Kime anlatsam sonuç alamıyorum…

A -
A +
"Milletvekillerine, siyasetçilere, bakanlıklara ilettim. Dilek ve şikâyetlerimi aktardım. Divriği CHP'li Belediye Başkanına terk edildi. 2018'den beri dört kaymakam değişti. Kale restorasyonu yarım bırakıldı. Ulucami’nin restorasyonunun ne zaman biteceği belli değil. Hâlâ içme suyu sorunu çözülmedi. Belediye hükümeti suçluyor, 'param yok personelim yok' diyor.İlaç yazmak için branş doktor mecburiyeti olduğu için neredeyse bütün hastalar Sivas'a gidiyor. On beş bin nüfuslu ilçenin yarısı gecekondu. Kime anlatsam sonuç alamıyorum. İlçemize sahip çıkın” diyen Divriği’nin dertlerini kendine dert edinen ve mektuplarından fakslarından hatta telefonlarından bildiğimiz Mehmet Aydın Beyefendinin bu çözüm bulunmayan dertlerini okudukça hatırımıza iki şey geliyor… Bir tanesi Akdağmadeni’nden Mehmet Özdiş’in derlediği "Çıt çıt Çedene" türküsündeki şu dörtlük: “Ekine firaz derler de,/Güzele beyaz derler./Her kime derdimi yansam da/Yana yana gez derler”... Bir tanesi de Necip Fazıl Kısakürek’in Çile şiirindeki şu mısralar: “…Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın,/Benliğim bir kazan ve aklım kepçe,/Deliler köyünden bir menzil aşkın,/Her fikir içimde bir çift kelepçe.” (F.A.)     Bir şiir üç mektup…   “Türkiye gazetesinin değerli yetkilileri, bu vatanın şehitleri için yazmış olduğum yazımın (şiir) Türkiye gazetesi tarafından yayınlanması için bundan önce tam iki mektup gönderdim. Bir haber çıkmadı. Nedenini bilmiyorum. Bu yazımın (şiir) Türkiye gazetesi tarafından yayınlanması için gerekenlere emir ve müsaadelerinizi sonsuz selam ve saygılarımla arz ederim. Dileğim Allahü teâlâdan bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın âmin” diye mektup gönderen Kayseri Kocasinan’dan saygıdeğer okuyucumuz Mahmut Özrendeci gönderdiğiniz şiir Yetenekli Kalemler Köşesinde ilk geldiğinde 8 Şubat 2020’de yayınlanmıştır. Mail adresiniz olmadığı için ikinci mektubunuza da cevap verilememiştir. Gazetemizi okuduğunuz için gün ve tarihini bu kez buradan belirtiyoruz. Gözünüzden kaçmış olabilir. Gönderdiğiniz çalışma için teşekkür ederiz.       “Aloo Aloo ses gelmiyor” deyip kapattı   "Ne zaman dara düşse yardımda bulunduğum bir arkadaşımı aradım geçen gün… Hoş sohbet konuşup dertleştik… Benim hâlimin vaktimin yerinde olduğunu bilen arkadaşıma samimiyetimize inanarak durumumu anlattım. Sıkıntı yaşadığımı durumu iyi ise destek çıkıp çıkamayacağını sordum. Önce şaşırdı. Şaka yapıp yapmadığımı anlar gibi afalladı. Sonra boğazını temizledi, “nasıl yardımcı olalım?” tarzı yuvarlak bir cümle söyledikten sonra “Aloo? Aloo?” demeye başladı ve kendi kendine 'Hay Allah ses gelmiyor, Alooo' dedikten sonra telefonu kapattı…Ne kadar şaşırdım anlatamam… Bir yerde okumuştum… 'Sen bir şeyler verdikçe dost görünen çok olur… Bir de sen iste, gör bak! Hepsi birden yok olur!' diyordu. Ben herkesi aramadım… İlk ve son aradığım o arkadaş oldu. Meğer gerçekten istemek ile vermek arasında dağlar kadar fark varmış” diyen İstanbul’dan Zafer Purtul isimli okuyucumuz bize göre şaşırmanızda üzülmenizde yerden göğe kadar haklısınız ama ilk ve son arama düşüncenizde yanılıyorsunuz. Unutmayın ki siz var iken kimseye “yok demeyen” bir arkadaştınız. Öyleyse toplumda var iken sizin gibi davranacak başka Zaferlerin olduğunu da bilmelisiniz. İlk aradığınızın iletişimi böyle diye herkesin böyle olduğunu düşünmeniz iki şeyden olmaktadır. Birincisi medeni cesaretinizi törpülemişsiniz sakın cesaretinizi kırmayın, ikincisi de yokluğun verdiği eziklikle bunalımla buhranla öz güven kaybı yaşama hâliniz ki burada da asla bunalıma girmeyin sıkıntınızı çözmede sizin gibi iyi arkadaşlarınız olduğunu ve onları mutlaka bulacağınızı düşünün… Selamlar... (F.A.)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.