Depremzede Gakkoşun vatandaşlık duygusu

A -
A +
Adı lazım mı bilmem ama Oğuz diyoruz kendisine… Elazığ depremiyle ilgili geçmiş olsun dileklerimi ilettiğimde dedi ki: “Ağabey, deprem olduğunda kendimizi sokağa attığımız andan itibaren belki 48 saat kendimize gelemedik. Ertesi sabah gelmeye başlayan yardım kolilerinden ben de bir tane aldım... Derken bir iki gün içinde benim kaldığım evin orta hasarlı olduğu ve şimdilik içinde oturabileceğimizi öğrendik. Halime baktım çok şükür yiyecek ekmeğim var… Aldığım erzak kolisini geri vereceğim. Evi olmayan ve alamayan vatandaşlarımız alsın...” Çok duygulandım… Bizim insanımız aslında bu işte… İyi biliyorum ki hâli vakti yerinde değil. Ama naçar olana göre hâline şükrediyor ve depremzede olmasına rağmen aldığı erzakı bir başka kardeşine vermeyi kendine tercih ediyor… Yüreğine sağlık Oğuz... Sağ ol... 
       Rumuz: “Gakkoş”-Elâzığ
 
 
Vatandaşın gündemi de takip edilmeli
 
“Çok değerli Feridun Ağabey, ülkemizde yaşanan iç ve dış siyasi ekonomik gelişmeler ve halkın bire bir yaşadığı hayat üzerinden fikirlerimi sizin aracılığınızla kamuoyu ile paylaşmak istiyorum...
Bütün olumsuzlukları, kötü gidişi durdurmak ve lehe çevirebilmek için 2023’e kadar mevcut yönetimin önünde 3 sene var. Bu 3 senede her şey bir tarafa olmasa bile halka yoğunlaşmak lazım. Yapılan başarılı hizmetlerin yara almaması ve her şeyin başa dönmemesi için bu çok önemli. Kendimce düşüncem şöyle ki; ülkenin olduğu gibi halkın da gündemi var ve sahaya çıkan değerli vekillerimiz ve diğer yetkililer halkın gündemini de takip etmelidir. Bunları belirli aralıklarla Sayın Cumhurbaşkanımıza ulaştırmalılar. Çünkü vatandaş yaşadığı her hâlden devletin en tepeye kadar haberdar olmasını, sorunlarıyla ilgilenmesini ister. Bir şey kötü gidince de devletine küser. Ülkenin dört bir yanına gidilmeli tarımla, sebze, meyve et, süt üretimi ile bunların halka ulaştırılması gibi konularla yakından ilgilenmeliler. Tarımı, hayvancılığı ayağa kaldırmalıyız. Vatandaş geçim konusunda biraz daha rahatlatılmalıdır.”
         Rumuz: “Uyaran Adam”
 
 
Kıbrıs inci gibi vatandır
 
Feridun Ağabey, 2008’de KKTC’ye gittiğimde ilk yıl çok dışlanmışlık, eleştiri, karalama içinde kaldım. Sadece öğretmenlik yapmak için oradaydım. Başkaca gizli bir amacım yok idi. Ama buna inanan pek yoktu. Bir gün bir eğitimci bana şunu diyebildi: “Siz buraya kültür emperyalizmi için geldiniz.” Ben de dedim ki: “Sizden bir farkım yok. Aynı değerlere inanıyoruz. Bizim dilimiz, töremiz, ideallerimiz aynı. Neyin emperyalizmini yapayım ki?”
KKTC’nin iklimi 11 ay çok yumuşaktır. Bundan ötürü insanları da uysal, çatışmacı olmayan, sıcakkanlı, kolay iletişim kurulabilen yapıdadır. Köylerde yaşayan insanların giyimleri, yemekleri, âdetleri, konuşmaları İç Anadolu yöresine çok benzerlik gösterir.
Kıbrıs’ın okullarının birçoğunu gördüm. Bunların donanımı son derece iyidir. Türkiye bu konuda oldukça cömert davranarak bolca araç-gereç yollamıştır.    
Kıbrıs’a 1974’ten 90’lı yıllardan sonra Türkiye’den göç edenlerin oluşturduğu sosyal, kültürel sorunlar da epey can sıkıcıdır. Ada’da âdeta Doğu-Batı Almanya gibi görünmez bir duvar oluşmuştur. Bunu başka tarafa çekmeyiniz. Bir benzetme yaptım. Son 50 yılda buraya gelenlerin uyum noktasında pek akılcı işler yaptığını da göremedim.
Kıbrıs’a gitmek çok zor değildir. Abartıldığı gibi pahalı bir ülke de değildir. Bazı ürünler buradan daha ucuzdur. Nüfus kâğıdı ya da pasaport ile Ada’ya turist olarak gidebilirsiniz. Özellikle nisan, mayıs, haziran, eylül, ekim ayları çok huzur verici bir iklim sunar. Hasılıkelam Kıbrıs inci gibi bir vatandır. Değeri ölçülemez...
           Eğitimci Yazar Ali Özdemir
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.