Bakan da gelecek mi?

A -
A +
İstanbul'da bir grup öğretmen iyi bir eğitimin nasıl olması gerektiği sorusuna cevap bulmak için birlikte yola çıkmışlar. Sosyal medyada inanılmaz aktifler. Vizyonları eğitim camiasının fersah fersah ötesinde. Her sene binlerce eğitimciyi, alanında çığır açmış kişilerle bir araya getiriyorlar. Bu işleri para pul olmadan, deve dişi gibi sponsorlar bulmadan yapmak kolay değil. Çalışmalarını dinlerken ilginç bir şey anlattılar. Salon için belediyeye başvurmuşlar. İlk sorulan şu olmuş: -Bakan gelecek mi? Bakan gelecekse verelim. Sonra sponsorluk için büyük bir şirketin kapısını çalmışlar. Muhatapları dosyalara bakmışlar, çalışmaları çok beğenmiş tebrik etmişler. Sonra da o soruyu sormuşlar: -Bakan gelecek mi? Bakan gelecekse destek verelim... Türkiye'de işler böyle dönüyor. Herkes tribüne oynuyor. Elbette davetlinin 'cesametlisi' değere değer katıyor. Lakin 'devletlü'nün ilgi göstermediği de ilgi görmüyor. Güzel fikirler, samimi gayretler ve halis niyetler kıyıda köşede kalıyor. Allah'tan Millî Eğitim Bakanı parlak fikirlere, yeni projelere, öğretmen gelişimine çok açık.     Tatil modu   İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinin toplantıları sosyal medyadan canlı yayınlanıyor. İlk oturumu 3,5 milyon kişi izlemiş. O kadar ilgi görüyor yani. İBB Meclisini takip ederken aklıma TBMM geldi. Acaba ülkenin meclisinde hava nasıldı? Televizyonu zaplamaya başladım. Bazı kanallarda bayram tatilinin dokuz güne çıkması konuşuluyordu. Vatandaş tatili hayal ededursun, milletvekilleri tatil modundan çıkamamış. 28 Şubat'ta seçim sonrasına kadar tatile giren Meclis’in 2 Nisan'da açılması öngörülüyordu. Önce 16 Nisan'da, ardından 23 Nisan'dan sonra çalışacağı ifade edilmiş. Sonra 30 Nisan'a ertelenmiş. Önceki gün öğrendik ki bu defa 7 Mayıs gününde karar alınmış. 6 Mayıs'ta malum ramazan ayına giriyoruz. Mayıs da mübarek ayın mahmurluğunda geçer. İstanbul'da 2 Haziran'da seçim yenilenirse bu ay da onun tartışmasıyla bitirilir. Temmuz zaten yaz ayı, ağustos-eylül yıllık tatil... Yılın dokuz ayı böylece geçer. Oysa milletin gözü Meclis'te. 3600 düzenlemesinden, yeni askerlik sistemine, nafaka mağdurlarından çocuğa cinsel taciz ve hayvanlara eziyet suçunun cezalarının artırılmasına kadar birçok kanunî düzenleme bekliyor.     Gazetecilik başarısı   CHP liderine şehit cenazesinde yapılan saldırının ardından Sözcü gazetesi, Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya'nın olayla ilgili açıklamalarını manşetine taşıdı. Haberde "Gözü dönmüş binin üzerinde kişi vardı" başlığı kullanılmıştı. Saygı Öztürk'ün imzasını taşıyan haber, tam bir sayfa yer tutmuştu. Ne var ki Uzunkaya'nın açıklaması, haberin sadece iki paragraflık kısmını oluşturuyordu. Gerisi muhabirin derlediği bilgilerdi. Haberde "Olay yeri jandarma bölgesiydi. TOMA yoktu. Takviye timler gelmemişti. Ateş edebilirler, Emniyet Genel Müdürünün talimatıyla Ankara'dan zırhlı araçlar, yeterli sayıda tam donanımlı polisler yola çıkmıştı. Kalabalığı dağıtmak için araç gerek yoktu. Jandarma gelişmelerin neredeyse seyircisi durumundaydı. CHP Genel Başkanı zırhlı araca bindirilirken birisinin ateş edebileceği, bir canlı bombanın kendisini patlatabileceği, bomba atacağı değerlendiriliyordu" şeklinde ifadeler vardı ve okuyan bunları Uzunkaya'nın anlattığını düşünüyordu. Ertesi gün Saygı Öztürk, "Emniyet-Jandarma kardeşliği" başlığını taşıyan özür mahiyetinde bir yazı kaleme aldı. "Polis ve jandarma İçişleri Bakanlığına bağlı. Yani kardeş kuruluşlar. Linç girişimi anlatılırken Emniyet Genel Müdürü'ne ait olmayan bazı sözler sanki ona aitmiş gibi bir algı doğmuş. Müdürün olaylara sanki tek başına müdahale ettiği anlamına gelen yorumlar Uzunkaya'yı üzmüş!" dedi. Önemli bir hadisenin sıcağında Emniyet Genel Müdüründen bilgi almak başarı. Çarpıtmak, farklı bir algı oluşturmak, görüş aldığı kişinin üzerinden birilerini suçluyor olmak da ayrı bir başarı olsa gerek!     Dördü bir arada   Geçen hafta yabancı medya kuruluşlarının Türkçe yayın yapmak üzere bir bir Türkiye'ye geldiğini yazmış, bunun sebeplerini irdelemeye çalışmıştım. Uluslararası yayıncılar, işi bir adım öteye taşıdı. İngiliz BBC, Alman Deutsche Welle, France 24 ve Voice of America (VOA) ortak Türkçe Youtube kanalı kurduğunu duyurdu. Kanal, dünyada yaşayan bütün Türklere yönelik olacak; toplumsal ve siyasal konuları ele alacakmış. Bu çok enteresan bir gelişme.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.