Tekraren; Mısır’la ilişkilerde hata yapmayalım

A -
A +
Dün Mısırlı gazeteci ve televizyon sunucusu Moataz Matar ile uzun bir görüşme yaptım. Çok üzgündü. Yayınlarına YouTube üzerinden devam ediyor ve anlık izlenme sayısı 30-40 binlere varıyor. Ama Şark televizyonundan yaptığı yayını Sisi’nin isteği üzerine Türk hükûmetinden gelen uyarılar neticesinde bıraktığı için milyonlarca Mısırlıya ulaşamıyor.
Moataz Matar’ın Türkiye’deki stüdyolarından yaptığı televizyon yayını Fransız uydusu üzerinden Mısır ve Orta Doğu’da izlenmekte. Önceki günkü yazımda anlatmıştım. Moataz Matar’ın ve Muhammed Nasır’ın sesini kesmek için Mısır diktatörü Abdülfettah Sisi, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a yalvardı, bunların uyduyla bağlantısını kesin diye. Düşünebiliyor musunuz, Macron, kendi ülkesi Mısır ekonomisinin kaymağını yemesine rağmen “Biz demokratik ülkeyiz, bunu yapamayız” diyerek Sisi’nin talebini reddetti. Türkiye ise tam tersini yaptı ve bu iki Mısırlı gazeteci ve televizyon sunucusunu “Sisi aleyhine konuşmayın” diye uyardı.
Moataz Matar bundan dolayı çok üzgün.
İfade ettiğine göre Türk yetkilileri ona “Televizyonda program yapabilirsiniz, konuşabilirsiniz ama Sisi aleyhine konuşmayın” demişler. O da böyle program yapmaktansa hiç yapmamayı tercih etmiş.
Mısır Diktatörü Sisi, Moataz Matar’ın milyonlarca Mısırlıyı çok etkilediğini biliyor. Moataz Matar üstelik klasik İhvancı gibi değil, seküler görünümlü ve çizgi dışı modern muhafazakâr kimliğiyle çok daha geniş bir yelpazede takipçi bulmakta.
Dışişleri Bakanı Mevlût Çavuşoğlu dün gece Habertürk televizyonunda katıldığı bir programda, çok net anlaşılamasa da benim önceki günkü yazımdan yola çıkarak “Burada bazı yorumlar da görüyorum. İşte Mısır muhalefetini Türkiye satıyor mu diye. Türkiye'de bazı Mısırlı muhalifler var ama biz normalleşme adımları başlamadan önce Mısır aleyhine aşırı söylem içinde olanlara gerekli uyarıları yapmıştık. Biz önce de telkinlerde bulunduk” diye konuştu.
Sayın Bakan’ın bu sözlerinde ciddi bir yanlış var. Şöyle ki, Mısırlı muhalif isimler, 7 yıldan beri Türkiye’den yayın yapıyorlar ve Mevlût Çavuşoğlu’nun dediği gibi MISIR ALEYHİNE değil, SİSİ ALEYHİNE yayın yapmaktalar. Onlar Mısırlı vatanseverler. İktidarı darbeyle alan Sisi ve avanesinin kimin piyonu olduğunu uzun uzun anlatmaya gerek yok sanırım. Arada çok büyük fark var. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da dolaylı yoldan tebriklerini ilettiği Moataz Matar’ı ve Muhammed Nasır’ı “Mısır aleyhine” konuşmakla suçlamak çok üzücü.
Evet, Moataz Matar, Sisi’yi her sözüyle, kelimesiyle yerinden zıplatmakta. Çünkü Mısır’da çok korkunç bir sansür var ve kimse istediğini söyleyemiyor, yazamıyor.
Ben Sisi’nin ne yapmak istediğinin Türkiye tarafından yanlış yorumlandığı kanısındayım. Türkiye’nin Akdeniz’deki çıkarları nedeniyle yakınlaşmaya ihtiyacı olduğunu bilen Sisi’nin derdi Türkiye ile dostluk değil, ülkesindeki ekonomik ve dış politik ilişkiler bağlamındaki sıkıntılardan kurtulmak için Türkiye aracılığıyla kendisine yeni bir kapı açmak.
