Radikal’in radikalleri

A -
A +
İngiltere'de yayınlanan sol tandanslı The Independent gazetesi, hafta sonu son baskısını yaptı. Artık, sadece dijital ortamda olacaklar. Türkiye'de de Haziran 2014'te tamamen internet haberciliğine geçen Doğan Yayın Grubu’nun ‘haşarı çocuğu’ Radikal gazetesi kapısına kilit vurarak basın tarihine karıştı.
Radikal’in radikalleri
Radikal, 1996 Ekiminde kuruldu. İnsan hakları ve demokrasi talebinde bulundukları için isimlerine “Radikal” demişlerdi. Sol, liberal bir yayın politikası olacaktı. Ancak kuruluşu 28 Şubat'ın hemen öncesine denk gelen bir gazeteden o şartlar altında ne beklenir ki? Diğerleri gibi Refah-Yol hükümetine karşı acımasız yayın yaptılar. Susurluk skandalı, gazetenin parlaması için fırsat oldu. Kazayla ilgili gelişmeleri her gün manşete taşıdılar, “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diye boy boy ilanlar hazırladılar. Gazetenin logosu, ilk başta mavi zemin üzerine büyük tırnaklı harflerden oluşuyordu. Bu, kırmızıdan başka renk tanımayan Türk basını için görülmemiş bir adımdı. Ne var ki Yunan bayrağını hatırlattığı gerekçesiyle eleştiri konusu oldu. Bunun üzerine bir gece sürpriz bir kararla kırmızı beyaz renge döndüler. Bir süre sonra tekrar mavi renge geçtiler. Ancak bu sefer Radikal küçük harflerle yazılmış, sol başına da bir kuş kondurulmuştu. Tıpkı İngiliz The Independent’te olduğu gibi. Sol bir kadrosu vardı. Kürt, Alevi, Rum, Ermeni… Kendini azınlık hisseden, derin devletin örselediği insanları kucaklamaya çalıştılar. Ancak, o azınlıklar içinde başörtülüler ve dindarlar hiç yer bulmadı. Aksine mücadele edilecek gruplar olarak kabul ettiler. Bu yüzden resmî ideolojinin belirlediği sınırlar içinde solculuk yaptılar. Kitap eki ve “İKİ” ile yayın dünyasına ve akademisyenlere sayfalarını açarak, bir gelenek başlattılar.
Radikal’in radikalleri
Dört döneme, dört Radikal

2010 yılında Radikal’i (tek bir kimlikle anılmak istenmediğini söyleyen) bir Cemaatçiye teslim ettiler. Onun da gelir gelmez ilk işi, gazetenin ebadını ve logosunu değiştirmek oldu. Radikal’in mavi rengi daha da koyulaştı. Tıpkı Zaman gibi… Gazetenin sembolü olan kuş logonun “sağ” başına alındı. Yeni yayın yönetmeni iddialıydı. “Susurluk’taki Radikal’i geri getirecekti. Gazete “kategorik olarak bir şeye karşı olmayacaktı.”
 
Ama pratikte bu mümkün olmadı. Gezi olaylarında hükümetin karşısında saf tuttular.

Radikal her devirde savunduğu ilkelere sadık kalmadı ve sonunda kapandı…

Geriye yetiştirdiği, parlattığı, tanıttığı Ahmet Şık’tan Ceyda Karan’a, Koray Çalışkan’dan Özgür Mumcu’ya, Yıldırım Türker’den Neşe Düzel’e iflah olmaz radikal muhalifleri kaldı.
 
Radikal’in radikalleri
TGC (Türkiye Goygoy Cemiyeti)

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, geçen hafta 56. başarı ödüllerini açıkladı. Cumhuriyet gazetesine her sene olduğu gibi bol keseden ödülleri dağıtmışlar. Jüri koltuğunda oturan kişinin gazetesi, "en iyi internet sitesi" ödülünü almış.

Tam bir komedi. Üstelik aynı ödülü, geçen sene de aynı gazeteye vermişlerdi. En iyi haber ödülü ise marjinal solcuların gazetesi BirGün'e gitmiş. Cemiyettekilerin kafasındaki iyi haberin ilk kriteri şu: Ucu iktidara dokunmalı!

