“Seni İsviçre’den arıyorum abi”

A -
A +

“Acaba Türkiye’ye kaçak geldiği için yakalanıp hudut dışı mı edildi, yoksa başına bir iş mi geldi?”
 

İstanbul Ümraniye’de gümüş takılar satan arkadaşım Halil İbrahim Beyin dükkânında karşılaştığım Afganistanlı genç ile ayaküstü sohbetimiz devam ediyordu. Babası Afganistan’dan gönderirken evladına tembih etmişti: “Hiçbir sebeple namazını terk etmeyeceksin...” “Maşallah baban da çok mübarek bir kimseymiş” dedim. Anadili Türkmence idi fakat Farsçayı da çok iyi biliyordu. Türkçe Latin harflerini okuyamıyordu. Bu gençle ilgilenmeyi kendime vazife eyledim. İhlas Vakfının Türk Dünyası Koordinatörü olarak bunu kendime bir vazife olarak gördüm. Bir öğretmen arkadaşla irtibata geçtim. Durumu anlattım ve dedim ki: “Bu gence en kısa zamanda Latince öğretelim. Kendisine Türkçe dinî ve ilmî eserlerimizi okutalım. İleride çok hayırlı hizmetlere vesile olur...” Sağ olsun her iki taraf da bu arzumu kırmadı ve Muhammed isimli bu Afganistanlı genç derslere başladı. Bir müddet sonra ne olduysa Muhammed gelmez, görünmez oldu. Çok merak ettim. Acaba Türkiye’ye kaçak geldiği için yakalanıp hudut dışı mı edildi, yoksa başına bir iş mi geldi? Aradan 7-8 ay geçmişti ki bir gün beni telefonla aradı. “Abi, ben Muhammed, İsviçre’den arıyorum.” “Hayırdır nasıl oldu bu iş, sen burada kalacaktın, çok şeyler öğrenecektin. Buradan gitmene üzüldüm” deyip oraya nasıl gittiğini sordum. “Abi, bir yolunu bulup buraya da kaçak geldim. Burada geçici bir ikamet izni verdiler, dil okuluna gidiyorum.” Muhammed’in bu gayretkeşliğine sevindim fakat bu temiz genç orada ne olacak, kimlerin yanında kalacaktı? Hep böyle düşünür ve üzülürdüm... Bir gün yine Muhammed beni aradı. Sevinçli ve heyecanlıydı: “Numan Abi bak burada kim var, telefonu vereyim konuş” dedi. “Abi ben Aydın. Bir iş için İsviçre’nin bu şehrine geldim. Bu gence adres sordum. O da Türk olduğumu anlayınca, 'Abi İstanbul’dan mı geldin? Numan Abiyi tanıyor musun?' dedi. 'Evet, bizim arkadaşımızdır' dedim..." Çok sevindim, dünyalar benim oldu. Arkadaşım mühendis Aydın Beye; “Bu temiz ruhlu gençle ilgilen, okuması için kitap ver” dedim. O da “Yanımda getirdiğim Hakikat Kitabevi yayınları var, hepsini veririm” dedi. Muhammed zaman zaman bizi arıyor. Geçenlerde “Abi kitapları okuyorum. Çok şey öğrendim. Çalışıyorum. Babama da para gönderiyorum. Beni merak etme, babamın nasihatine de tam uyuyorum” dedi...           Numan Aydoğan Ünal/Beylikdüzü-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.