Fiyat fetvası...

A -
A +

Diyanet İşleri Başkanlığı önemli bir fetva verdi. Yayın organlarına yansıyan haberlere göre, “Ticarette kâr haddi var mı?” sorusu üzerine verilen fetvada, “İslam dininin, alım satım akitlerinde kesin bir kâr haddi koymadığı, bunu piyasa şartlarına bıraktığı” belirtildi. Hazreti Muhammed’in bir hadisi de aktarılarak şöyle dendi: “Konuyla ilgili olarak Allah resulü, fiyatlar artmaya başladığında kendisinden bu duruma müdahale etmesi istendiğinde şöyle buyurmuştur: Şüphe yok ki fiyatları tayin eden, darlık ve bolluk veren, rızıklandıran ancak Allah’tır. Ben sizden herhangi birinin malına ve canına yapmış olduğum bir haksızlık sebebiyle o kimsenin hakkını benden ister olduğu hâlde, Rabbime kavuşmak istemem.”

Öte yandan, fetvada, piyasada suiistimaller olduğu, karaborsacıların devreye girerek halkı mağdur ettikleri, özellikle halkın zaruri ihtiyaçları sayılabilecek mallarda aşırı fiyat artışları yaşandığı durumlarda, kamu otoritesinin fiyatlara müdahale etme yetkisinin olduğu da vurgulandı. Şüphesiz, bu yaklaşım, fetvada bir çelişki olarak görülebilir. ‘Olağanüstü’ durumlarda Allah’ın otoritesini devlet otoritesi ile ikame etme eğilimi… Bu çelişkiye rağmen fetva çok önemli…

Bu önem İslam’ın toplumdaki yerinden ve rolünden kaynaklanmakta. Bir kitaplı din ve daha önemlisi genel kültürün en önemli yapı parçası olarak İslam’ın ana yorumlarının ‘cephe aldığı’ bir ekonomi anlayışı toplumda büyük zorluklarla karşılaşacaktır. Buna karşılık, piyasa dostu İslam yorumu piyasa ekonomisinin benimsenmesini ve uygulanmasını aynı ölçüde destekleyecek ve kolaylaştıracaktır

İslam nasıl yorumlanırsa yorumlansın, elbette, piyasa ekonomisi tamamen yok edilemez. Hatta şöyle bir akıl da yürütülebilir: İnsanın ve içinde yaşadığı eko-sistemin temel özelliklerini Allah yarattığına göre, insanların ne yapması ve hangi kurallara dayanan bir ekonomik sistem uygulaması gerektiği de Allah tarafından belirlenmiştir. Buna bir anlamda bir tür ‘İslamî doğal hukuk’ anlayışı diyebiliriz… Ancak, buna rağmen, tekrar etmek gerekirse, piyasa düşmanı İslamî yorumlar piyasa ekonomisinin işlemesini ve uygulanmasını zorlaştırırken; piyasa dostu İslamî yorumlar piyasayı sağlamlaştırır ve işleyişini kolaylaştırır.

Esasen kâr hadleri sorunu sadece Müslümanların karşılaştığı bir zorluk olmaktan uzak. Üç aşağı beş yukarı tüm dinler de bir şekilde bu problemle yüzleşmiş, yüzleşmekte, yüzleşmeye mecbur. Söz gelimi, Katolikliğin tarihi de benzer sorular ve sorunlarla dolu. Ancak, dinin toplumsal önemini ve değerini anlamayan bazılarının ileri sürdüğü gibi, dinler bu tür meselelerde çok ‘tutucu’ davranmadı; tam tersine, hatırı sayılır bir esneklik gösterdi ve yeni yorumlar geliştirdi. Bu, toplumları rahatlattığı gibi dinlerin de yararına oldu…

Âdil fiyat’, ‘kâr haddi’ gibi sorular ister dindar ister seküler olsun her insanın gündeminde yer işgal eder. Her kişi kendi açısından bu sorulara cevap vermeye çalışır. Dindarlar da, hâliyle, kendi dinleri açısından konuya bakar…

Âdil fiyat piyasa şartlarında oluşan fiyattırTicarî faaliyetlerde uygulanması gereken ve dışarıdan belirlenebilecek kâr hadleri yoktur. Her aktör kendi durumuna bakarak bir kâr haddi koyacaktır. Aktörlerin karşılıklı etkileşimleri ve rekabeti elbette genel fiyat seviyesi üzerinde etkili olacaktır.

Kısaca, insanlar ekonomik faaliyetlerinde özgürdür. Bu özgürlük her aktör kendi iyiliği peşinde koşarken herkesin lehine sonuçların ortaya çıkmasının en büyük garantisidir. Kamu otoritesine düşen ise âdil fiyat oluşturmaya çalışmak veya sabit bir kâr haddi belirlemeye kalkışmak değil, piyasadaki bu akışın bozulmadan cereyan etmesine yardımcı olmaktan ibarettir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.