Cumhuriyet gargarası

A -
A +
Millî kutlama günlerinde gazetelerimiz neredeyse aynı yazı işlerinin ürünüymüş gibi çıkıyor. Klişe fotoğraflar, klişe başlıklar sayfalara sığdırılamıyor.
Hele son yıllarda moda bir söylem var ki, tam komedi. Bazılarına göre ülkede bütün kazanımlarımızı cumhuriyete borçluyuz. Varsa yoksa cumhuriyet.
Bu kervanda yer alan Ahmet Hakan "Cumhuriyet, babadan oğula geçen bir saltanatın onursuzluğuna son vermek demektir" diye yazdı. (Bu mantığa göre İngiltere, Japonya, Danimarka, İsveç'te onursuz bir yönetim olmalı ki öyle değil.)
Yazar ardından ekledi: "Cumhuriyet Rizeli bir kaptanın oğlunu da İslamköylü bir çobanın oğlunu da bu devletin en tepesine çıkarmak demektir."
Kılıçdaroğlu da her fırsatta "Cumhuriyet olmasaydı, Anadolu'nun kuş uçmaz kervan geçmez bir köyünde doğan Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'ye Genel Başkan olamazdı. Erzincan'ın bir köyünde doğan Binali Yıldırım, Başbakan olamazdı" diyor.
Oysa,
Sokollu Mehmet Paşa, Kuyucu Murat Paşa, Kemankeş Kara Mustafa Paşa birer devşirmeydi.
Gürcü Mehmet Paşa, Koca Hüsrev Mehmed Paşa, Koca Yusuf Paşa, Siyavuş Paşa bildiğiniz köle idi. Hürriyetleri yoktu yani.
Viyana'yı kuşatan Kara Mustafa Paşa Merzifonlu, Osmanlı'yı yıkıma götüren Talat Paşa Edirneli bir köy çocuğuydu.
Deli Hüseyin Paşa bir oduncu, Koca Sinan Paşa bir çeşnicibaşı, Deli Abdullah Paşa Boğaz'da kürek çeken bir kayıkçıydı.
Öküz Kara Mehmed Paşa bir öküz nalbandının, Damat Ferit Paşa bir mütercimin, Alemdar Mustafa Paşa bir yeniçerinin, Ahmed Muhtar Paşa Bursalı bir ipekçinin, Ahmed Vefik Paşa alt düzey bir devlet memurunun oğluydu.
Bunların hepsi de halkın içinden gelip sadrazamlığa (bugünkü anlamda başbakanlık) kadar yükselmişlerdi. Liste öyle kabarık ki... Hangi birisini sayayım.
Yani, rejimi kutsamak için Osmanlı'ya sövmeye, onu asırlarca dünyanın yegane gücü yapan sistemini değersizleştirmeye ve farklı göstermeye çalışmaya hiç gerek yok!
Cumhuriyet gargarası
 
Bylockma
 
Hürriyet'ten İsmail Saymaz'ın FETÖ'cülerin gizli haberleşme ağı Bylock'un patentini elinde bulunduran David Keynes ile yaptığı röportaj çok konuşuldu.
Aslında bir Türk olan ancak adını David Keynes diye değiştiren FETÖ'cü adam "Türk kullanıcıların yüzde 90’ı FETÖ'cü" dedi. Programın Ocak 2016'dan beri kullanılmadığını söyledi. Yani Keynes "FETÖ'cü olmayan yüzde 10 var" diyerek Bylock'u sulandırmaya, aklınca birilerini aklamaya çalışıyordu. Savcılık bu sebeple soruşturma başlattı. Bunun üzerine Saymaz, "Suçumuz nedir? Devletin bulup sorgulaması gereken kişiyi bulup görüşmek. Savcılığa bylock-FETÖ bağına ilişkin en ciddi kanıtı sunmak" diye tweet attı. Oysa, adamı muhabir bulmamıştı. Adam muhabire ulaşmıştı. Üstelik ona gelene kadar da birçok kişinin kapısını çalmıştı. David Keynes muhabiri ve gazetesini lokma yapıp yuttu. Fakat bu oyunu millet yutmadı. Tepki üzerine Hürriyet peş peşe açıklama yapmak zorunda kaldı.
Gazete adamın, Saymaz'a "Savcıya konuşmaya hazırım, programı yazan (FETÖ'cü) TİLKİ'nin gerçek kimliğini açıklayacağım" dediğini yazdı.
Madem o ismi açıklayacaktı niye başta savcıyı değil de önce Hürriyet muhabirini aradı ve onu okyanus ötesine kadar çağırdı? Çünkü niyet başka. 
Cumhuriyet gargarası
TGRT Haber'de güzel şeyler oluyor

TGRT Haber'in başına geçen Yücel Koç, kısa sürede farkını fark ettirmeye başladı. Kanalda Fuat Uğur ve Cem Küçük hafta içi her sabah medya kritikleri yapacak. Fuat Uğur yazılarında, Cem Küçük ise televizyonda keskin. Bakalım ekranda bu birliktelikten ne çıkacak.
Tarih programlarının aranan ismi Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, Cine5'te M. Fatih Can ile çok iyi bir izleyici kitlesine ulaşmıştı. Ahmet Hoca, bu sefer izleyicisini TGRT Haber'de Özlem Pala ile tarih koridorlarında dolaştıracak. Ahmet Hoca çok isabetli bir transfer oldu.
Sadece bunlar değil. Sami Dadağlıoğlu, Güven Adalı, Naz Köksal kanala renk katacak. Eminiz TGRT reytingde eski günlerindeki gibi zirvede olacak.
 
Kurşun gibi manşetler
 
Milliyet gazetesi 2006 yılında Alparslan Aslan'ın Danıştay'a yaptığı saldırıyı okurlarına "Laikliğe kurşun" başlığıyla vermişti. Bu manşet aslında başka bir operasyonun parçasıydı. İhale hemen dindarlara yıkılmış zira. Aradan 10 yıl geçti. Aynı gazetede geçen hafta FETÖ'nün karanlığını deşifre eden bir dizi yazı hazırlandı. Danıştay saldırısı da bu örgütün doğrudan karıştığı cinayetler arasında sıralanıyordu. O gün o manşetleri atanlar, bugün başka mecralardalar ve Ergenekon-Balyoz davalarıyla ilgili atılan manşetler için özür dilenmesini istiyorlar. Sanki kendilerinin geçmişi temizmiş gibi...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.