Fotoğraf ve görme biçimleri

A -
A +
Yorum yapabilme yeteneği olan her insanda farklı görüntüler ve algılar oluşturabilen bir sanat dalı fotoğraf.Kimilerine göre tek kareden ibaret, "sıradan" olan bir fotoğraftan, çok derin, farklı anlamlar çıkarabilirsiniz. Bu da fotoğrafı çekenin, onu size sunan kişinin elindedir.
Günümüz teknolojisinde arka arkaya çekilen kareler fotoğrafçıya çok çeşitli imkânlar veriyor. Fotoğrafın öznesi eğer insansa, öyle bir an yakalarsınız ki, o kişiye duruşu, yüz ifadesiyle istediğiniz imajı yükleyebilirsiniz.
Tabii tasarladığınız imajı bozan yan unsurlar varsa onu da temizlersiniz. Buna kadraj deniyor. Yani fotoğrafın ötesinden berisinden kesip biçerek anlam yükleme işi. Kadraja son yıllarda gayri ahlakî yeni fırsatlar eklendi; foto montaj ve fotoşop.
Bu işlemde eğer konu politik bir tartışma, ekonomik bir karar, futbolla ilgili bir gelişme vb. olaylarsa genellikle sorun çıkmaz. Ama fotoğrafın öznesi seçilen kişilerin özel hayatı hedeflenerek bir bilinçaltı çalışması yapılıyorsa etik bir sorun var demektir. Böylece hedeflenen kişi ya da kişiler, bel altı saldırılarla politik olarak püskürtülmek istenir.
Ve bunu bir gazete yapıyorsa haberin hikâyesi bile es geçilebilir.
Günümüzde bu tür fotoğrafçılık ve gazetecilik yapanlar çabuk deşifre ediliyor artık.
Son olayda da böyle oldu... Seviyesizlikte âdeta çığır açıldı.
Bu gayri ahlakî edimi icra edenlerin yaptıkları açıklamalara bakıyorum ve onların gazetecilik işini hafife almalarına çok fazla aldırmıyorum. Çünkü yapılan gazetecilik değil.
Zaten yapmadılar ama aslında pişmanlık ya da özür de beklemiyorum. Önemi yok, çünkü o da bir ahlakî duruşla ilgili sonuçta.
Ama en azından yıllardır bu işi yapan gazetecilerin zekâsıyla alay etmeyin ve kendi hastalıklı muhayyilenizi başkalarına projekte etmeyin.
 



 
Vale imparatorluğu
Son yıllarda prodüktörlük yapan gazeteci dostum Alican Değer aradı.
"Nedir bu valelerden çektiğimiz" diye. İşi gereği pek çok yere girip çıkmak zorundaydı ve dertliydi:
"Artık aracını nereye park etsen vale gelip alıyor. En ucuzu 15 lira. Nişantaşı'nda 40 lira vale ücreti verdiğim oldu."
Hatta geçen gün Osmanbey'de bir pastaneden sabah saatlerinde poğaça almak istemiş ve kapıda bekleyen valeye teslim etmek zorunda kalmış aracını. Poğaçaya 2 TL, valeye de 10 TL verip ayrılmış oradan.
Vale esasında bir kolaylık. Kimi zaman ben de kullanıyorum. Mesela İstinye Park'ın agorasındaki lokantalardan birine randevu için gittiğimde bırakıyorum. Orada 15 lira. Ama 40 liraya çıkan uçuk rakamlar da rahatsızlık verici. Gerçi işin bir de "fayda" kısmıyla "gidilen yerde harcanan para" arasında da doğru orantı olması gerek. Bir gece kulübünde kişi başına 1000 lira harcayan birinin 40 lira vermesi de doğrusu bana garip gelmiyor.
Asıl önemli olansa, vale çalıştıranların vergi verip vermediği, valelerin sosyal güvencesinin olup olmadığı.


İstanbul Forum ve Metrobüs güzergâhında tuvaletler
Önce Abdurrahman Karaca'nın yazdıkları:
"Ben Forum İstanbul alışveriş merkezinde karşılaştığım bir durumdan bahsetmek istiyorum size. Asansör ve tuvaletlerin hijyenik durumu çok kötü. Böcekler dolanıyor. Ayrıca kokudan pislikten tuvaletlere girilmiyor, taharet muslukları kırılmış, lavabo musluklarının sensörlerinin çoğu çalışmıyor. Sabun yok, kâğıt havlu yok. Ben sık ziyaret ediyorum bu alışveriş merkezini. Oradaki görevlilere ilettim, 3 ay geçti ama bir iyileşme olmadı."
İstanbul Forum yöneticilerinin meseleyle hemen ilgileneceklerini umuyorum.
Diğer mektup Ergün Güldal'dan. Metrobüsle ve tuvalet meselesi ile ilgili ama bu kez "tuvaletler pis" şikâyeti değil bu. Okuyucumuz "Beylikdüzü'nden başlayarak tam 1.5 saat yolculuk yapıp Söğütlüçeşme'ye kadar gidiyoruz. Bir adet tuvalet bile yok güzergâh boyunca" diyor ve ekliyor:
"Diyabetlisi var, böbrek hastası var, tansiyon ilacı kullanan var, yaşlısı var. Hepsinden önemlisi çocuklar var. Çocuk çişim geldi dedi mi iş bitti. Ne yapıp edip ona bir tuvalet bulmak zorundasın. Her durakta olmasa bile iki üç durakta bir tuvalet olması gerekmez mi?"
 Evet, ilgililerine sunulur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.