En çok başını ağrıtan konu da Etiyopya’nın yaptığı Rönesans Barajı.
Mısır bu barajı “Millî güvenlik sorunu” olarak görmekte. Öyle ki inşaatı tamamlanan ve birinci dolumu biten barajın ikinci dolumu da tamamlanmak üzere düğmeye basıldı. Baraj tam kapasite faaliyete geçtiğinde Nil Nehri debisi yüzde 30 civarında azalacak ve Mısır milyarlarca dolar kayba uğrayacak.
Çok az yağmur alan ve yer altı su kaynaklarının yetersizliği nedeniyle su ihtiyacının yüzde 95'ini Nil'den karşılayan Mısır, bu yüzden de Etiyopya’ya askerî tehditlerde bulunuyor. Düşünün, sadece Nil Nehri'nin Akdeniz’e döküldüğü on binlerce kilometrekarelik deltada 40 milyon Mısırlı yaşıyor ve ülkenin tüm tahıl istihsali buradan karşılanıyor neredeyse. Rönesans Barajı devreye girdiğinde ülke su fakiri durumuna düşecek, bir milyon kişi işini kaybedecek, ülke ekonomisi her yıl en az 2 milyar dolar zarar edecek.
İlginç olan da şu. Sisi’nin “dostu” İsrail ise Mısır’dan gelen askerî tehditlere karşı Rönesans Barajı'nı koruması için Etiyopya’ya gelişmiş savunma füzeleri sevk etti. Mısır istihbaratının raporuna göre İsrail Etiyopya’ya elektrik üretim türbinlerini çalıştırabilmeleri konusunda bilim insanları göndererek teknik destek de vermekte.
Moataz Matar, İsrail’in ikili oynayarak Mısır’la “Gel seni Etiyopya ile masaya oturtayım. Ben aranızda su rezervinin tutulması konusunda orta bir yol bulurum, sen de bana Sina yarımadası üzerinden borularla tatlı su gönder” pazarlığı peşinde olduğunu söylüyor.
İsrail’in Süveyş kanalını by-pass etme peşinde de olduğunu bilen ve bu yüzden Suudi Arabistan’a İsrail’in Eliat Limanı'nın ağzına bakan Mısır’a ait iki küçük adasını satan Sisi’nin sıkışmışlığını anlamak için dış siyaset uzmanı olmaya gerek yok. 
Şimdi Bakan Çavuşoğlu iki ülke arasındaki yakınlaşmada belli bir noktaya gelinirse karşılıklı büyükelçilerin de atanacağını bildiriyor. İyi bir gelişme tabii bu. Muhatap ülkenin başında kim ya da nasıl iktidara gelmiş olursa olsun diplomasinin gerekli olduğuna inananlardanım. Ama bu özellikle darbeyle iktidara gelmiş bir ülkenin diktatörünün bizim gibi demokratik bir ülkeye sığınmış muhalifleri hedef alarak “Onları sustur” demesine boyun eğeceğimiz anlamına gelmemeli. Mısırlı muhalifler ülkeleri aleyhine değil, ülkelerini bir despottan kurtarmak için yayın yapıyor. Dahası Sisi devirdiği meşru Mursi’yi hapiste öldürdü, İhvan yöneticilerini idam etti ve kalan çoğunu da hâlâ cezaevlerinde, en kötü şartlarda süründürüyor. Tam bir faşizm.
Evet, diplomasi gerekli. Mısır’ın askerî rejiminin yönetimiyle de görüşülür. Darbeci diktatör olduğunu bilirsin ama yine de bir araya bile gelebilir ve karşılıklı çıkarları masaya yatırırsın.
Ama ülkendeki Mısırlı muhalifleri üç otuza harcamamalısın.
Tekraren söylüyorum, Türkiye masaya tok bir alıcı olarak oturmalı.
 

Fuat Uğur'un diğer yazısı
Muhalefete olası bir savaşta güvenilir mi?

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.