TBMM'de çoğunluğu muhalefet alırsa...

A -
A +
Son günlerde şöyle bir söylenti dolaşıma sokuldu: "Oyumu Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan'a vereceğim ama milletvekilinde başka partiye." İki gün önce Erdoğan nemaları kesildiği için ağlayan bu güruha haklı olarak "münafık" dedi. Çünkü bu "çıkarcı grup" aslında AK Parti üzerinden her istediğini alıyordu.
Birisi köşesinden ahlak dersi verip neo-kapitalizmi yerin dibine batırırken (!) belediyeleri söğüşlüyordu. Bazıları boş beleş kitaplarını bakanlıklara satıp milyonları cebe atıyordu. Birileri vekil olmak için yana yakıla PR yapıyordu. Yani her yöntemle köşeleri dönüyorlardı. Hatta bazıları Erdoğan'a ekranlarda, "Azizim Erdoğan bizi dinlese iyi ama dinlemiyor" diye kendince ahkâmlar kesiyorlardı. Bu adamları en zor zamanlarda asla ortada göremezsiniz. Zerre riske girmezler ama her türlü ahlaksızlığı yapıp ahlak satarlar.
İşte tamamen çıkarcı ve ahlaksız bu güruh şimdi AK Parti'den memnun değilmiş ve oy vermeyecekmiş. Tamamı referandumda "hayır" oyu veren, açık açık "evet" diyemeyenler konumları gidince birden demokrat kesildiler. Olmayan akıllarıyla çırılçıplak ortada kaldılar.
Elbette AK Parti eleştirilmelidir. Hepimiz zaman zaman eleştiriyoruz ama bunu yaparken mevki makam beklentisi olmamalı. Eğer Erdoğan'ı ya da AK Parti'yi çıkarınız için seviyorsanız hemen sevmeyi bırakın. Çünkü sizin vereceğiniz hiçbir şey yok.
"Metal yorgunluğu" kavramı bizzat Erdoğan tarafından dile getirildi. Öz eleştiriler yapıldı. "Erdoğansız AK Parti" söylemiyle "AK Partisiz Erdoğan" söylemi birbirinin kardeşidir. İkisini de diyenler ya haindir ya ahmak. Erdoğan ve AK Parti birbirinden bağımsız düşünülemez. Bunun bilinmesinden fayda var.
Gelelim işin en önemli boyutuna. Yani Meclis'te çoğunluk muhalefete geçerse ne olur? Malum son düzenlemeyle "Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu"nun adı "Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK)" oldu. 22 olan üye sayısı ise 13'e düşürüldü. Bu 13'ün 4'ünü Cumhurbaşkanı atıyor. Adalet Bakanı ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı, Kurulun doğal üyesi. Geriye kalan 7 üyeyi ise TBMM seçiyor. "AK Parti'ye ya da 'Cumhur İttifakı'na oy vermeyeceğim" diyenler buradaki tehlikeyi görmeli. Eğer muhalefet Meclis çoğunluğunu alırsa neler olacağının farkındasınızdır umarım. FETÖ vesayeti bu ülke için ne kadar tehlikeliyse Kemalist vesayet de o kadar tehlikelidir. 
Kendimizi kandırmayalım, CHP-İyi Parti çoğunluğu, Kemalist yargı vesayetinin geri dönmesi demektir. Tabii ki millî iradeye, milletin oyuna saygımız var. O yüzden AK Parti'ye oy vermeyeceğim diyenler iki kere düşünsün. HSK üyeleri değiştiği anda FETÖ'cülerin çoğu tahliye edilirse ne olacak? 17-25 Aralık'tan beri verilen mücadelenin de bir anlamı olmaz. Bütün darbeci, cuntacı, kumpasçı FETÖ'cüler ve PKK'lılar cezaları bitmeden aramızda dolaşmaya başlarlar. Bu ülkede 1 polis, 1 savcı ve 1 hâkimle istediğin operasyonu yaparsın. Bu ülkede yargı yüzünden başbakanlar, bakanlar idam edildi. Darbeler meşrulaştırıldı. Millî irade yargı eliyle çok defa yok edildi.
 AK Parti'yi eleştirme hakkı baki, ama basit şeylere kızıp oy vermeyeceğim demenin mantığı asla yok. O yüzden Meclis çoğunluğu elde edilmezse özellikle HSK üzerinden her operasyonu deneyebilirler...
 
 
CEM KÜÇÜK'ÜN DİĞER YAZISI İÇİN TIKLAYIN
 
FETÖ'cüler ve kara propagandistler ABD'de boş durmuyor
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.