O tokat hepimize atıldı!

A -
A +
İzlerken utandık.
Yerin dibine girdik.
Öfkelendik. Çıldırdık.
Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, görevini yapmakta olan bir emekçi kardeşimize saldırdı.
Hem de kameraların önünde.
Utanmadan, sıkılmadan, 'karşımda belediye başkanı var' demeden.
O başkan da kayıtsız kalıp devam etti konuşmasına ya, o ayrı mesele.
Medya tarihinde bir örneği yok bu rezaletin.
Hangi hakla, hangi sıfatla görevinin başındaki kameramana saldırırsın.
Saldırdıktan sonra da hiçbir şey yokmuş gibi davranırsın...
Karşında çocuğun mu var?
                ***
Muharrem Sarıkaya'nın İHA muhabiri Ahmet Demir’e vurduğu görüntüler ortaya çıkanca eski defterler de açıldı.
Meğer ilk vukuatı değilmiş bunun. Hatta rutiniymiş.
Bir kadın meslektaşımıza yedi aylık hamileyken daha fazlasını yapmış. Herkes de biliyor ama susuyormuş.
Bir başka kadın muhabiri basın toplantısında konuşanı göremediği gerekçesiyle itip kakmış, çekiştirmiş. Düşünün bunlar bir de kadın. Erkek meslektaşlarımıza ne yapmaz! Onu da gördük nitekim.
Neyse ki hareketin kralını gördü. Sağcısı, solcusu, libarali, muhafazakârı bütün gazeteciler bir oldu ve bu zorbalığa, hadsizliğe, seviyesizliğe tepkisini gösterdi.
Türkiye Gazeteciler Sendikasından, Gaziantep Gazeteciler Cemiyetine, İletişim Platformu Derneğinden, Çağdaş Gazeteciler Derneğine, Uluslarası Medya Enformasyon Derneğinden Haberciler Platformuna kadar, bütün meslek örgütleri Sarıkaya'ya ve Sarıkayalara isyan etti.
Twitter'da gece bir sesli görüşme odasında çoğu gazeteci 3 bin 500 kişi vardı.
Bütün emekçilerin derdiydi çünkü bu... 
O tokat sadece Ahmet'e değil hepimize, bu mesleğin emekçilerine atıldı.
Özür dilemeye sözler yetmez.
"Öfkemi kontrol edemedim" demek hiç yetmez!
Bırak o kalemi, çek git Sarıkaya!
 
 
Ele ne hacet, biz bize yeteriz!
 
Tuhaf günlerden geçiyoruz. Hem de çok tuhaf.
Ortada ekonomik bir krizden bahsedemeyiz. Dostu düşmanı kabul ediyor; kurdaki aşırı oynaklığın sebebi psikolojik. Fakat böyle giderse krize evrilmeyeceğinin garantisi bulunmuyor.
Türkiye'de duygusal sarsıntı var.
Görünen o ki; bunun altında da iletişimsizlik ve meselenin izah edilememesi yatıyor.
'Yeni ekonomi modeli' deniliyor ama orta vadeli program gibi deklare edilmiş resmî bir açıklama duymadık.
Nihai hedef ne? Yol haritası ne? Programın zamanı var mı? Bu soruların cevabını göremiyoruz.
Bu da belirsizliği körüklüyor.
Sessizlik, yalanın ve dedikodunun kar topu gibi çoğalmasına yol açıyor.
Düşünün bir dönem danışmanlık yapmış bir hukukçunun zevzekliği bile piyasayı allak bullak etmeye yetiyor.
Stokçusunu, karaborsacını, eyyamcısını, tefecisini, fırsatçısını, rantçısını biliyoruz da sıradan halk bile gâvurun baltasına boyun sürüp iştahlanıyor.
Hayatlarında krizin k'si görmemiş gençler "stalklamayı" bıraktı, "stoklamak"tan bahsediyor.
Türkiye'ye operasyon çekiliyor. Ama dışarıdan değil içeriden. Öyle ki elin dış güçleri, yedi düvel birden gelse bu milletin kendi kendine verdiği zarardan daha fazlasını veremez!
Oysa biz bize yeteriz.
 
 
Oyunun kuralı
 
Cüneyt Özdemir, kur gündemini 'tık'a tahvil etmek için eski ekonomi bakanı Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ı YouTube kanalında misafir etti. Yayını anlık 30 bin kişi izlemiş.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun önceki hafta Mersin'de yaptığı mitingine 37 bin kişinin katıldığı açıklanmıştı. Civar illerden otobüslerle insan taşıyan Kemal Bey, o kalabalıktan büyük gaz almıştı.
Siyasetçinin dili aynı olsa da (Babacan “kabile devleti” dedi kendi ülkesine) iletişimin kuralları değişti.
 
TOGG'un logosu
 
Türkiye'nin otomobili TOGG'un logosu tanıtıldı.
Turkuaz renkli iki oktan oluşan logo, Doğu ve Batı’nın buluşmasını simgeliyormuş.
Kimileri çalışmayı çok basit bulduğunu söyledi, 'Beş dakikada çizilir' diyerek hafife aldı.
Logo dediğin zaten sade ve estetik olmalı; akılda kalmalı, kolay hatırlanmalı, her türlü basım tekniğine uyarlanabilmeli...
Bu özellikler TOGG'da mevcut.
Bazıları tasarımı, ortasındaki dörtgenden hareketle Renault'nun logosuna benzetti.
Benim aklıma ise Fransız Citroen'in kırmızı zemin içinde birbirine paralel iki beyaz oktan oluşan eski logosu geldi. Tasarımcıya ilham olmuş mudur bilemem tabii...
Böyle millî bir otomobile millî rengimiz 'turkuaz'dan başkası yakışmazdı. Mavi derinliğin rengidir. Lider bir renktir. Ferahlatır, sakinleştirir. Açık tonları sonsuzluk duygusu uyandırır.
Ben TOGG'un logosunu beğendim. Otomobilimizin banttan çıkacağı günü de sabırsızlıkla bekliyorum. Alabileceğimden değil ha, yanlış anlaşılmasın. Millî olsun çamurdan olsun.
 
 
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.