Oda TV'nin bütün analizleri böyleyse...

Cumartesi günüydü.
Başbakan Binali Yıldırım, önce yabancı gazetecilerle bir araya geldi.
Ardından Sabancı Mükemmeliyet Merkezi'nin açılışına katıldı. Burada yine çok doğal ve pozitif bir konuşma yaptı. Başta Güler Sabancı olmak üzere karşısındaki iş adamlarından yoğun alkış aldı. Esprileriyle hazirunu kırdı geçirdi.
Oradaki 'hava' yazı işleri toplantımızın da gündemindeydi. Baktık ki Binali Yıldırım göreve geleli 100 gün olmuş. Bir muhasebe yapalım dedik.
"Dostu çoğalma düşmanı azaltma” parolasıyla yolan çıkan Başbakan, bu 100 günü içinde bir darbe atlatmış, (o gecenin sayısız kahramanı içinde Yıldırım’ın payına düşenin altını çizdik), İsrail ve Rusya ile ilişkiler yeniden başlamış, muhalefet ile buzlar eritilmiş.. vs.
Bütün bunları göz önüne alarak, onun doğallığına karşı, doğallığımızın örneği diyebileceğimiz bir haber yaptık.
Ne var ki Oda TV dün manşetimiz üzerine evlere şenlik bir analiz yazmış. Bütün analizleri böyleyse yandık!
"Başbakan’ı öne çıkarıp, Cumhurbaşkanı’nı ıskalamışız."
Vay bize vay!
Yani bu mantıkla Cumhurbaşkanı’nın herhangi bir faaliyetinin olmadığı bir günde sırf denge olsun diye bir Erdoğan haberi uydurmamız gerekiyor.
Cumhurbaşkanı konusunda Oda TV’yi rahatlatalım (!); Başbakan’ın her artı puanına Erdoğan da ortaktır, çünkü onu oraya getiren odur, en azından...

Terörün ekmeğine yağ sürmek

Türkiye çok kritik bir süreçten geçiyor. Gazetelerin haber diline azami özen göstermesi gerekiyor. Ne var ki internet siteleri daha fazla 'tık' alma uğruna akıl almaz manipülatif haberlere imza atıyor.
Bir de neye, kime hizmet ettiği belli olmayan asılsız haberler yok mu? İnsanı çıldırtıyor. Bunun son örneği, cuma gecesi sergilendi.
Tvnet ve Yeni Şafak internet sitesi bin 500 civarında PKK'lının Şemdinli'yi işgal ettiğini duyurdu. Spiker Ferhat Ünlü "Alman üretimi Milan anti tank var, uçaksavar füzeler var" diyerek teröristlerin mühimmatlarını bile söyledi. Gazetenin yayın yönetmeni İbrahim Karagül, ihbarı twitterdan paylaştı. Sonra da sildi. Çünkü haber asılsız çıktı. Bir kişi ortaya bir iddia attı, bin kişi sabaha kadar bunun asılsız olduğunu anlatmaya çalıştı.
Yanlış hatırlamıyorsam, 15 Temmuz darbe girişimini ilk duyuran Yeni Şafak'ın internet sitesi olmuştu. Gazete, haberi jet hızıyla yalanlamada da bir ilki yaşatmış oldu.

Uzaklarda arama şimdi sen içindesin

Cumhuriyet gazetesi geçen hafta "FETÖ ve hizmetkârları" başlıklı bir yazı dizisi hazırladı. Kemal Göktaş, Tayfun Atay, Hikmet Çetinkaya imzalı yazı dizisinde Fethullah Gülen'in Erzurum'dan İzmir'e oradan İstanbul ve ABD'ye uzanan hayatı ve kirli ilişkileri anlatılıyordu. Konu hizmetkârlar olunca laf dönüp dolaşıp Demirel'e, Özal'a, kısmen Ecevit'e, nihayetinde de Erdoğan'a dayandırılıyordu. Oysa onların hiçbiri Gülen'in niyetini fark edememişti.
Pekiyi ortada 17-25 gibi bir darbe girişimi varken MİT tırları görüntülerini yayınlayarak FETÖ'nün uluslararası tezgahına su taşıyan kimdi?
Kumpasçı hakim ve savcılarıyla çarşaf çarşaf röportajlar yapıp onların tetikçiliğine soyunan hangi gazeteydi?
FETÖ'nün avukatlarıyla maddi ilişki içinde olduğu ayyuka çıkan kimin genel yayın yönetmeniydi?
Can Dündar Türkiye'nin en eski gazetesini terör örgütlerine peşkeş çekti, sonra da yurt dışına kaçtı. Cumhuriyet yazarları aynaya bir baksa görecekler gerçek hikmetkârı...

Yaver Cumhuriyeti!

15 Temmuz kalkışmasının organizatörlerinden biri de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başyaveri Albay Ali Yazıcı çıkmıştı.
Milliyet'ten Musa Kesler, Türkiye'deki kalkışma ve darbeler tarihini anlatan bir dizi yazı hazırladı. "Tarih bizde hep tekerrür ediyor" diye düşündüren ilginç bilgiler paylaştı. Mesela Sultan Abdülaziz'i tahttan indiren 1876 darbesini Osmanlı'nın kurmaylık eğitimi alan ilk subayları gerçekleştirmiş. Sultanın başmabeyni (özel kalem müdürü, yaveri) Mehmet Hafız Bey de Albay Yazıcı gibi darbeciler tarafından oraya özel olarak yerleştirilmiş.
Bir hatırlatma da benden. Osmanlı'nın son padişahı Vahideddin Han'ın yaveri Mustafa Kemal idi. Onun Almanya ziyaretinde yanında bulunmuş, güvenini kazanmıştı. Samsun'a da o göndermişti. İsmet İnönü şöyle der: "Millî Mücadele esasen bir ordu ihtilali idi!"