İçinden “Cennet Mahallesi” çıkan zarif hanımefendi; Deniz Ülke Arıboğan

A -
A +
  Medipol Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Selman Öğüt aynı zamanda avukat ve çeşitli kurumlarda danışmanlık yapan, televizyon ekranlarından da tanıdığımız bir isim. Üniversitede haftada bir gün ders veriyor, zamanının çoğunu diğer işleri alıyor. Sözleşmesinin bitimine iki ay kala kural gereği uzatma konuşulduğunda teşekkür ediyor ve ayrılıyor. İşleri çok yoğundur ve başka bir üniversite ile de görüşmesi vardır çünkü. Önceki gün birdenbire Twitter’dan “Selman Öğüt Medipol Üniversitesi’nden kovuldu” yalanı yayıldı. FETÖ’cüler, Davutoğlu ve Babacan tayfası, ekranda rezil ettiği Canan Kaftancıoğlu taraftarları ve tabii PKK’lılarda bir bayram havası, “Berat Albayrak ile birlikte herkes gidiyor” rüzgârı esiyor. Ama aralarından biri beni çok şaşırttı. Kendisi Üsküdar Üniversitesi öğretim üyelerinden, Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan’dı ve Selman Öğüt için aynen şunları yazmıştı: Sosyal medyada dalga dalga yayılan kötücüllük rüzgârına bu gece biraz ben de kendimi kaptırabilir miyim? Bir müsaade ederseniz; “akademisyenim diye ortalarda dolaşan, akılsız, küstah ama merkeze yakın akrabaları olan çaylağın” akademiden kopması çok hoşuma gitti. Ferahladım! Vallahi yaptığının kötülük olduğunu kabul etmesi de ayrı bir “meziyet” ama Deniz Hanımefendi’nin o sofistike cümlelerle cilalanmış söylemlerindeki makyajlı görüntüyü kazıyınca altından tam bir “Cennet Mahallesi kadını” çıktığını görmek çok enteresandı doğrusu. Hatta ABD başkanlık seçimlerinin sonuçları belli olmadan attığı azgın ve faşistçe tweet ile (sonradan sildi) herkese “Bunun içinde nasıl bir canavar vardı yahu?” diye sordurtan Sabancı Üniversitesi’nden Prof. Dr. Özgür Demirtaş da Deniz Hanım'a “Çak bir beşlik” emojisi gönderdi helecanla. Deniz hanımın cevabı tabii mutluluktan akan gözyaşları emojisiydi. Selman Öğüt’e sordum, “Nedir Deniz Ülke Arıboğan ile aranızdaki mesele?” diye. Bana “Vallahi bilmiyorum abi” dedi. Aralarında şimdiye dek hiçbir sorun, tartışma da olmamış üstelik. Twitter’dan tanıdığım Umut Mürare Deniz Hanım'ın bu sözleri üzerine Kırmızı Oda dizisindeki Doktor hanımın (Binnur Kaya’nın canlandırdığı rol) hastalarıyla terapi seanslarında konuşurken çok sık tekrarladığı ve artık dalgası geçilen “meğer” sözcüğünü kullanarak şöyle yazdı: “Meğer ne çok öfke biriktirmişsiniz içinizde...” Deniz hanımdaki neyin öfkesidir? Hani şu Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Canan Kaftancıoğlu, Özgür Özel gibilerde zuhur eden öfke krizleriyle benzerliği var mıdır bunun? O vakit ben de ekliyorum: “Meğer ne çok benziyorlarmış birbirlerine. Ve 15 Temmuz başarılı olsaydı meğer ne çabuk entegre olacaklarmış birbirlerine...”   FUAT UĞUR'UN DİĞER YAZISI İÇİN TIKLAYIN

Bir “Musibet” bin nasihatten evladır Sayın Cumhurbaşkanım!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.