Proje okullar, proje manşetler

1 Eylül'de bir yönetmelik yayınlandı. Buna göre, bu okullarda görev yapan öğretmenlerden sekiz yılını dolduranlar başka okullara tayin edilecekti. (4598 öğretmenin 1187'si bu kritere uyuyor) Yani kimse yerinde çakılıp kalmayacaktı.

Bu okullara öğretmenler, doğrudan bakanlık tarafından tayin edilecekti. Sistem performansa dayalı olacaktı. Okulun merkezî sınavlarda il genelinde ilk 5 içinde yer alması; uluslararası kuruluşlarca akredite edilmesi gerekiyordu mesela.

Geçen haftalarda Kemalist/seküler cenahtan bir gürültü koptu. Cumhuriyet'i, Sözcü'sü, Aydınlık'ı, Hürriyet'i, çarşaf çarşaf yazılar döşedi. Neymiş okullarda öğretmenlerinin gitmesine itiraz eden öğrenciler ikna odalarına çekiliyormuş, modern hayata muhalefet ediliyormuş, bilimsellik ve laiklik rafa kaldırılıyormuş, öğretmenler sürgün ediliyormuş, okullar FETÖ usulü alınıyormuş, gericilik bu köklü okullarda cirit atıyormuş, laik sistemin son kaleleri gidiyormuş...

Yıllar yılı tek tipçiliği dayatanlar, kalkmış tek tipçilikten şikâyet ediyor. Artık bu köklü okullarda siyasetin ağır basacağını söyleyenler, siyasetin dibine dibine vuruyor...

İnsan hayretler içinde kalıyor.

Proje okullardan birinde görev yapan; kalibresini ve kalitesini çok iyi bildiğim müdür arkadaşı aradım. "Ne oluyor hocam?" dedim. Mealen özetle şunu söyledi:

"Türkiye Liseliler Birliği, Dev Liseliler gibi gruplar öğrencileri kışkırtıyor. Bazı öğretmenler başı çekiyor. İyice politize olmuş bir kesim var. İftira atıyorlar. Durumu bilmeyen veliler de endişeleniyor. Geçen sene 'Bu öğretmeni istemiyoruz' diye dilekçe verenler, bu sefer niye gönderiyorsunuz diye şikâyet ediyor. Medyadan sürekli karalama kampanyası yapılıyor. Mesela, kareli bir ceket giyiyorsun, ertesi gün kendini gazetede buluyorsun. Çok ön yargılılar. Oysa buralara öğretmenler seçilerek alınıyor. Yüksek lisans, doktora, olimpiyat ödülü almış olanlar tercih ediliyor. Veliler gelip görünce gerçeği anlıyor. "

 

 

Türk televizyonlarının en uzun soluklu dizilerinden biri. Tam 13 yıldır ekranda. İlk senelerde dizinin yayınlandığı gün sokaklar boşalıyor, kahvehanelerde oyunlar duruyordu, hatta polis bu sayede suçluları bile yakalıyordu. Basit bir mafya dizisiydi. Ancak ilerleyen zamanlarla politik mesajlar vermeye başladı. Bir dönem halk arasında "Bir hafta sonra olacakları Kurtlar Vadisi'nden öğren" denilir hâle geldi. MİT'in Kurtlar Vadisi raporu bile hazırladığı söylendi.

Siyasi ve diplomatik krizlere sebep oldu. Yurt dışında gündem oldu. Kurtlar Vadisi Terör diye versiyonu devlet tarafından engellendi.

Yapımcı Pana Film, Kurtlar Vadisi'nin adını içeren 208 farklı domain adresi almış. Onlardan biri de www.kurtlarvadisidarbe.com. Ancak söz konu adresin 15 Temmuz'dan iki ay önce satın alınmış olması akıllara 'Yapımcılar darbe girişimini biliyor muydu?' sorusunu getirdi. Tartışma da burada başladı. Beyaz TV'de bir sabah programında dört yıl önce çekilen bir sahnede mezar taşında Erdoğan isminin yazılmış olması gündeme taşındı. Yapımcılar 'O sahne ve o mezar gerçek. Diziyi satın almak isteyenler, bunu başaramayınca bizi hedef gösteriyor" diye açıklama yaptı. Sonra bir köprü sahnesi hatırlatıldı. Sahnede 15 Temmuz Köprüsü manzarasında "Köprüleri yıkıp Babil Kulesi dikeceğim" deniliyordu... Tartışmanın sonu nereye varır bilemiyoruz. Ancak dizi artık adliye koridorlarında. Zira savcılık soruşturma başlattı...

 

 

ABD'de son virajda neredeyse bütün basın açık bir şekilde Hillary Clinton'ı destekleme kararı aldı, duydunuz mu?

İtalya polisi ünlü tarihçi ve rehber Talha Uğurluel'i Roma'da Türkçe konuştuğu için sorguladı, okudunuz mu?

Stockholm'de Türk gazetecilerin 15 Temmuz'u anlatacağı panele belediye izin vermedi, biliyor musunuz?

Aynı şeylerin Türkiye'de yapıldığını düşünün, nasıl gürültü koparılırdı...