52. yılınızı ve yeni yazarlarınızı tebrik ediyorum

A -
A +

Feridun Ağabey, her zaman söylediğimiz gibi Türkiye gazetesi paha biçilemez bir gazete. Ne yazsak azdır. Bu yüzden uzatmadan konuya gireceğim. Böylesine güzel bir gazetenin mobil uygulamasında uzun zamandan beri aynı uygulama kullanılıyor. Türkiye gazetesinin mobil uygulaması ve web sitesi de çok güzel ve kullanışlı hâle getirilebilir. Türkiye gazetesinin mobil uygulamasının çok daha kullanışlı hâle getirilmesini dört gözle bekliyorum. Aynı zamanda günlük olarak ve sayfanın yarısı kadar verilen bulmacanın miktarı artırılsın ve her gün dört tam sayfa bulmaca verilsin istiyorum. Kuruluşunun 52. yılında yazar kadrosunun genişlediği şu günlerde gazetenin böyle güzel bir değişime de imza atması bizleri çok memnun edecektir. Bu duygularla 52. yılınızı tebrik ediyor çalışmalarınızda başarılar diliyorum...

        Ahmet Miraç Kaytan

 

 

Doğduğum köyün yaylalarında başka çobanlar var

 

"Feridun Ağabey, yaklaşık 6 aydır hafta içi Ankara’da çalışıyor hafta sonu ise Bolu’da bulunuyorum. İki şehirde de fena hâlde yabancılaşma, başka ülkelerin vatandaşlarıyla daha sık karşılaşıyorum. Bu durum artık tahammül sınırlarının ötesine geçti. Sanayi sitelerinde, fabrikalarda bizim yaşantımıza, kültürümüze, töremize hiç uymayan insanlar daha çok çalıştırılmaya başladı. Yabancıların aşırı artması emeğin değerini düşürdüğü gibi işsizliğe de sebep olmakta.  Doğduğum köyün yaylalarında kimliği bile olmayan, 2 bin km uzaktan gelmiş insanlar çobanlık yapıyor. Bunlar bir suç işlese izini bulmak bile mümkün olmaz. Zira kimlik bile taşımıyorlar” diyen okuyucumuz, göç sorunu aslında dünyanın her ülkesi için neredeyse ilk sırada yer almaktadır. Ülkemizde de ne zamandan beri gündemde ilk sırayı alan göçmenlerle ilgili olarak devletimiz gerekli girişimlerde bulunmaktadır. Gazetemizin çarşamba günkü haberinde de okuduğunuz gibi bir milyon Suriyelinin evine döneceği, dönüşlerin hızlandığı bilgisi verilmektedir. (F.A.)

 

 

Diziler şiddete ve nefrete özendiriyor mu?

 

Feridun Ağabey, hangi kanal olursa olsun açtığımız bütün kanallarda eski veya yeni başlayan bütün dizilerde konular farklı gibi olsa da bir şey hep aynı… Şiddet… Öfke… Nefret… Düşmanlık… Neden? Toplumda yıllar yılı bize anlatılan öğretilen sevgi, saygı, anlayış, nezaket gibi kurallar yanlış mıymış yoksa? Ya da hayat şiddet, nefret, öfke gibi gergin hâller dışında yansıtılamıyor mu? Senaryolar niye böyle? Bir kameraman tanıdığım anlattı. Seyirci tepki gösterince senaryoda değişikliğe gidildi dedi. Demek ki seyirci de ses çıkarmıyor şiddet görüntülerine… Gergin çehreler, saldırgan ifadeler, mafya tarzı hareketler sadece reyting alıyor diye yapılmıyor bence… Bence toplumun gelişmekte olan ergen altı yaştaki gençlerinden başlayıp gelecek kuşaklara iyiye, doğruya, anlayışa ait hiçbir sahne göstermemek için bunu yapıyorlar. Babasına yumruk atan evlat tipi, arkadaşını taciz eden serseri tipi, çocuğu için katil olan hâkim tipi ne kadar kabul edilemez tipleme varsa dizilerde konu diye ekranlardan hanelerimize servis ediliyor… Yazık ekranlardan şiddet ve nefret akarken komşuluk, aile içi iletişim, arkadaşlık, dostluk vefa gibi duygulara zerre yer verilmiyor… Bu konu neden hiçbir açık oturumda yapımcılar tarafından, sosyologlar tarafından, eğitimciler tarafından ele alınmaz?

          Mustafa Erçetin

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.