Yabancı haber sitelerinin artışı neyin işareti?

A -
A +
İngilizlerin BBC'si, Rusların Sputnik'i, Almanların Deutsche Welle'si, Barzani yönetiminin Rûdaw'ından sonra Suud sermayeli Independent de internetten Türkçe yayınına başladı. Peki, yabancı kökenli medyanın Türkiye'ye ilgisinin altında ne yatıyor? Bu durumun bir görünür bir de görünmeyen sebebi var. Birincisi Türkiye çok dinamik bir ülke. Habercilik anlamında bereketli. Gazete, haber kanalı, internet haber portali sayısı bakımından zengin. Fakat basın, var olanı özgürce yazma/yansıtma konusunda birtakım sıkıntılar yaşıyor. Bütün yayın organları çok taraflı. Paranoyak tipler mesleğin ilkelerini yok etti. Güven kayboldu, itibar zedelendi. Hâliyle 'haber' isteyen dijital çağın vatandaşları sıkıldı. Bu açığı gören Türkiye'ye geldi. Yani mevcut durumu şartlar doğurdu. Ortada çok garip bir manzara var. Devlet bile kendi millî medyasına itibar etmiyor. Mesela Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili bütün gelişmeleri biz yabancı medyadan izledik. Çünkü onlara servis yapıldı. Geçtiğimiz hafta Birleşik Arap Emirlikleri’nin iki ajanı yakalandı. Kim duyurdu biliyor musunuz? İngiliz Reuters! Şüphesiz yabancı medya bir 'vazife' üzerine Türkiye'de bulunuyor. Kamuoyu oluşturuyor, kendi ülkelerinin menfaatleri olduğunda aslan kesiliyorlar. İşin garibi, adı yabancı olan bu yayın organlarının çalışanlarının tamamı Türk gazetecilerden oluşuyor. Onun için medyanın toparlanması, güven aşılaması şart. Aksi hâlde millet, el âlemden medet umacak.   Güzellemeye bak   Alman Deutsche Welle, İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde Ekrem İmamoğlu için toplananlarla röportaj yapmış. Mikrofon uzatılanları dinleyince “Ülkede yönetim değişti de bizim haberimiz mi yok?" demeden geçemedim. Söylenenlere/söyletilenlere bakar mısınız? - Belediyede bir işçinin burnu kanarsa önde ben olurum. Hiçbir işçiye bir şey olmayacak. Ama biz o zulmü yaşadık. - (İmamoğlu'nun) Adaleti getireceğine, kolektif yaşamı gerçekleştireceğine, kutuplaştırmayı bitireceğine inanıyoruz. - Kimsenin hakkını yemeyeceğine, ayrıştırmayacağına inanıyoruz. - Artık taze kana ihtiyacımız var. Gelecek nesillerimiz için kaygılıyım. Bunu düzeltebilirsek ne mutlu bize. - 25 senedir bugünü bekliyorduk. İstanbul'da bizi dışladılar. İnsan yerine koymadılar ama biz kimseyi ayırmayacağız… Röportaj değil tam anlamıyla bir güzelleme. İBB'de partizanca davranıldığı olmuş mudur, muhtemelen olmuştur. Kayırmacılık yapılmış mıdır, muhtemelen yapılmıştır. Ama belediyenin hizmette ayrımcılık yaptığını, başkanların kutuplaştırdığını söylemek tek kelimeyle haksızlık olur. Açın "Alo 153"ü derdinizi anlatmaya kalkın, size dünya görüşünü soruyorlar mı bir bakın!   Soytarılar...   Düşünün bir tiyatrocunun Erdoğan için "Umudumuzu yeşerttin" dediğini. Nasıl da linç ederler. Düşünün bir şarkıcının AK Parti için "Halk sanki 20 senelik uykudan uyanmış gibi" diye mesaj paylaştığını... Nasıl da tefe koyarlar. Düşünün bir oyuncunun CHP seçimi kaybetti diye kahkaha videosu yayınladığını...  Nasıl da anasından emdiği sütü burnundan getirirler. Düşünün bir köşe yazarının AK Parti lehine "Oturuyorum, olmuyor. Ayağa kalkıyorum olmuyor. Nasıl seviniyorduk biz yahu?" diye yazdığını; bir başka yazarın köşesinde "Sokakta görsem eminim gidip boynuna sarılasım gelir" diyerek göbek attığını. Nasıl da yandaş ilan ederler... Ama onlar yaparsa hiçbir şey olmaz. Aksine el üstünde tutulurlar. Kendinden olmayanları "yandaş, çıkarcı, saray yalakası" diye hedefe koyan soytarıların, İmamoğlu için yazdıklarını, söylediklerini ibretle izliyorum.              *** Dün Kılıçdaroğlu'na şehit cenazesinde saldırı düzenlendi. Olayı tasvip etmek mümkün değil. Geçmişte de AK Partililere saldırılarda bulunuldu. 2010 yılında Kayseri'de şehit cenazesinde dönemin Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın burnu kırıldı. O dönem Hürriyet'te yazan Yılmaz Özdil utanmadan "Burnumuzun direği kırılıyor. Bu kokuyu alın artık. Bir an önce seçim... Lütfen, acilen" diye dalga geçti. Nevşehir'de de Bekir Bozdağ'a saldırı yapılmıştı. CHP'liler kınamak yerine saldırganı yanağından öpmüştü. Odatv denilen nefret sitesi "Aleviler inciteni inciteceklerini göstermeye zorunlu bırakıldılar. Ve öfkelerini yumrukla gösterdiler" diyecek kadar ileri gitmişti. 2012'de Gaziantep'te AK Partili bakanlar şehit cenazesinde linç edilmeye çalışılmıştı. O günlerde susanlar dün ortalığı ayağa kaldırdı. Bu ikiyüzlü hâlden iğreniyorum!     Neymiş!   Pazar günkü gazetemizin ilk sayfasında küçük bir başlıkla "İmamoğlu yarın mazbatasını alacak" diye yazdık. Yemediğimiz hakaret, küfür kalmadı. Telefonlarımız hiç susmadı. Bizi FETÖ'cülükle suçlayanı mı ararsın, CHP adına algı operasyonu yaptığımızı iddia edeni mi? Ama ne oldu? İmamoğlu pazartesi değil de çarşamba günü gitti mazbatasını aldı. YSK neye karar verecek bilmiyoruz. Ama Türkiye çadır devleti değil. İşleyen kanunları, kuralları, gelenekleri var. Nitekim Yüksek Seçim Kurulu'nun verdiği süre belliydi, son sandıkların ne kadar zamanda sayılacağı belliydi, yasalara göre il seçim kurulunun ne yapacağı da belliydi. Yani biz sadece ne olacağını yazdık. Habercilik yaptık.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.