Tardaki tavuklar

A -
A +
Fuat Uğur, darbe girişiminden üç ay önce, Ankara'da FETÖ'cü askerlerin kalkışma için hareketlendiğini yazdı.
"Devlet ve komuta kademesi her şeyi biliyor ve suç işlemeye teşebbüs etmenizi bekliyor. Anadolu’da bir laf vardır, Tavuk tar(odun)’da sayılır" diyerek hem paralel cuntayı uyardı hem de planları açık etti.
Kalkışmadan sonra, Büyükada'daki gizli darbe görüşmesini de ifşa eden oydu.
Uğur'un bu istihbaratı karşısında tek kelimeyle şapka çıkarıyorum. Son süreçte "derin"lerden haber verdiği iddiasındaki yazarlara resmen nal toplattı.
Hatta bunu yaparken kaynağının ismini açıklamaktan çekinmedi, paralelden kopma bu ismin savcılara konuşmaya hazır olduğunu söyledi.
Ne var ki Ahmet Şık, Cumhuriyet'e yapılan operasyonu aklamak için Uğur'un yazılarına dikkat çekip "Yandaş yazar, darbeyi biliyordu" diye yazdı. 
Aklınca kalkışma için "tiyatro" demeye getiriyordu. Allah korusun, cuntacılar başarılı olsaydı "Tüh, Fuat Uğur da bizi uyarmıştı" deme fırsatı bulabilecek miydi acaba?
Uğur Mumcu'nun kardeşi Ceyhan Mumcu, geçen hafta bir röportajda "Can Dündar, 15 Temmuz darbesinden kısa süre önce yurt dışına çıktı. Darbeyi biliyor muydu?" sorusuna şöyle cevap verdi:
"Bence biliyordur. Darbe başarısız olsa başım derde girer diye düşünerek yurt dışına çıkmış olabilir. Bilmemesinin imkânı yok."
Savcıyı şehit eden DHKP-C'lilere, Kandil'e çıkıp Cemil Bayık'a mikrofon uzatan Ahmet Şık, FETÖ'nün can simidini de bir arasa ya! Darbeyi önceden kim biliyormuş öğrense ya!
Tardaki tavuklar
 
Hesap kitap işi
 
Şüphesiz Hande Fırat, 15 Temmuz gecesinin kahramanlarından biri. Erdoğan'ı canlı yayına bağlayarak çok önemli bir vazife yaptı. Fırat, o kara gecenin kamera arkasını "24 Saat" ismiyle kitaplaştırdı. Henüz alıp okumadım.
Fakat, Hürriyet'in yazarları her gün bir yerinden alıntılayarak kitabı neredeyse eskitti.
Bu gayretin iki sebebi var. Birincisi; çalışma Doğan Kitap'tan çıkmıştı, dolayısıyla reklam yapmak için. İkincisi de "Bakın Doğan grubu memleketi nasıl da kurtardı" demek için...
Aynı yayınevi 2008'de de azılı FETÖ'cü Faruk Mercan'ın kitabını basmıştı. O zaman da böyle tanıtım yazıları kaleme alınmıştı. Kitabın ismi neydi biliyor musunuz? Fetullah Gülen!
 
Paşa pusuya yattı
 
Sabah'ta Melih Altınok'a konuşan Mehmet Barlas, ilginç bir hatıra paylaştı. Noktasına dokunmadan aktarıyorum:
"Yahya Kemal anlatmıştı babama, ben de orada dinlemiştim. 1924, Atatürk İstanbul'un bütün gazetecilerini İzmit'e çağırıyor. Muhalif olanları da. 'Artık beni tenkit edin, padişahlık bitti Cumhuriyet var' diyor. Ahmet Şükrü Esmerler, Yahya Kemaller 'Ne büyük adam. Bize görev verdi, eleştir diye' diyorlar. Hepsi o görevi öyle bir yapıyorlar ki 'Yeter artık', 'Bıktık postal kokusundan', 'Dolmabahçe vardı gitti, yerine Çankaya geldi' manşetleri atılıyor. O kadar çok eleştiriyorlar, görevlerini o kadar iyi yapıyorlar ki 1924 sonunda Takrir-i Sükûn kanunu ile Çorum'a şuraya buraya sürgün ediliyorlar. Yahya Kemal 'Atatürk pusuya yattı, hepimizi açığa çıkardı. Bir daha politikaya tövbe' demişti."
 
Tardaki tavuklar
Vay 'Can'ına!
 
Erdoğan, ABD'ye rest çekti. Avrupa'ya kapıyı gösterdi. Almanya'nın yanlışlarını yüzlerine vurdu. BM'ye tarihinin en ağır eleştirilerini yöneltti.
Cumhurbaşkanı bu duruşuyla dosta düşmana bağımsız Türkiye'yi haykırıyor.
Farkında mısınız, düne kadar meydanlarda 'Tam Bağımsız Türkiye' sloganlarını atanlar, destek çıkacaklarına Erdoğan'a parmak sallıyor.
Ve bu sloganla özdeşleştirdikleri Deniz Gezmiş'in ballandıra ballandıra filmlerini, belgesellerini yapanlar bugün Türkiye aleyhine çalıştığı için Almanlardan pasaport, Fransa'dan "hemşehrilik beratı" alıyor.
 
Sat vatanı al vizeyi
 
Sınır Tanımayan Gazeteciler Almanya Temsilciliği, Alman hükûmetinden FETÖ'ye ve PKK'ya yakın gazeteciler için vize başvurularında kolaylık sağlanması talebinde bulundu. Geçtiğimiz haftalarda Almanya Ceren Kenar'a vize vermedi. Acaba bu örgüt o zaman neredeydi?
 
"Kardinalin Çocukları"
 
Ahmet Turan Alkan, akil bir kalem diye okuyup takip ettiğim bir yazardı. Fakat 17-25 Aralık'tan sonra bambaşka birine dönüştü. "Koskoca yazar ne hâle geldi?" dediğim zamanlar oldu.
Alkan, 15 Temmuz'dan bir hafta sonra darbe girişimini lanetleyip siyasi yazılarına son verdiğini duyurdu. Bir hafta sonra da tutuklandı. Bu sıralar cezaevinde bir roman yazıyormuş. Adı da "Sağ Yanım" olacakmış. 
Alkan'a Türk sağını değil, Türk sağını iğfal eden içinde bulunduğu bu hareketin romanını yazmak düşer. İsim de önerelim: Aldanmışlar, Pensilvanya Canavarı, Yeni Nesil Moğollar, Simon'un Oyuncağı, Kardinalin Çocukları...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.