Bir kişiye "Aday ol, gel sana ödül vereyim" demek kadar komik bir şey yok.

Eğer mesleğe ilgili bir cemiyetsen, yıl boyu bütün yayın kuruluşlarını takip edersin, kim ne iş yapmış, haberiyle ne kadar ses getirmiş gözlemlersin. Etki gücünü ölçersin. Sonra bunları alıp bağımsız jürinin önüne dökersin. İşte o, ödül olur.

Eğer böyle yapılsaydı, gazetecilik başarı ödülleri listesinde "Aylan Bebek" fotoğrafıyla dünyayı sallayan DHA muhabiri Nilüfer Demir'in ve "Objektifi silah zanneden Suriyeli çocuk" fotoğrafıyla dünya gazetelerine manşet olan arkadaşımız Osman Sağırlı'nın isimlerini başköşede görürdük. Çünkü 2015'te en çok onlar konuşuldu. Bilmiyorum TGC yönetimi duydu mu?
 
Ele verir talkını...

Hürriyet gazetesi önceki gün Kelebek ilavesinde oyuncu Hande Soral'ın arkadan çekilmiş uygunsuz bir fotoğrafını bastı. Genç oyuncu da haklı olarak "Bu kesinlikle gazetecilik değildir. Kadına şiddetin başka bir türüdür, istismardır, tacizdir" diye feryat etti. Maalesef tacizden, tecavüzden, mahkemelerin saygın indirimlerinden şikâyet edip kadınlar için mor sayfalar hazırlayan gazetelerimiz, öte yandan sapıklıkların bin türlüsüne yelken açıyor.

İnternet haber siteleri çarpık ilişkileri hiçbir ahlakî kaygı gütmeden afişe ederek toplum yapısını dinamitliyor. Milliyet’in internet sitesi bu konuda başı çekiyor. Bu satırları yazmadan önce saydım, Milliyet'in ana sayfasında 19, Vatan'ın ana sayfasında ise 16 cinsel içerikli haber vardı. 
 
Kan ve gül

33 günde dört büyük canlı bombalı terör saldırısına şahit olduk. Üçü Türkiye'de, biri Brüksel'de yaşandı.

* Bizdeki haberlerin hepsinde de kan, dehşet, gözyaşı, parçalanmış cesetler, tartışmalar ve tabii ki karşılıklı suçlamalara dayalı siyasi demeçler vardı. Gazeteciler, teröristi hükümetten önce açıklama yarışına girdi. Ölenlerin listesi sosyal medyada, televizyonlarda çarşaf çarşaf yayınlandı. "Bunların da yakınları vardır" diye düşünen olmadı.

* Brüksel'de ise ellerinde güllerle meydanları dolduran insanların görüntüsü manşetlerdeydi. Birkaç yaralının dışında ne parçalanmış cesetler verildi, ne de kan görüntüsü. Flamanlar, Valonlar, Almanlar tek yürek oldu. Herkes hükümetten gelecek açıklamayı bekledi. Kurbanların isimleri ancak günler sonra açıklandı.
 
Bir avanak polis haberi

Doğan Haber Ajansı, hafta başında abonelerine İstanbul'daki bir şüpheli araç kovalamacasıyla ilgili bir haber servis etti. Metin şu: "Şüpheli bulunduğu için polisin takip ettiği minibüs Kağıthane Emniyet Müdürlüğü'nün otoparkında bulundu." Bu durumda iki ihtimal akla geliyor. a-Polisin kendinden haberi yok. b-Bombacı emniyetle irtibatlı. Oysa ikisi de değil. İşin gerçeğini İhlas Haber Ajansı geçince anladık. Meğer, Fatih Sultan Mehmet Köprüsünden geçen bir minibüs, polisin "dur" ihtarına uymamış. Uzun süren kovalamaca yaşanmış. Araç yakalanıp bomba ihtimaline karşı Kağıthane İlçe Emniyet Müdürlüğü otoparkına çekilmiş. Haber kaynaklarının çeşitliliğinin ne kadar önemli olduğunu gösteren ilginç bir örnektir bu. Tek kaynak, daima manipülasyona açıktır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.