevinden ihraç edilmişti…
15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında devletimiz çok sancılı bir süreçten geçmiştir. Bu süreci koz olarak değerlendiren birtakım şahıslar sırf şahsi kin güderek kendi çıkarları doğrultusunda FETÖ’cü olmayan insanların isimlerini vererek onlara iftirada bulunmuşlardır. Bunun en somut örneğini önce Ergenekon’cu diye 2009’da görevden alınarak pasifize edilen babam İbrahim Selvi’nin itirafçı kumpasıyla 15 Temmuz sonrası tutuklanmasında ve ağabeyim Osman Cihan Selvi’nin kendi kurumunda çalışan bir şahsın sırf babam tutuklandığı için hedef saptırıcı ifadesiyle görevinden ihraç edilmesinde görüyoruz. Ancak bugün gelinen noktada gerek EGM gerek MİT birimlerinin gerekse ilgili kurumların çok sıkı ve yoğun mesai harcayarak devletimizi FETÖ denen illetten kurtarma noktasında ciddi çalışmalar gerçekleştirdikleri bilinen bir vâkıâdır.
Bu bağlamda devletimiz tarafından 1 yıl boyunca ağabeyim Osman Cihan Selvi ve babam İbrahim Selvi hakkında gerekli araştırma ve tahkikatlar yapılmış bizim ailecek örgüt mensubu olduğumuza dair en ufak bir kırıntıya dahi rastlanmamıştır. Nitekim bu soruşturma ve incelemeler neticesinde biz Selvi ailesi olarak FETÖ’cü olmadığımız kanaati hâsıl olmuştur. Bilahare ağabeyim Osman Cihan Selvi 14 Temmuz 2017 günü 692 Sayılı KHK ile Sanayi Bakanlığındaki uzman kadrosu görevine iade edilmiştir. Ağabeyim Osman Cihan Selvi bütün özlük haklarını geri kazanmış, akabinde gerekli resmî evraklar tamamlandıktan sonra görevine geri başlamıştır. Ailecek yaşadığımız mağduriyet devlet eliyle giderilmiştir.
Bu noktada Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsında devletimize olan şükranlarımızı saygıyla arz ederiz...
Milletimiz şunu bilmelidir ki Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere tüm yetkililer, devletimizi bu hain FETÖ Terör Örgütünden temizlerken ortaya çıkan aksaklıkları da en hızlı şekilde ekarte etmektedirler. Milletimiz sabırlı ve müsterih olmalıdır. Unutulmamalıdır ki devletimiz geçmişte olduğu gibi bugün de en ufak haksızlığı bile giderecek kudrete ve güce naildir. Şüphesiz Allahü teâlâ zalimlerin karşısında mazlumların yanındadır...
         Ahmet Erkam Selvi
 
 
Genç bir öğretmen adayının samimi çağrısı
 
Feridun Ağabey, ben yeni mezun bir coğrafya öğretmeniyim. Coğrafya eğitimi aldıktan sonra ülkemin dağlarını ovalarını, yaylalarını ve bu mümbit arazilerden meğer neredeyse hiç faydalanılmadığını üzülerek öğrendim. Bir nesil yurdunun suyundan toprağından habersiz geçip gitmiş bunu gördüm. Öğretmen olduğumda öğrencilerime öğrendiğim bilgilerimi anlatma aşkıyla mezun oldum.
Bizim babalarımız dedelerimiz ülkemizdeki kaynakları kullanma konusunda gerçekten hiç bilgilendirilmemiş bir nesil… Hiç olmazsa şimdiki nesli bu konuda bilgilendirmek lazım? Devletimiz bize emek verip okuttu. Çağımızın öngördüğü modern bilgilerle bizleri donattı. Öğretmen olarak mezun etti. Ama bizlere öğretmenlik kadrosu açmakta sıkıntı yaşanıyor. Sizin aracılığınızla bir çağrıda bulunmak istiyorum. Çok samimi bir çağrıdır bu. Yaşı geldiği, emeklilik hakkı kazandığı hâlde sırf hayat standardı değişmesin düşüncesiyle okullarda öğretmenliğe devam etmekte olan “dedelerimize” istirham ediyorum. 55-60 yaşına gelmiş bir öğretmenin yıllar önceki bilgilerle ve yaşlı hâliyle bugünün 16-20 yaş arası gençliğe ne vereceğini vicdanen bir düşünmesi gerekmez mi? Bizler 30’lu yaşlarda mesleğin heyecanıyla ve yepyeni bilgilerle donanmış genç öğretmen adayları olarak bu ihtiyar öğretmenlerimizi beklemeye niçin mahkûmuz? Bu kurumlar devirdaim noktasında gençleşerek yenilenerek devam etse eğitime de bir dinamizm gelmiş olmaz mı? Her şey “kanunen hakkım var” mantığı içinde mi düşünülmeli? Bunu başka alanlarda anlarım da “öğretmenlik” gibi kutsal bir meslekte gençliği değil de kendisini önceleyebilen bir mantığı anlamakta zorlanıyorum. Saygılarımla...
        Rumuz: “Genç Öğretmen”-Ankara
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.