Siz de haberiniz olmadan “Goller Cepte”ye abone misiniz?

A -
A +
Feridun Ağabey, yaklaşık 25 yılıdır Turkcell müşterisiyim. Kurumla bir sıkıntım ciddi anlamda olmadığı için aboneliğimi sürdürdüm. Kendimi hep ödemelerini zamanında yapan ve kurumla ilişkileri iyi olan bir müşteri olarak görürdüm. Bu güven anlayışı ile fatura detaylarına hiç bakma ihtiyacı da duymadım. Ancak 12 Mart 2018 günü mail ortamında gelen faturama baktığımda, var olan bu güvenimin sarsıldığını gördüm. Bu güvenimin sarsılmasının sebebi de şu; onayım dışında bir servise “Goller Cepte”ye abone yapılmışım. Kurum müşteri temsilcisini aradım, durumu izah ettim. Gerekli kontroller yapıldı ve bana “Goller Cepte” servisine isteğiniz veya isteğiniz dışında abone yapıldığından dolayı bu paranın kesildiğini ifade ettiler. Açık bir ifadeyle Turkcell aracılığıyla onayım dışında 2016 yılından bu yana ayda 18.62.TL benden alınıyor. Tabii benim gibi daha nicelerinden de alınıyor mu bilemem! Müşteri temsilcisine bu kesintinin bilgim ve onayım dışında yapıldığından; 1- Aboneliğin durdurulmasını, 2- Kesilen paraların iadesini talep ettim ve müşteri olarak aldatıldığımı söyledim. İlgili müşteri temsilcisi, aboneliği durdurabileceğini ancak geçmişe yönelik kesintilerin iade edilmeyeceğini belirtti. Ardından ben de “müşteri olarak aldatıldığımı ve müşteri memnuniyeti esasına göre çalıştığınızı söylüyorsunuz, bu bana yapılan kurumunuza yakışmadı” dedim. İlgili temsilci de bu ifadelerin kayıt altında olduğunu, yöneticilerine toplantılarda konuyu gündeme getireceğini ifade etti. Talebim, müşteri temsilcisinin de ifade ettiği gibi benim iznim ve onayım olmadan Goller Cepte sistemine abone edilmemden dolayı kesilen paraların iade edilmesidir. Saygılarımla...             İsmi Mahfuz-İstanbul     Doçentlik sözlü sınavı tamamen kaldırılmalıdır!

Sayın Feridun Ağabey, doçentlik sözlü mağdurları adına mümkünse aşağıdaki yazımızı acilen yayınlar mısınız? İnşallah devlet büyüklerimiz sesimizi duyar. 
Sayın Cumhurbaşkanımızın sayenizde YÖK’ün yapmış olduğu doçentlik sözlü sınavı kalkıyor. Üniversitelere doçentlik kadrosuna atamalarda farklı kriterler uygulama yetkisi verildi. Bu da çok olumlu bir gelişme çünkü üniversitelerin otonom olmasına adımdır. Ama maalesef üniversitelerimiz eski Türkiye'nin kodlarını hâlâ taşımakta ısrar edip doçentlik sözlü sınavını doçentlik atamalarında kriter olarak koyacaklar ve bu sözlü sınavı da yine ÜAK yapacak. Bu sözlü sınavın yapılmasında ısrar eden akademisyenlerimiz nedense doçentlik kalitesinin sözlü sınavla artırılacağını savunmaktalar. Fakat eğer sözlü sınavla kalite artmış olsaydı sözlüyü savunan üniversiteler neden dünya çapındaki sıralamada ilk 100’de değiller? Ya da neden bilime ve Türkiye'ye katkıda bulunmadılar ve neden beyin göçüne zemin hazırladılar. “Doçentlik için sözlü sınav koymak millî iradeyi yok saymaktır vesayet ihdasıdır. Hiçbir üniversitenin tevessül etmeyeceğini umuyoruz. Doçentlik Sözlü Sınavı üniversitelerde 82 askerî cuntasının tesis ettiği vesayetin devamı açısından stratejiktir. Vesayet sürdürülebilir değildir” diyenler haksız mı? Bu uygulama dünyanın hiçbir ülkesinde yoktur.
Bu tür uygulamalar Türkiye’nin 2023, 2053 ve 2071 vizyonlarına ulaşmayı engelleyecektir ve beyin göçü devam edecektir. Saygılarımızla...
         Doçentlik sözlü mağdurları adına bir doktor hanım
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.