Batuhan 'Yaşar' abi

A -
A +

Çok üzgünüz.

Ankara Temsilcimiz Batuhan Yaşar Abi'yi genç yaşta kaybettik.

Bir yıldır hastanedeydi.

Yoğun bakımda kaldığı için görüşemedik.

Telefonları kapalıydı hep.

"Nasılsın Abi" diye mesaj yazmaya çekindiğim belki de tek insandı Batuhan Abi...

Çünkü o sorunun cevabını maalesef biliyordum.

Uzun yıllardır amansız bir hastalıkla boğuşuyordu.

Batuhan 'Yaşar' abi
...

İyi bir insandı, güzel bir arkadaştı.

Ve şüphesiz iyi bir gazeteciydi.

15 Temmuz gecesi, hainlere karşı kelle koltukta savaşmıştı.

48 saate yakın ekranda yayın yapmıştı.

"Öleceksek bu gece ölelim" diyerek alçaklara rest çekmiş, peş peşe vatansever komutanları yayına bağlamıştı.

Hain bildiriyi de okutmamıştı.

Alçak kalkışmanın kırılma noktalarından biri, Cumhurbaşkanımızın cep telefonundan televizyonlara bağlanmasıydı.

Erdoğan'ı ekranlara getiren ilk kişi, Batuhan Abi idi... Tarihe geçen o yayın, milletimizin yüreklerine su serpmişti.

Batuhan Abi, sağlam haber kaynakları olan, heyecanlı bir gazeteciydi.

Ses getiren haberlere imza attı.

Mesela Abdullah Gül'ün muhalefetin ortak adayı yapılacağını duyuran, gizli toplantıları ifşa eden o oldu.

"Külliye'ye çıkan CHP'li" balonunu patlatan da Batuhan Abi'den başkası değildi.

Yedi yıl önce cıva zehirlenmesi hayatını altüst etti.

Yıllardır tedavi görüyordu.

Vefat haberini yazmaya elimiz varmadı.

Mekânı cennet olsun.

Batuhan Abi aramızdan ayrıldı ama hatıralarıyla hep yaşayacak...

 

 

Cephedeki gazeteciler

 

ABD Irak'ı işgal ettiğinde Bağdat'ta Türkiye gazetesi ve İHA dışında kimse kalmamıştı.

Saddam'ın düştüğü, heykelinin yıkıldığı anlara dünya İHA'nın kameralarından şahitlik etmişti.

Bütün gazeteciler Filistin Oteli'ne doluşmuşlardı. Bombalar patlamaya başlayınca hepsi kaçtı.

ABD, bir çatıda keskin nişancı görse değil binayı, semti havaya uçuruyordu. Arkadaşlarımız geceleri kaskla ve çizme ile yattıklarını anlatmışlardı.

Bırakın yayın yapmayı, bombardıman arasında hayatta kalmak bile büyük bir başarıydı.

Şimdi Ukrayna'da benzer bir durum yaşanıyor. Kiev’de 30 civarında Türk gazeteci var. Gelişmeleri bulundukları otelin çevresinden ve internetten takip ediyorlar.

Şimdiye kadar savaşa hazırlık görüntüleri ve insani dramı yansıtmanın dışında çok özel bir iş çıkaran olmadı. Esasına bakılırsa yapacakları bir şey de yok. İşleri çok zor.

Çünkü ortada çarpışan iki ordu var. Bu, gazeteciler adına tecrübe edilmiş bir durum değil. Ve karşımızda Rusya gibi hedef ayırt etmeksizin yakıp yıkan sicili kabarık bir ülke bulunuyor.

Sky News muhabirlerinin araçlarını delik deşik ettiler. Türk gazetecilerin çekim yaptığı yeri bombaladılar.

Görünen o ki gazeteciler için Kiev'den çıkmak, Kiev'e gitmekten daha meşakkatli olacak.

Allah sıcak hattaki bütün meslektaşlarımızın yardımcısı olsun.

 

İmaj savaşı

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, kameralar karşısına hâkî tişörtüyle çıkıyor.

Ukrayna adına barış görüşmelerine katılan heyet olabildiğince spor giyiniyor. Kimisi yelekli kimisi şapkalı.

Rus heyet kravatlı, takım elbiseli. Ne kadar ciddi olunabiliyorsa o kadar ciddi.

Zelenskiy 'sivil imaj'la reyting toplamaya çalışıyor. Çağa uygun hareketlerle iyi propaganda yapıyor. Sahada kaybetse bile imaj olarak kazandı.

Cephede beklenmedik kayıplar veren Putin ise Rus medyasında sıkıyönetim ilan etti.

Facebook ve Twitter'a erişimi yasakladı. Muhalif yayın kuruluşlarını kapattı. Birçok kanalı engelledi. Rusya aleyhine yapılan paylaşımlara on beş yıl hapis cezası getirdi.

Bu yüzden bazı medya mecraları savaş haberi vermeyeceklerini duyurdu. Dojd TV, Sovyet simgesi "kuğu gölü" balesiyle veda etti. CNN ve Bloomberg, Rusya'daki yayınlarını durdurma kararı aldı. Halk arasında Ukraynalı internet sitelerini ziyaret edenlerin tutuklanacağı söyleniyormuş.

Sahada kazansa bile Putin, imaj olarak kaybetti.

 

Çamaşır suyunda deney

İki sene önce Uluslararası Dönerciler Federasyonu Başkanı Mehmet Mercan'ın bir iddiasını manşetimize taşıdık.

Mercan "Son tüketim tarihi geçen ürünleri, çok bakteri üremişse çamaşır suyuyla yıkayıp döner yapıyorlar" demişti.

Haber büyük yankı uyandırdı. Tarım Bakanlığı tepki gösterdi.

Bakan, emri altındaki kurumun laboratuvarına güvenmemiş olmalı ki makamında çamaşır suyu deneyi yaptırdığını açıkladı.

Şöyle "Makamda tavuk etlerini çamaşır suyunun içerisine bastırdım, ne olacak diye. Elde edilen bir şey var mı, renk değişimi var mı diye baktık. Söz konusu değil" dedi, rulo dönercileri manipülasyon yapmakla suçladı.

O Bakan geçen gün istifa etti. Ondan geriye aklımda artan gıda fiyatları, uçan girdi maliyetleri ve gazetecilik hatıralarımı yazsam es geçmeyeceğim “makamda tavuk deneyi” kaldı...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.