Bahçeli-gazeteci atışmaları

A -
A +
Devlet Bahçeli, ismiyle müsemma. Millî meselelerin çözümünde desteğini esirgemedi. 367 dayatmasında, başörtüsü krizinde, AK Parti’yi kapatma girişiminde ve en son anayasa değişikliğinde el uzattı. 7 Haziran seçimlerinden önce kapısından geçmeyenler, koalisyon ihtimali belirince Bahçeli’nin yolunu aşındırdı. Boy boy poz verdiler onunla. HDP ile koalisyonu yaptıramayınca bu sefer “koltuk değneği” olmakla suçladılar. Son anayasa değişikliğinde de “yedek lastik” diye yüklendiler. Bahçeli, bu yüzden gazetecilere tepkili. Yakın dönemde yaşanan Bahçeli-gazeteci diyaloglarını topladım. Haklı mı haksız mı siz karar verin… GAZETECİ: Delegenin bir değişim talebi yok mu? Bu değişim talebinin karşılanması gerekmez mi? BAHÇELİ: Peki milletin değişim talebini basın olarak siz neden karşılamıyorsunuz. Çöreklenmiş 30 yıldır zehir saçan köşe yazarları var. Bunları değişim talebiniz olmuyor mu?
*** GAZETECİ: Referandum OHAL şartlarında olmalı mı?
BAHÇELİ: OHAL olduğu zaman evinizden çıkıyorsunuz. Gazeteye geliyorsunuz. Çalışmalarınızı sürdürüyorsunuz. Birtakım teşebbüslerde bulunuyorsunuz. Bir ara da sandığa gidip oyunuzu verebilirsiniz. Mahzurlu taraf neresi yani?
*** GAZETECİ: AK Parti'den onaylamadığınız bir başkanlık teklifi gelirse referanduma götürülmesine karşı mısınız?
BAHÇELİ: Hele bir gelsin görelim. Başkaları gibi önceden bir karar vermek doğru değil. O Cumhuriyet Halk Partisi'nin işidir. Bir de sütünü içerken İsmail Küçükkaya'nın işidir. İsmail Küçükkaya Allah muhafaza Büyükkaya olmamış. Olsaydı başımız beladan kurtulmazdı.
*** GAZETECİ: Evet derseniz evet, hayır derseniz hayır anlamı mı çıkıyor?
BAHÇELİ: Milliyetçi Hareket Partisi tutarlıdır. Nerede ne konuşuyorsa aynı şeyi söyler. 47 yıllık bir partiyi artık tanıyınız. Heceleme de yetmez oldu. Kara tahta üzerinde çalışacağız beraber ama basın mensuplarıyla MHP'nin tarihini konuşmam lazım.
*** GAZETECİ: AK Parti'nin bile gündeminden düşen bir tartışmayı neden şimdi gündeme getirdiniz? İkinci bir darbe riski mi var?
BAHÇELİ: Siz hangi gazetenin mensubusunuz efendim?
GAZETECİ: Anka Ajansı.
BAHÇELİ: Zaten siz böyle soru sorarsınız. Karıştırıcısınız?
*** GAZETECİ: Anayasa değişikliği kaç madde?
BAHÇELİ: Onu Abdülkadir Selvi beye sorun.
  Bahçeli-gazeteci atışmaları   Kimse vazgeçilmez değil!   * Bir Murat Menteş vardı. Yeni Şafak’ın turuncu pantolonlu, turkuaz çoraplı çocuğuydu o… Gezi gençliğine mehtiyeler düzdü. Milleti isyana çağıran herifi “Tertemiz bir adamdır” diyerek övdü. Çok tepki aldı… Gazetesini de yazarlığı da bıraktı… Silindi gitti. * Bir Cüneyt Ülsever vardı. Hürriyet’te yazıyor, liberal kalem diye biliniyordu. Sonra Yurt gazetesine ardından Odatv’ye geçti. AK Parti 1 Kasım seçimlerinde yüzde 49.5 alınca “Sözlerim tükendi. Kaybettim” diyerek köşe yazarlığını bıraktı… Silindi gitti. * Bir Cengiz Çandar vardı. Basında 68 kuşağının temsilcilerindendi… Her mahallede yer aldı, her taşın altından çıktı. Radikal’in kapısına kilit vurulunca mesleği bıraktı…  Silindi gitti. * Bir Ayşenur Arslan vardı. “Medya Mahallesi”nin provokatörüydü… En son Halk TV’de program yapıyordu. Esad’ın adamı Hüsnü Mahalli tutuklanınca gazeteciliği bıraktı… Silinip gidecek. * Bir Umur Talu vardı. Dededen gazeteci, atadan aristokrat. Ama halk hikâyeleri yazıyordu. Geçen haftalarda “kendisinin, medyanın ve ülkenin sağlık sorunları olduğunu” söyleyerek köşe yazarlığını bıraktı… Yakın dönemde öyle isimler silinip gitti ki... Derya Sazak, Reha Muhtar, Ali Kırca, Banu Güven, Mithat Bereket, Rıdvan Akar, Serdar Akinan, Çiğdem Anat, Deniz Arman… Hasılı kelam: Kimse vazgeçilmez değil. Birilerinin ekranı/köşeleri bırakmaları milletin umurunda hiç değil.     Tekme aynı ama…   * Berlin’de Bulgaristan kökenli bir manyak, metro istasyonunda merdivenlerden inen bir kadını tekmeleyerek düşürdü. * Hollanda’da bir kadın, tanımadığı bir adam tarafından uçan tekmeye maruz kaldı. * İstanbul’da bir hemşire, Manisa’da spor yapan bir kadın, benzer şekilde saldırıya uğradı. Görüldüğü üzere kadınlara tekmeli saldırı sadece bizde yok. Avrupa’nın göbeğinde bile sürüyle manyak kol geziyor. Ama gelin görün ki adi vakalar, bizde medyanın başını çektiği mahalle baskısına; hükûmete ve dindarlara nefret söylemlerine dönüşüveriyor!   Bahçeli-gazeteci atışmaları   Biraz empati   Rus büyükelçinin cansız bedeninin yerde uzandığı, katili Mevlüt Mert Altıntaş’ın sol elini havaya kaldırarak slogan attığı o fotoğraf… Biraz empati kurmak lazım. Allah korusun, orada yatan Rus değil, Türk olsaydı? Bizim basının kahir ekseriyeti kullanmazdı. Şehit savcı olayındaki gibi… Avrupalı olsaydı, Avrupalılar kullanmazdı. Nitekim Batı gazeteleri, aynı gece yaşanan Almanya saldırısını değil suikastı büyüttü… Rus elçinin katledilme videosu da Hollanda kaynaklı bir siteden yayıldı. Herkese empati lazım. En çok da Batı’ya…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.