İnsanı yaşat ki devlet yaşasın…

A -
A +
Salgın başladığından bu yana 60 bine yakın Türk vatandaşı Türkiye’ye getirildi.
Yurt dışında zor durumdaki vatandaşlara, tek kişi olsalar bile uçak gönderildi. Fransa’nın Lyon şehrinde ekipman ve personel yetersizliği nedeniyle fişi çekilerek ölüme terk edilmek istenen komadaki kalp hastası Konyalı Zekeriya Kılınç için özel ambulans uçak tahsis edildi.
Ve daha önceki gün İsveç’te koronavirüsü kapan ve hastalığı çok ağır seyrettiği hâlde hastaneye kabul edilmeyen Batmanlı Kürt Emrullah Gülüşken.
O da özel ambulans uçakla Türkiye’ye nakledildi.
Biri Türk, diğeri Kürt.
Kürtlere başka adres arayanlara iyi bir ders.
Evet, bu ülkede yaşayan herkesin çok güvenilir bir devleti var;
Adı Türkiye Cumhuriyeti.
İşte bu olgu, yaşlı korona hastalarını tedavi etmeyeceğini açıklayan İsveç devleti ve kontrolündeki medyayı çıldırttı. Kendisini siyasetçi olarak tanımlayan Kurdo Baksi adlı PKK’lıdan demeç aldılar. Bu utanmaz İsveç’in göçmen karşıtı Aftonbladet gazetesine Türkiye’de test yaptırmanın paralı olduğundan, on binlerce ölümün saklandığına dek binbir yalan sıraladı. Televizyonlar da bu yalanları kullanarak Türkiye karşısındaki aşağılık komplekslerinden “arınmış” oldular.
Önemi yok, Yılmaz Özdil gibilerin Kurdo Baksi’den aşağı kalır yanı var mı?
Bu salgınla AK Parti iktidarının ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın insan odaklı yönetim biçimin kıymetini bir kez daha anladık.
Her şeyin ötesinde artık İngiltere, İtalya, İspanya gibi gelişmiş batılı ülkelere uçaklar dolusu sağlık teçhizatı yardımı yapan bir ülkeyiz.
İşin sırrı burada işte:
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın...
Bugün yaşadığımız Şeyh Edebali’nin yüzlerce yıl öncesinden günümüze, imbikten damıtılırcasına akıp gelen bu müthiş öğüdünün hayata geçmiş hâli.
 
MADALYONUN ÖTEKİ YÜZÜ
 
Yine siniklik, eziklik ve yan çizme hâli.
Emrullah Gülüşken Türkiye’ye getirilirken kendilerini göstermek için binlerce paylaşım yapan Avrupalı irili ufaklı Türk sivil toplum kuruluşu İsveç medyasında Kurdo Baksi alçağının yalanları karşısında nedense suspustu.
Onu bırakın İsveç’teki Türk elçiliğinden sert bir mesaj bekledik ama heyhat.
İlginç olan şu. Türkiye’de Suud sermayeli İndependent Turkish gibi yayın organlarında bu olay yaşanırken İsveç’in salgınla mücadelesini öven yazılar yayınlanabilir. Ama İsveç’te Türkiye’nin yaptıklarını iftiralarla çarpıtan alçaklar her zaman bulunur. 
Böyle devam etmesi edinilmiş bir çaresizliğe işaret ediyor. 
Değiştirmek yine bizim elimizde. 
 
CHP-FETÖ paralelliği ve AYM Başkanı Zühtü Aslan’a üstü kapalı tehditler
 
Son günlerde FETÖ cenahının yeni hedefi Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Aslan.
İlginç imalarda bulunuyorlar.
Firari FETÖ’cüler; Önder Aytaç’ından Abdülhamit Bilici’sine kadar hepsi.
Misal Önder Aytaç bir FETÖ firarisinin You Tube kanalında geçmişte Zühtü Aslan’la aynı çizgide olduklarını ama onun davasını satıp “karşı tarafa” geçtiğini özetle şöyle anlatıyor:
“Biz Polis Akademisi’ndeki araştırma görevlisi 40 kişiydik. O gruptaki herkes bugün terörist yaftasıyla ya dünyanın çeşitli ülkelerinde ya da Türkiye’de cezaevinde. Ama istisnaları var. Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Aslan, Vahit Bıçak, Remzi Fındıklı, Veysel Bilgiç gibi. Eminim hepsi, şimdi isimlerini andığım için sevineceklerdir. Onlar şu anda iktidarın çok kıymetli elemanı oldu. Ben de inanmış olduğum değerleri satmış olsaydım şu anda kuvvetle muhtemel onlar gibi çok önemli görevde bulunuyor olabilirdim.”
Önder Aytaç "Zühtü Aslan makam-mevki için inandığı değerleri sattı" mı demek istiyor? Bunu söylerken üstü kapalı Aslan'ı "Senin cemaziyülevvelini biliyorum ona göre" diye tehdit mi sallıyor bilemiyorum. Onlardan her şey beklenir. 
Sonuç...
Bu alakanın sebebini anında CHP’nin FETÖ ile senkronize hareketinden öğreniyoruz. CHP görünüşte İnfaz Yasası ile mahkûmlar arasında eşitsizlik yapıldığı gerekçesiyle yasanın iptali için AYM’ye başvurdu. Arzu edilen ise AYM’den çıkacak iptal kararı ile cezaevindeki FETÖ’cülerle PKK’lıların çıkış yolunu açmak.
İlginç bir zamanlama. Zühtü Aslan da tevafuk 24 Nisan’da şöyle demiş:
“Bu salgın bize sahip olduğumuz temel hak ve özgürlüklerin ne kadar değerli olduğunu bize bir kere daha hatırlattı.”
Temel hak ve özgürlükler bu millete gerekli, teröristlere değil.
Can Dündar skandalı umuyorum ki hafızalarından silinmemiştir.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.