Güzel ölüm…

A -
A +
Dünkü yayın esnasında yönetmenim Talip kulağıma 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla 4 jandarma kadın astsubay, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nden halatlarla denizdeki botlara iniş yapacak bilgisini verdi.
O vakit anladım sabahtan beri neden durup durup boğazımın düğümlendiğini.
Hatırladığım o isimlerdi.
Zeynep Sağır, Sevda Güngör, Kübra Doğanay, Demet Sezen, Cennet Yiğit, Gülşah Güler, Ayşe Aykaç, Sevgi Yeşilyurt, Türkan Türkmen Tekin, Yıldız Gürsoy…
15 Temmuz 2016’da, o ihanet gecesinde,  FETÖ’cü darbeciler tarafından katledilen, şehit edilen kadınlar.
Aslında hiç unutmamalı, aklımdan çıkarmamalıydım. Ant olsun.
Oysa 15 Temmuz 2016’nın akşamüzeri onlar da milyonlarcamız gibi sıradan bir gün geçirmekteydi. Kimi Gölbaşı Özel Harekât Daire Başkanlığı’ndaki görevlerindeydi, kimi işinde gücünde, kimi de akşama pişirilecek yemeğin telaşında ya da okuldan dönen çocuğunu almak için okul kapısındaydı.
Anlatsak, her birinin hayat hikâyesi içimizi yakar. Ağlasak olmaz, “Allah’ın gücüne gider” derler ya, hep tuhaf bulsam da bu lafı aklımdan çıkaramam...
Dün oturdum her birinin hayat öykülerine yeniden baktım. Su içercesine yuttum gencecik hayatlarının baharını, çocukluklarını, okuldaki başarılarını, çocuklarıyla, eşleriyle olan mutluluklarını.
Gülşah Güler onlardan biri misal. Dünya güzeli bir genç kızımız. Resim bölümü son sınıfta okurken tüm hayatını değiştirecek o kararı verip yaklaşık 1000 kişinin katıldığı sınavda 60. olmayı başardı. Söyledikleri hâlâ annesinin kulaklarında:
“Kızının adını tüm Kırıkhan duyacak anne.”
Duydular da, annesi gururlandı kızının başarısından. Öylesine heyecanlıydı ki mesleğe adımını attığında, daha ilk başta cesaretiyle herkesi kendine hayran bıraktı. Diyarbakır ve Şanlıurfa’da görev yaptı. Henüz 24 yaşındaydı. Sevdiceği var mıydı bilmiyoruz. Mutlaka vardı.
O gece de Gölbaşı Özel Harekât Daire Başkanlığı’nda komiser yardımcısı olarak görevinin başındaydı. FETÖ’cü darbe girişimi artık aleniyete döküldüğü sıralarda akrabalarından, ailesinden sayısız telefon aldı. Arayanlara “Beni meşgul etmeyin, saldırı var. Daha sonra sizi ararım” dedi. Ancak babasının içi rahat değildi. Sürekli yokladı onu. Gece 00.00’dan sonra bir daha ulaşamadı. Tıpkı Zeynep Sağır, Sevda Güngör, Kübra Doğanay, Demet Sezen, Cennet Yiğit’e ulaşılamadığı gibi.
Sabaha karşı, önce ağır yaralı olduğu bildirildi aileye, sonra da şehit düştüğü.
Bir ateş yaktı içlerini kor gibi.
Kırıkhan onun adını bir kez daha duyduŞehadet haberiyle ve verilen salalarla. Tabutunun üzerine gelinlik duvağı örtüldü. Hatay’da toprağa verildi. İsmi, biri Kırıkhan ve diğeri Sakarya’daki iki okulda yaşıyor şimdi.
Ağabeyi Reşit Güler onu şöyle anlatıyor:
“Sınavı kazandığında istediği yere komiser yardımcısı olarak atanabiliyordu. İstemedi. Vatanımı milletimi savunacağım dedi. Bir ay Sur’a gitti, orada görev yaptı. O hendeklerden çıkarılan savaş sırasında. Ama gitme, yapma demedik hiç. O gitmezse, ben gitmezsem Türkiye diye de bir vatan olmaz. Çok şükür biz varız. Vatanımız var, milletimiz var. Hiçbir şekilde de bırakmayız. Allah cezalarını versin, Allah aynı acıları onlara yaşatsın. Yıkamayacaklar. Bayrağımız var, milletimiz var. Hepsi temizlenecek...”
“Huzurluyuz, mutluyuz. Tek üzüntümüz var sadece, onu çok özlüyoruz” diye ekliyordu Ağabey Reşit Güler
İnanırım, bazı insanlar Allah’ın kendi sevgisine seçtiği dostlarıdır. Ölüm bir mutluluktur onlar için, sanki bir sevgiliye kavuşmak gibidir.
Bir sure vardı, onu arayıp buldum. Hani 169. sırasında “Allah yolunda öldürülenleri ölü sanmayın, onlar Rableri indinde diridir ve Allah’ın bol nimetinden sevinç içinde rızıklanırlar...” diyen Âl-i İmran suresini.
Başlığı okuyunca belki de içinizden “Ölümün güzeli olur mu?” diye sordunuz ya, onun için söyledim; Güzel Ölüm diye bir şey var.
Bir de Gülşah’ı katledenleri, onları kışkırtan, destekleyen, bu dünyayı tapulu malı sanıp kötülüklerini bir mikrop gibi saçanları bekleyen ölümler…
Acınası ve kanser olmuş ruhlarını, bedenleriyle birlikte bu dünyadan götürenler. Geride bıraktıkları kötülükleri üstlenecekler olacaktır şüphesiz, çünkü onlar ders almazlar.
Çünkü dünyanın kendileri için bir ateşten gömlek, zorlu bir imtihan olduğunu görmek istemezler.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.