ABD Kürtleri mi, PKK'yı mı sattı?

A -
A +
Dünyanın gündemi Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine, yani Fırat'ın doğusuna yapacağı operasyona odaklandı. Batı medyası Türkiye'nin yapacağı operasyona "işgal" diyor ama bunun bir önemi yok. Öte yandan özellikle Amerikan medyası ve bazı Demokrat senatörler Trump'ın Kürtleri sattığını ileri sürüyor.
ABD daha önce Kürtleri sattı. Suriye'de varlığından şikâyetçi olduğumuz YPG/PYD. Tabii önce bir tarihe bakmamız lazım. Molla Mustafa Barzani bağımsız bir Kürt devleti için 1960 ve 70'lerde çok çabalamıştı. Amerika'da vakti zamanında devlet başkanı gibi karşılanmıştı. Henry Kissinger'la yakın dosttu. Ama 1975'ten sonra yazdığı mektuplara bile cevap verilmemiş ve yalnızlığa mahkûm edilmişti. Kahrından ölmüştü Mustafa Barzani. Bu, Amerika'nın Kürtleri ilk satışıydı.
Kanlı İran-Irak savaşında Amerika her iki ülkeye de yardım etmişti. Başkan Ronald Reagan, kendi adına Donald Rumsfeld ve CIA'den oluşan bir ekibi 20 Aralık 1983'te Saddam Hüseyin'e göndermişti. Irak'a, "ABD arkanızda" mesajı verilmişti. Amerikan Ticaret Komitesi'nin izniyle bazı Amerikan şirketleri Irak'a şarbon ve böcek ilaçları vermişti. Saddam Hüseyin bunları daha sonra Halepçe'de Kürtlere karşı kullanmıştı. 16 Mart 1988'de çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 6357 kişi katledilmişti. Bu Amerika'nın kazığı sayılmasa da Kürtlere yönelik bir katliamı görmezden gelmişti.
Birinci Körfez Harbi'nde Baba Bush Irak'ı işgal etmek üzereydi. Saddam'ın devrilmesine ramak kalmıştı. Amerika'nın Arap müttefikleri, başta Suudi Arabistan, "Saddam devrilirse İran ekonomisi güçlenir" dediler. Bunun üzerine Amerika, Saddam Hüseyin'i devirmedi. Şii ve Kürtleri ayaklandırdı. Saddam'ın devrim muhafızları ayaklanan Şii ve Kürtleri helikopterlerden attıkları gazlarla zehirlediler. ABD Kürtleri gene arkadan vurmuştu.
2017'de Kuzey Irak'ta yapılan referandum Amerika'nın Irak'a attığı en büyük kazıktı. Mesut Barzani bağımsızlık referandumuna gitmiş ama Türkiye'den gelen baskıyla kararı rafa kaldırmıştı. Barzani sırtını dayadığı ABD'den yüz bulamamıştı...
Buraya kadar olanların hepsi ABD'nin Kürtleri yarı yolda bırakmasaydı. Ancak Suriye'de Kürtler değil YPG/PYD var. Amerika'ya göre DEAŞ'a karşı elde edilen başarıda en büyük destek Suriye Demokratik Güçleri'nden (SDG) gelmişti. ABD'nin eski BM Büyükelçisi Nick Halley bile dün bu yönde tweet attı. Türkiye'nin haklı olarak yapacağını açıkladığı operasyona Trump, "Karışmayacağız" dedi. Taraf tutmadığını da söyledi.
SDG çok üzgün ve ABD'nin kendilerini yarı yolda bırakmamasını istiyor. Amerikan askerleri Tel Abyad-Resulayn hattından çekiliyor. Türkiye 30 km içeriye kadar girecek. Dün Ahval'da podcasti yayınlanan YPG sempatizanı Fehim Taştekin, "ABD Kürtleri ikinci kez yarı yolda bırakıyor" diye üzülüyordu. Aynı konuşmada Taştekin, "Türkiye ilerledikçe neyle karşılaşacağı belli olmaz. Bazı yerler çöl" anlamında bir şeyler de söyledi...
 
Amerika Kürtleri satmıyor
 
Şimdi esas soru şu: ABD Kürtleri gerçekten satıyor mu? Görüntüye bakarsak öyle. Ben uzun vadede Amerika'nın Irak'taki Kürtleri ve Suriye'deki SDG'yi satacağını düşünmüyorum. Nedeni basit.
Amerika uzun vadeli plan yapıyor. 1990'da, "Biz buraya Kürt devleti kurmaya geldik" diyen Amerikalı albayın planı işlemişti. Irak'ın kuzeyinde de facto bir devlet oluştu. Şimdi aynı şey Suriye'nin kuzeyinde yapılıyor. Türkiye'nin kendisine tehdit oluşturan YPG'ye yapacağı operasyona ABD ses çıkaramaz. NATO'dan müttefiki Türkiye'ye hayır diyecek hâli yok. Aynı şey Ruslar ve İran için de geçerli.
Tüm bunlar Amerika'nın Suriye'de bir PKK devletçiğinden vazgeçtiği anlamına gelmiyor. Sadece erteliyor. Binlerce tır silah verdiği, maaşa bağladığı maşalarından hemen vazgeçmeyecektir. Dün New York Times'a konuşan Suriye uzmanları, SDG'nin Türkiye'ye karşı koyabilmek için Suriye ordusuyla anlaşmaya yanaşabileceğini yazdı. SDG böyle bir şey istese bile Ruslar buna ne kadar müsaade eder belli değil.
Washington Post'a konuşan SDG yetkilileri de, "Burada etnik temizlik yapılır, Kürtler öldürülür ve Araplar buraya getirilirse bunun sorumlusu ABD'dir" diye açıklama yapmışlar. Kimsenin etnik temizlik yaptığı yok ama belli ki SDG, Türkiye'nin operasyonunu dünyaya böyle duyuracak. Şimdiden ön alıyorlar. Hepsi nafile.
Burada tek mesele şu: Trump'ın ne düşündüğünü biliyoruz ama Pentagon'u bilmiyoruz. Yakında her şeyi anlarız...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.