Gazetenizden her konuda çok istifade ediyoruz

A -
A +
Türkiye gazetesinden bir istifadem de sağlık ile ilgili yazıları okurken oldu. Sindirim sistemimde yediğim yemekler geri geri geliyordu. (Reflü) Ne ettiysem çare olmadı.
O günlerde Türkiye gazetesindeki bir yazıda; amber, mersin yaprağı, defne yaprağı, nane yaprağını kaynatıp, bir iki gün içinde yemeklerden evvel bir çorba kaşığı içmem öneriliyordu. Tatbik ettim. Şifayı buldum. Aynı şekilde başka bir ağabeyimize söyledim o da rahatladı.
On bir yaşlarında idim. Ben pantolonu oturarak giyiyordum.
Babam rahmetli:
-Oğlum sen nasıl çocuksun pantolonu ayakta niye giymiyorsun diyordu. Ben babamı dinlemiyorum pantolonu oturarak giyiyordum.
Aradan bir müddet geçti. Babam da pantolonunu oturarak giymeye başladı.
Sordum; "Baba ne oldu da pantolonunu oturarak giyiyorsun?"
Hocaya sormuş.
Hoca "ayakta pantolon giymek uygun olmaz" demiş. Nitekim ondan sonra babam sıkıntıları attı. Bir zaman sonra Türkiye gazetesindeki bir yazıda da, oturarak pantolon giymenin sıkıntıları atacağı yazıyordu.
Ayakta pantolon giyen birçok kimseye oturarak giymesini tavsiye ettim.
Bazı tecrübeli kimselerden pantolonu oturarak giymenin yararlı olduğunu duydum.
O yüzden iş yerlerinde soyunma odalarında oturak bulunması yerinde olur.
Bir de Kasas suresi 85. âyetini okumanın ve çok çok "estağfirullah" demenin maddi ve manevi sıkıntıyı atlatacağını öğrendim. Allahü teala hepinizden razı olsun efendim...
             Saadet Sakallı
 
 
"En büyük yalanlar istatistiklerle söylenir!.."
 
“Feridun Ağabey, Millî Eğitim Bakanlığının aynı adı taşıyan akademik dergisinde uzun yıllar editörlük yapmış birisiyim. Bu dergide her bir makale alanında iki uzmanın onayından geçerse yayımlanır. Bu uzmanlar doçent veya profesör unvanlı kimselerden oluşur. Araştırma makalelerinin hemen hemen tamamına yakınında anket yöntemi kullanılır. Anket sonuçları yorumlanarak araştırmada sonuçlar açıklanır. Makale değerlendirme sürecinde hakemlerin en çok anket sorularının geçerliliği ve güvenirliği üzerinde durduklarını biliyorum. Reddedilen makalelerin çoğunun da anket sorularının ölçme konusundaki eksiklikten kaynaklandığına şahit oldum. Çünkü yanlış yöntem üzerine kurduğunuz veriyi ne kadar geniş kitleye uygularsanız uygulayın doğru sonuç elde edemezsiniz. Yerden biter gibi anket şirketleri türedi. Çok büyük çoğunluğu bilimsel yöntemlerle anket oluşturmaktan çok uzaklar. Birkaç şirketin anket sorularına ulaştım, ben bu konuda anket uzmanı değilim ama tecrübelerime dayanarak incelediğimde soruların bilimsel yöntemlerle hazırlanmadığını anlayabiliyorum. Onun için her ankete itibar etmeyelim. Hatta zaman zaman TÜİK’in istatistiki verilerinde bile, sırf veri hazırlamadaki yetersizlikten dolayı tutarsızlıklar olabiliyor. Kaldı ki TÜİK bu konudaki en donanımlı ve en yetkili kurumdur.
Buradan yola çıkarak geçen gün bu köşede yayınlanan bir anket vardı. Bu ankette insanların %43’ü hiç camiye gitmemiş diye bir sonuç vardı. Bu sonuç bu tür anketin ne kadar maksatlı olduğunu anlamak için yeterli. Verileri bir maksat için kullanmayacaksak anket sorusu objektif olmalı. Kadınların camiye gitmediği bir toplumda bu soruyu cinsiyet gözetmeden yöneltirsen böyle bir sonuç çıkma ihtimali elbette vardır. Ancak bu soru erkeklere yöneltildiğinde %5-10'u geçeceğini zannetmiyorum. Anket tamamen algı oluşturmaya yönelik. Unutmayın en büyük yalanlar istatistiklerle söylenir!..”
         Emekli Bir Eğitimci-Ankara
 
 
Bu öfkenin sebebi de ortaya çıkarılmalıdır
 
Feridun Ağabey, geçtiğimiz günlerde Mardin Devlet Hastanesinde görevli iki meslektaşımıza rapor vermedikleri iki kişi tarafından saldırı yapıldı. Saldırı anı güvenlik kameralarına kaydedildiği için sosyal medyada gündeme geldi ve o iki saldırgan gözaltına alındı.
Öncelikle bir meslektaş olarak bu doktorlarımıza geçmiş olsun diyorum. Bu saldırı asılında sağlık dünyasına yapılan bir saldırı olduğu için tepki verilmelidir ama şunu da sizin aracılığınızla kamuoyu ile paylaşmak istiyorum ki her böyle vaka sonrası tedbir alınıyor diyerek aslında hiçbir caydırıcılığı olmayan yasalar bu tür saldırılara cesaret vermektedir. Eğer en acil zamanlarda hekim lazım olduğunda hekimin kıymeti bilinseydi hekimler bu tür saldırılara maruz kalmazdı. Fakat bir hekim olarak o saldırı yapan insanlar için o rapor ne kadar önemliydi ki alamadıkları için he tür bir sıkıntıya girdiler ki bu öfkeyle hekimlere saldırdılar. Dolayısıyla bu öfkenin sebebi de ortaya çıkarılmalıdır. Vatandaşın mağduriyeti sadece doktor ile vatandaşa bırakılmamalıdır.
Sonuç olarak değerli hekimlerimizi bu kendine göre çaresizliğin verdiği haklı öfkelere kurban eden tıkanmış bürokrasi ve sağlıkta hizmet alanında da ne acıdır ki ticari mantığı hayati mantıktan önceye alan sağlık sistemi de en az saldıran kimseler kadar bu saldırılardan sorumludur. Saygılarımla.
              Rumuz: “Pratisyen”-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.