Başkentte oynayan taşlar

A -
A +

Farkında mısınız Türkiye gelişiyor ve değişiyor. "Kamusal alan" gibi, "tarafsız devlet", "sivil devlet" gibi yeni kelimeler ve anlayışlar hayatımıza giriyor. İdeolojik yorumlarla meşrulaştırılan yasaklar artık tartışılıyor, tahtı sallanıyor. Yargı'nın bağımsızlığı kadar tarafsızlığı'nın önemi dikkat çekiyor. Yargı metinlerine giremeyen hukukî kavramları farkedemeyenin çağdaşlığı hoş değil, boş bile görünmüyor. Ankara'da hükümet 1983'teki "Özallı Yıllar"ı hatırlatıyor. Böylesine olumlu koşu dilerim sürer. Ekranlardan izliyorsunuz AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan'ı. Ziyaret ettiği 14 AB ülkesinin liderleri bu temastan ne kadar hoşnut. Bunu protokoldeki karşılamalardan ve açıklamalardan anlamak mümkün. Kırmızı halıların bir şeyler anlatmasını, havaalanlarında algılamak, ekranlardan daha öncelikli. Erdoğan, liderliğiyle ilgi çekiyor. Gerektiği kadar da Kasımpaşalı. Kamuoyuna çelişkili gibi aktarılan bazı görüşleri ise etrafındaki "çürük ceviz"lerin geç ve yanlış bilgilendirmesinin yansıması. Başbakan Abdullah Gül de iyi gidiyor. Çanak ve tuzak soruları başarıyla atlatıyor. Uzlaşmacı, hoşgörülü, programlarıyla, birikimi ve tecrübesiyle yaş tahtaya basmıyor, bastıramıyorlar. Özünden de fedâkarlık etmiyor. Koşuyor, koşturuyor çağdaşlığıyla. Bakanlar neden bu kadar çok açıklama yapar, medyada gereğinden fazla gözükürler anlamak kabil değil? Hani şimdi konuşmak değil, işbaşı yapma zamanıydı? Vecdi Gönül'ün bedelli askerlik konusundaki bir soruya Ali Coşkun'u kastederek "Ali Abiye sorun" demesi çok da şık değil, cevap da değil. Başkentte hükümet başbakanlık müsteşarı hariç üst atama yapmadı. Sadece birkaç kişi tedvirle görevlendirildi. Peki neden? "Mahut medya" ve bazı "güç odakları" saldırıya geçti, siyasi otoriteyi ürkekliğe zorluyor. Bunu başarırsa denizi yürüyerek geçecek! Esasında bakanlıklarda atamalardan geçilmiyor. 57. hükümet hem veda ederken, hem de hâlâ devrede olan yandaşları sayesinde hiç boş kadro bırakmadı kamuda. Türkiye Kamu-Sen ve Memur-Sen üyeleri mağdurluğa devam ederken, KESK üyeleri çifte bayram ediyor. Uzmanlık, ehliyet, kariyer, kıdem öncelikli bile değil. Dengeyi bile umursamıyorlar. Bürokrasinin iktidarına rağmen hükûmet Avrupa Birliği uyum paketi ile ilgili çalışmayı sürdürüyor. Paket son şeklini yarın Bakanlar Kurulu'nda alacak. Aynı gün TBMM başkanlığına sunulacak. Ankara bu ara önemli konukları ağırlayacak. Bugün Danimarka Dışişleri Bakanı Per Stig Möller geliyor. Sonra İngiltere, ABD, Yunanistan yetkilileri ve IMF heyeti. 12 Aralıktaki Kopenhag Zirvesi Ankara'yı hareketlendirdi. Konuya ilişkin hükümetin kamuoyunu bilgilendirmesi, toplumun AB'ye bakışını da etkiliyor. AB de, 65 milyonluk bu bakışı görmeye başladı. Gül Hükümeti'nin önceliği netice almak üzere. Başkent'te hükümetin, parlamento dışı partilerin görüşlerini almak istemesi bir hareketlilik getirdi. Başarısız yönetimler veda ederken, yeni lider adayları da devrede. DYP'de Mehmet Ağar, İlhan Kesici, Aydın Menderes, Anavatan'da Ekrem Pakdemirli, Lütfullah Kayalar, Işın Çelebi, Ali Talip Özdemir hemen akla gelen isimler, önde olan devlet adamları, lider adayları. DSP'de Emrehan Halıcı ve Şükrü Gürel. MHP'de Devlet Bahçeli ricaları kıramayacak gibi. Ramiz Ongun'a ise taban fazlasıyla sıcak. BBP'de değişim yok. Muhsin Yazıcıoğlu, ilk toplantıda Prof. Enis Öksüz'ü genel sekreter olarak yanına alıyor. Bu ara Enis Hoca'nın "IMF kıskacında Telekom ve THY" çok sükse yaptı. Konuşuluyor, tartışılıyor. Ağlayan müsteşar araştırılıyor. LDP liderliğinden ayrılan Besim Tibuk siyasi hayatımıza çok şey getirmişti. Hatta gerekti. Yokluğu belli olacak. Başkentte bayram sıcaklığı var, soğuk havaya rağmen. İyi bayramlar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.