Zor dostum zor

Galatasaray, Rize’de havluyu atmıştır. Muslera’sız ve iki stopersiz bu yarışın götürülmesi mümkün değil

Üç aylık virüs molasından önce ligin en formda takımı hiç şüphesiz Galatasaray’dı.        
Son 10 maçından 8 galibiyet, 2 beraberlik çıkararak bir anda en güçlü şampiyonluk adayı oluvermişti.
Son 8 karşılaşmasında 3 puanı bir arada görememiş Ç. Rizespor ise düşmenin en güçlü adayıydı.
Hatta, “Lig tescil edilsin”, “Oynansın” tartışmaları sırasında tuhaf bir şekilde “Düşme olmasın” talebinde bulunan takımların da başını çekiyordu.
Ancak başlama düdüğüyle birlikte kimin şampiyonluğa, kimin düşmemeye oynadığını anlamak çok zordu.
Ç. Rizesporlu oyuncular, çok daha diri bir görüntü ve tamamen sonuç odaklı bir anlayışla sahayı parsellerken, Galatasaraylı meslektaşları vurdumduymaz tavırlar içindeydi.
Galatasaray tribünlerinde yıllardır asılı olan “Konsantrasyon” pankartı dün akşam sarı-kırmızılı futbolcuların hatta teknik heyetinin en büyük ihtiyaç duyduğu mottoydu.
Okan’ın kurtardığı penaltı sonrası dönen topu üç Rizeli oyuncunun takip ederken, Galatasaraylı oyuncuların olanları kenardan nasıl izlemesi bu vurdumduymazlığın en büyük deliliydi.
Tamam, Muslera’nın kaval kemiğinin kırılması ekran başındaki bizleri bile etkiledi kabul ama o felaket öncesinde de durum hiç farklı değildi.
Şunu da hatırlatmakta fayda var. Geçtiğimiz yıl yine Rize deplasmanında Emre Akbaba’nın ayağı kırıldıktan sonra Rizespor 2-1 öne geçmiş, Galatasaray da uzatmalarda 2 gol bularak şampiyonluğu kazanmıştı.
Galatasaray, dün akşam bana göre Rize’de şampiyonluğa havlu atmıştır.
Dokuz yıl önce sarı-kırmızılı takımın kalesini korumaya başladıktan sonra 5’i lig şampiyonluğu, 5’i Süper Kupa, 4’ü de Türkiye Kupası olmak üzere 14 kupada büyük emeği olan Muslera, Galatasaray’ın yüzde 50’sidir. Bir de bunlara iki de stoperin eksikliğini, hatta Donk’un da cezasını ekleyince, sarı-kırmızılı takımın yarışı sürdüreceğini düşünmek fazla saflık olmaz mı?

MAÇIN ADAMI: Samudio