Bu, devlet emri değil bazı güvenlikçilerin işgüzarlığı!

A -
A +
Feridun Ağabey, Hannover Havalimanında görevliler tüm kapalı kadınlara sırayla, "başlarını açabilirler mi?" diye sordu. Herkes hayır dedi devam etti. Yaşlı, Almanca bilmeyen bir kadın, polisi anlamadığı için cevap veremedi ve polis onu zorlamaya çalıştı. Yardım için yanına gidip başını açmasının zorunlu olmadığını söyledim. Polis bana neden karıştığımı sordu ve bağırdı. Ben de saygısızlık yaptığını söyledim. Sonra başka bir polis kadın beni kenara çekti ve tekrar bağırdı. Neden karıştığımı, işlerini yaptığını söyledi. Ben de tekrar saygısızlık yaptıklarını ve kimseyi bu şekilde zorlayamayacaklarını söyledim. Gülümseyerek “benim olaya karışmama kızıyorsunuz, peki siz neden diğer polis arkadaşınızla olan mevzuya karışıyorsunuz?” diye sordum. Bayağı sinirlendi. X-ray'den geçtikten sonra didik didik bomba veya patlayıcı üzerine arandım. Hannover Havalimanında 07.05.2018, saat 13 sıralarında kızımın şahit olduğu ve müdahale etmeye çalıştığı olay... Diyoruz ki son zamanlarda Hannover Havalimanında geliş ve gidişlerde kontrol memurları başörtülü hanımlardan başlarını açmalarını istiyorlar. Lütfen bu konuda bacılarımızı bilgilendirelim ki devlet olarak resmî anlamda bir başörtüsü açma mecburiyeti kesinlikle yoktur. DITIB, Schura, UETD ve Konsolosluk olayların takibindedir. Yani bitmedi daha bu birkaç kimsenin art niyetli davranışları. Kanunları ve yasaları bilmeyen bayanlara başlarını açtıracaklar ve bize dinimize sahip çıkmıyorsunuz diyecekler. Aynı meseleyi havaalanındaki güvenlikte çalışan Müslüman arkadaşlar anlatıyor. Şunu da unutmasınlar, oradaki güvenlik polis değil, güvenlik elemanlarıdır. Ama bizler tepkimizi koyacağız. İllaki vücut araması yapılacaksa ve buna eşlik olarak başımız açılacaksa (herhangi bir saçma nedenden dolayı olsa da) orada bulunan kapalı kabinler mevcut, orada bir bayan memur tarafından arayabilirler. Bunu söylesinler. Kimin başına böyle bir şey geldiyse, kendisine veya bir yakınına bu şekilde davranılmışsa, yukarıdaki gibi rapor edip ya DITIB’e ya da Schura’ya iletsinler. Biz birlik olursak ses getiririz. Tek tek sesimizi hem duymazlar hem ciddiye almazlar...             Bir bayan yolcu-Almanya     Öksürebildiğiniz için şükrediyor musunuz?   Feridun Ağabey, iki hafta kadar önce evde marleyin üzerinde ayağım kaydı ve kaşla göz arasında ayaklarım yerden kesildi. Koskoca gövdem yukarı havalandı. Sanki bir iri pehlivan beni havaya kaldırıp yere çalmış gibi oldum. Gövdem “güm” diye zemine yapıştı. Gözlerim karardı. Nefesim gitti. O an ölüyorum sandım. Hemen ambulans çağırmışlar. Beni apar topar hastaneye kaldırmışlar. Birkaç gün hastanede kaldıktan sonra taburcu oldum. Ama iki hususu sizin aracılığınızla okuyucularımıza iletmenizi istiyorum: Birincisi evde insana bir şey olmaz sanmayın. Ev kazaları hiçbir şeye benzemiyormuş. Eğer o havalandığımda beş santim geriye düşseydim başım mermer sehpanın üzerine gelecekti ve belki de beyin kanaması geçirecektim. Allah'tan boş alana düştüm... İkincisi de insan, sağlığını, sağlığı elinden gidince anlıyormuş. İki hafta oldu hâlen öksüremiyorum. Öksürürken ciğerlerim kasılıyor. Meğer genzinize su kaçtığında filan doya doya öksürebilmek ne büyük nimetmiş...            Orhan Hoca-Manisa     Uykusuzluk ve gürültüden tansiyon hastası oldum   Metro inşaatı sebebiyle apartmanımızın dibinde üç yüz altmış beş gün boyunca gece gündüz demeden bana hayatı kâbus eden dozercilere, yer kazan kocaman metal burgularla toprağı havaya çekip lak lak lak koca burgudaki toprakları  boşaltanlara bir anne olarak bir ev hanımı olarak hakkımı helal etmiyorum. Feridun Ağabey'e şikâyet ettim olmadı. BİMER’e yazdık olmadı. Belediyeye yazdık olmadı. Adamlar gündüz boş duran makineyi gece yarısından sonra çalıştırıyorlar. Sanki uyku da uyuyamasınlar diye!.. İmkânı olanlar evlerini sattılar, imkânı olanlar kapıyı çekip bırakıp gittiler. Kimi kiraya verdi kimi evini terk etti. Bizim imkânımız olmadığı için buradan gidemiyoruz. Artık gece gündüz gürültüden yerimde duramaz, geceleri uyuyamaz oldum. Üç defa acile yetiştirdiler. Tansiyonum 20’yi geçmiş. Şimdi durduk yerde stresten uykusuzluktan ve gürültüden tansiyon hastası oldum. Ne olur şunu geceleri bari çalıştırmasalar? Sizde hiç mi insaf yok! Hiç mi merhamet yok! Hiç mi kul hakkı yok. Kaç defa 155’i aradım. Gece yarısı uyuyamıyoruz dedim. Sağ olsunlar gelip ilgileniyorlar. O zaman bir süre gürültüyü kesiyorlar. Sonra gene başlıyorlar. Onları Rabbi’l âlemine havale etmekten başka elimden bir şey gelmiyor...           Rumuz: “İnsaf!”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.