Erbakan’a küfreden generale hesap sorulsaydı 28 Şubat olur muydu?

A -
A +
Emekli amirallerin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın deyimiyle “buram buram darbe kokan” bildirisini daha çok konuşacağız.
Darbe tehditli bildiriye önce sahip çıkan CHP’liler, tepki üzerine çark etti ve Genel Başkanları Kemal Kılıçdaroğlu “Emekli amiraller darbe mi yapacakmış, güldürmeyin beni” diyerek bir kez daha mahcup oldu (Her şey oluyor rezil olmuyor, ondan bu ifadeyi kullandım) malumunuz.
Oysa 27 Mayıs darbesini yapanların başına geçen Cemal Gürsel emekliydi. Keza birkaç yıl sonrasında iki kere darbe girişiminde bulunan Talat Aydemir de emekliydi. 28 Şubat darbesini yöneten Çevik Bir’in emekli olduğu ne çabuk unutuldu.
Evet, 28 Şubat darbesine bağladım lafı çünkü o dönemin mağduru da Refah Partisi Genel Başkanı ve REFAHYOL hükûmetinin Başbakan’ı Necmettin Erbakan’dı. Partisini kapatmakla, MGK toplantılarında aşağılamakla kalmadılar, en pespayesinden iftiralar atıp hakaretler ettiler.
Emekli amirallerin bildirisinin ardından Hürriyet’ten Abdülkadir Selvi’nin 5 Nisan tarihli “Cunta bağlantıları araştırılmalı” başlıklı yazısında şöyle bir paragraf var.
“Eğer buna müsamaha gösterilirse arkasından daha ağırı gelir. 28 Şubat’ta Başbakan Erbakan’a küfreden Osman Özbek isimli general korundu da ne oldu? Arkasından daha ağır baskılar geldi. Seçilmiş Başbakan istifa etmek zorunda kaldı. Osman Özbek’ten hesap sorulsa, 28 Şubatçılar cesaretlendirilmezdi. O nedenle darbe tehdidinde bulunanlara hesap sorulmalı. Yoksa bu iş yol olur.”
Abdülkadir Selvi’nin yazdıklarını okuyunca düşündüm, gerçekten de o zamanki kartel medya; Hürriyet'iyle, Milliyet'iyle, Sabah ve Cumhuriyet'iyle, General Osman Özbek’in, Erbakan’a “P….nk” diye ettiği küfrü büyük bir zevkle manşetlerinden kullanmışlardı ve koskoca Başbakan Necmettin Erbakan cevap bile vermemişti. Selvi de bunu söylüyor. “Osman Özbek’ten hesap sorulsaydı 28 Şubatçılar cesaretlenmezdi, bu iş yol olmazdı” diyor.
Peki, Erbakan neden hesap sormamıştı ve bu kadar yumuşak davranmıştı? Korkmuş muydu? Kendince bir “siyaset” mi izlemeye çalışmıştı? Zaman mı kazanmak istiyordu?
Gerçek neydi?
İşte bu soruların cevabını TGRT’nin eski Ankara Temsilcisi, şimdi Haber Vitrini adlı internet sitesinde çok ilginç ve çarpıcı yazılar kaleme alan Metin Özer’in 1 Mart 2021 tarihli “FETÖ’cüler Erbakan’a söven generalden ne istedi” başlıklı yazısından öğrendim.
Tuğgeneral Osman Özbek’in hakaretinden sonra, ertesi gün Rahmetli Enver Ören, Metin Özer’i arayıp “Hükûmetin buna bir cevabı olur mu? Eğer karşılık verilmezse hükûmet bitti demektir. Arkasından daha da ağır sözler gelir. Sen Hoca ile (Erbakan) bir konuş bakalım, ne diyor?” diye sorar.
Metin Özer bunun üzerine randevu alır ve Erbakan’ın Balgat’taki evine gider. Geniş ve içinde üç beş eşya bulunan bir salona alınır. Hoca çok bekletmeden içeriye girer. Henüz abdest almıştır, samimi gördüğü ve yalnız oldukları için koltuğa oturup yanında çorabını giyer. Sonra uzun uzun siyasetten ekonomiye kadar hükûmette yapacaklarını anlatır. En nihayetinde “Metin Beyciğim sebeb-i ziyaretiniz nedir? Yapacağımız bir şey var mı?” diye sorar.
Sonrasını Metin Özer’in satırlarına bırakalım:
“… Kendisine, ‘Hocam bu Osman adlı generalin sizinle ilgili sözleri bizi çok rahatsız etti. Basit bir generalin benim Başbakanıma böyle laflar etmesi sadece beni değil bütün milleti üzdü. Bununla ilgili bir şey yapacak mısınız? Kendisini emekliye sevk edecek misiniz?’ dedim.
Erbakan’ın yüzüne baktım, belli etmediği bir öfkesi vardı. Şöyle cevap verdi;
-Ben bu adamı tek başıma görevden alamıyorumAncak Cumhurbaşkanı görevden alabilir. Bunun için de benim yazı yazıp teklifte bulunmam lazım. Süleyman Bey benim yazımı asla onaylamaz ve işleme koymaz.
Bir de o yazının bir nüshasını önce askerlere, diğer nüshasını da gazetelere yollar. Gerilim çıkartır. Arkadaşlara nabız yoklattım, imzalamam demiş.
Bunun üzerine ben de; ‘Hocam en azından parti veya hükûmet olarak bu hadsize bir cevap verin’ dedim.
Onu yapacaklarını ve hassasiyetim için teşekkür edip dua ettiğini söyledi.
Büroya dönünce Enver Abi’yi aradım ve Hoca ile konuşmamı anlattım.
Enver Abi’nin ilk tepkisi şu oldu; ‘Demirel asla imzalamazdı ama hükûmet bir tepki göstermeliydi. Aynı sertlikte tepki gösterilmezse arkasından daha da beteri gelir’ dedi.
Nitekim Enver Abi’nin dediği oldu.
Darbeciler Sincan’da tank yürüttü.
Askerler tarafından kafasına silah dayayıp aç köpeklerin ortasına attığı hükûmet, maalesef paramparça edildi.
Mütedeyyin Müslümanlar, başörtülü analar bile linç edildi.
Refah-Yol sayesinde hortumları kesilen kartel ve kartel medyası siyasilerle bir olup, devleti soyup soğana çevirdi...”

Fotoğraf çok net değil mi?
Evet, yazdım da, Necmettin Erbakan’ın çok hataları oldu ve iyi yönetemedi süreci. Ama yine de o zamanki şartlar o kadar aleyhineydi ki fazla da yüklenmek olmaz.
Ama şimdi durum çok farklı.
Bu yüzden Abdülkadir Selvi çok haklı.
Eğer hesap sorulmazsa gerçekten de yol olur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.